6.6 C
Ankara
Pazartesi, Kasım 11, 2024

Çiftçiler Sendikası: 17 günlük tam kapanma market zincirlerine hizmet ediyor!

Okumalısınız!

Yaşam İçin Gıda
Yaşam İçin Gıda
Gıda, yaşamdır! Yaşamınız söz konusu olduğunda efsaneleri bir kenara bırakın!

Hükümetin, aldığı kararlarla, gıdanın kontrolünün şirketlerin eline geçmesini sağladığını söyleyen Çiftçiler Sendikası’na göre, tarım ve gıdanın kontrolünü sağlayan zincirin son halkası, yani pazarlanması da sadece market zincirlere yani şirketlere teslim edildi.

Çiftçiler Sendikası, hükümetin, 17 günlük tam kapanma uygulamasında sadece Cumartesi günleri il ve ilçelerde, bir yerde pazar yeri açma kararının üreticinin sorunlarını çözmeyeceğini savundu.

Çiftçiler Sendikası Genel Başkanı Ali Bülent Erdem ile Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu imzasıyla yayınlanan “17 günlük tam kapanma market zincirlerine hizmet ediyor!” başlıklı açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

Farklı günlerde ve daha dar bölgelerde (mahallelerde) yerel pazarların açılması gerekirdi

“Covid-19 salgını döneminde gıdaya erişimin ve sağlıklı gıdayla beslenmenin önemi daha da anlaşılır olmasına rağmen, çiftçiler ürettikçe maliyetlerini bile karşılayamaz duruma düştüler. Girdi maliyetleri devamlı yükselirken, her hasat döneminde yapılan ithalatlarla ürün fiyatları baskılandırılmaya çalışıldı. Küresel iklim değişikliğinden kaynaklanan; dolu, don afetleri, kuraklıklar, su baskınları, hayvan ve bitki hastalıkları çoğalmasına rağmen çiftçilere afetlerle ilgili destekleme yapılmaktan kaçınıldı. Şu anda bile Diyarbakır ve çevresinde yaşanmakta olan kuraklığın yaratacağı ürün kayıpları ve çiftçilerin gelir kayıpları görmezden geliniyor. Bütün zorluklara rağmen ısrarla üreten çiftçilerin pandemi yasakları nedeniyle tarlalarına gitme zorluklarına, 17 günlük tam kapanma döneminde pazara erişim yasakları da eklendi. Pazar yerleri kapatıldı. Malını toptancı hallerinde de satamayan çiftçiler, emeklerinin karşılığı olan ürünlerini Antalya’dan başlayarak çöpe dökmeye başladı.

Bir yanda ürünlerini pazara götürüp satamayan, çöpe döken veya tarlasında bırakan çiftçiler; diğer yanda ise marketlerin fahiş fiyatından sebze ve meyve almak zorunda kalan veya yeterli geliri olamadığından dolayı alamayan tüketiciler… İktidar sonuçta, görmek zorunda kaldığı bu durum karşısında sadece Cumartesi günleri il ve ilçelerde, bir yerde pazar yeri açma kararı aldı. Açıktır ki, bu karar çiftçilerin sorunlarını çözmeyeceği gibi tüketicilerin gıdaya erişim sorununu da çözmez. İl ve ilçelerde sadece bir pazar yerinin haftanın bir günü açık olması, daha çok kalabalık ortam yaratacağı için salgının yaygınlaşmasına da yol açar. Üreticilerin aracı ve market zincirlerinin insafına bırakılmasının devamını sağlar. Halbuki farklı günlerde ve daha dar bölgelerde (mahallelerde) yerel pazarların açılması gerekirdi. Çiftçinin elindeki ürünün çürümesinin önüne geçmenin, tüketicilerin de uygun fiyata taze sebze yiyebilmesi sağlayabilmenin yolu budur. Çünkü, tarladaki bir çok sebze türü her gün hasat edilmezse kartlaşır ve hasat edilip pazara götürülmezse çürür.

Üreticinin de tüketicinin de market zincirlere muhtaç kalması sağlanıyor.

Tüketicilerin daha uygun koşulda gıdaya erişebildiği, üreticilerin de daha iyi fiyata ürünlerini satabildiği pazar yerlerinin Covid koşullarına uygun bir hale getirilmesi, çoğaltılması ve gerekli denetimi kamunun yapması gerekirken, her yerde hafta da bir ve aynı gün pazar yeri açma uygulamasıyla tüketicilerin gıdaya erişebilmesi için market zincirlere muhtaç kalması sağlanıyor. Çiftçiler ürünlerini zararına satmak, tüketiciler de tüketecekleri gıdayı değerinin çok üzerinde bir fiyatla marketlerden temin etmek zorunda bırakılıyor. Kaybedenler ekonomik kriz içinde olan tüketicilerle, tarımsal ürün üretmek için tüm aile fertleriyle birlikte çalışan çiftçiler oluyor. Kazananlar ise belli: aracılar ve zincir marketler.

İktidarın şirketleri koruyan ve kollayan bu politikaları gıda enflasyonu yaratıyor, Covid-19 salgınının yarattığı sağlık krizinin yanı sıra ekonomik kriz, gıda krizi tehdidini de beraberinde getiriyor. Gıda şirketleri yıllardır gıdanın kontrolünü ellerine geçirmek için çaba sarf ediyorlardı. Şimdi salgından yararlanarak bu konuda oldukça büyük mesafe kat ettiler, ne yazık ki hükümet de aldığı kararlarla buna yardımcı oluyor. Şirketlerin tarım ve gıdayı kontrolünü sağlayan zincirin son halkasını, yani pazarlanmasını da sadece şirketlere teslim etmiş oluyor.

Çözüm halkın gıda sisteminde, yani ‘Gıda Egemenliği’ndedir

Sonuç olarak; tarım ve gıdanın tohumdan başlayarak, üretimi, girdilerinin sağlanması, işlenmesi ve pazarlanmasına kadar olan sürecin kontrolü küresel şirketlerin eline geçtikçe, daha farklı ifadeyle şirketlerin gıda sistemi kuruldukça, tüketiciler nasıl üretildiklerini bilmedikleri ürünleri, şirketlerin belirledikleri fiyatlarla tüketmek zorunda kalıyorlar. Buna karşı çıkmak, “Dur!” demek gerekir. Küçük çiftçiler, aile tarımı yapanlar ve sağlıklı gıdaya erişme ihtiyacı duyanlar, şirketlerin gıda sistemi karşısında kendi gıda sistemlerini kuracak bir mücadeleyi birlikte yürütmek zorundadır. Çözüm halkın gıda sisteminde, yani Gıda Egemenliği’ndedir.”

[mc4wp_form id=”25750″]

Son Haberler

Elveda…

Yaşam İçin Gıda Haber Sitesinin Kurucusu, Genel Yayın Yönetmeni Sayın Metin Ertunç 20 Mayıs 2021 tarihinde geçirdiği kalp krizi...