Pestisit kullanımının çılgınlık boyutuna ulaştığına dikkat çeken Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, pestisitlerden arınmış Zehirsiz Sofralar talebiyle harekete geçti.
Pestisit, endüstriyel tarımda mantar, böcek, yabani otlara vs. karşı kullanılan kimyasalların genel adı. Türk Dil Kurumu’na göre “ilaç”, bir hastalığı iyileştiren ya da önleyen madde anlamına geliyor. Oysa “tarım ilacı” olarak bilinen pestisitler iyileştirmiyor; toprağı, suyu, havayı, insanları, hayvanları zehirliyor. Bitkilere uygulanan pestisitlerin sadece yüzde 2’si uygulandığı alanda kalıyor; geriye kalan yüzde 98’lik kısım havaya, toprağa ve suya karışıyor.
Günümüzde yaygın olarak kullanılan bazı pestisitler hayvan deneyleri dikkate alındığında, insanlar için ”kanserojen olması kuvvetle muhtemel olanlar” ya da “muhtemel kanserojen” olarak sınıflandırılıyor. Pestisitler üzerine yapılan çalışmalar, çiftçiler ve tarım işçileri üzerindeki AKUT etkileri dışında, alınan miktarlar görece küçük olsa da, uzun süre boyunca maruz kalındığında insanlarda kronik hastalıklara da neden olabildiğini gösteriyor. Pestisitlerin insanların sinir ve hormonal sistemine zarar verdiği biliniyor.
Ayrıca araştırmalar pestisit kullanımı ile sarkomlar (bir tümör grubu), multipl miyelomlar, prostat, pankreas, akciğer gibi kanser türleri, beyin tümörleri, bilişsel ve psikomotorik fonksiyonlarda bozulmalar ve depresyon arasında bağlantı olduğunu gösteriyor. Çocuklarda öğrenme ve dikkat eksikliği, duyusal eksiklikler veya gecikmiş gelişim, pestisite maruz kalma sonucu en sık görülen nörolojik bozukluklar arasında yer alıyor.
Sağlığa etkilerinin yanı sıra su, toprak, biyolojik çeşitlilik, iklim üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle Buğday Derneği, “tarım ilacı” ve “pestisit” yerine, nasıl fareler için kullanılan pestisite “fare zehiri” deniliyorsa, “tarım zehiri” kavramını kullanmayı öneriyor.
Türkiye’de pestisit kullanımı: Zehirleniyor muyuz?
Dünyada tarım zehiri kullanımı her geçen yıl artıyor. Helvetas’ın raporuna göre, 2015 yılında dünya genelinde kullanılan pestisit miktarı 3,5 milyon ton olarak açıklandı. Türkiye’de Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verileri, 2009 yılında bayilere satılan bitki koruma ürünleri aktif madde miktarının 37 bin 651 ton iken, bu sayının 2017 yılında 54 bin 098 tona ulaştığını gösteriyor.
Sağlık Bakanlığı’nın 2011-2016 yılları arasında yaptığı araştırmaya dair Bülent Şık’ın Cumhuriyet Gazetesi’inde yayımladığı habere göre, “Kocaeli’nden alınan toplam 283 örneğin yüzde 38’inde, Antalya’dan alınan 572 örneğin yüzde 60’ında ve Ergene bölgesinden alınan 463 örneğin yüzde 14’ünde pestisit kalıntısı tespit edildi. Gıdalarda en çok pestisit kalıntısı çıkan il Antalya oldu. Pestisit kalıntı analizi yapılan 1318 gıda örneğinin yaklaşık yüzde 60’ında pestisit kalıntısı çıkmadı; yüzde 40’ında ise en az bir pestisit olmak üzere 73 çeşit pestisit kalıntısı belirlendi.”
Uludağ Üniversitesi’nden Elif Erbek, Ahmet Özyörük ve Ümit Arslan’ın yapmış olduğu araştırmanın sonucuna göre ise endüstriyel üretimde 1 armuda 18,3 kez, 1 elmaya 11,3 kez, 1 şeftaliye ise 10 kez pestisit uygulanıyor; yani zehir atılıyor.
Zehirsiz Sofralar Ağı
Buğday Derneği’nin, pestisitlerin zararları konusunda farkındalık yaratmak ve Türkiye’deki pestisit kullanımını azaltmak için, Avrupa Birliği tarafından Sivil Toplum Diyaloğu V. Programı kapsamında finanse edilen ve PAN Europe (Avrupa Pestisit Eylem Ağı) ortaklığıyla yürüteceği Zehirsiz Sofralar projesi 1 Nisan’da başladı.
Bir yıl sürecek proje kapsamında, pestisitlerin olumsuz etkileri ile tarımda kullanılan bu zehirlere alternatif doğa dostu yöntemler (kültürel, biyolojik ve biyoteknik mücadele, organik tarım, biyodinamik tarım, agroekoloji, onarıcı tarım vb.) hakkında üretici ve tüketicilerde farkındalık yaratmak, Türkiye ve AB’de pestisitlerle ilgili STK’lar arasında işbirliğini artırmak ve pestisit kullanımını sınırlamak için Buğday Derneği ve Türkiye’deki STK’ların kampanyacılık ve lobicilik çalışmalarının güçlendirilmesi hedefleniyor.
Bu hedeflere ulaşmak üzere Buğday Derneği, ortak amaçları “Zehirsiz Sofralar” projesinin amaçları ile kesişen STK ve sivil girişimleri bir araya getirerek, bir arada hareket etmelerini sağlayacak bir ağın kurulması için harekete geçti.
Zehirsiz Sofralar Ağı’nda yer alacak kuruluşları bir araya getirecek toplantılardan ilkini, 16 Mayıs’ta İzmir’de gerçekleştirecek olan dernek; doğa koruma, tüketici hakları, sağlık, ekolojik yaşam, çevre, biyolojik çeşitlilik, iklim, tarım ve gıda gibi pestisitlerle bağlantılı çalışmaları ve amaçları olan STK temsilcilerinin bir araya geleceği diğer iki toplantıyı ise Haziran ayında İstanbul ve Ankara’da düzenleyecek.
Dernek ayrıca, üreticiler, sivil toplum kuruluşları, kamu kurumları, bilim insanları, tüketiciler, konu ile ilgili tüm tarafların katılacağı, pestisitlerin zararları ve alternatifleri üzerine bir konferans düzenleyecek. Konferansı takiben ağa katılan tüm sivil toplum örgütleri ile birlikte proje hedefleri doğrultusunda yetkililerin ve toplumun ilgisini çekmek için bir kampanya başlatacak.
Projenin en önemli hedeflerinden biri de, zehirsiz sofralar için dünyada ve Türkiye’de gösterilen çabalar ve atılan adımlar konusunda kamuoyunu bilgilendirmek… AB sürecinde Türkiye’de 200’e yakın tarım zehiri etken maddesi yasaklandı ve yasaklanmaya devam ediyor. Bu süreçte ikincil düzenlemeler dahil 250’ye yakın mevzuat değişikliği yapıldı. Gıda Güvenlik Bilgi Sistemi ve Ulusal Gıda Referans Laboratuvarı kuruldu. Ayrıca gıda kontrol hizmetleri kapsamında pek çok kapasite artıcı çalışma yapıldı, denetim faaliyetleri arttırıldı ve zehirlerin reçete ile satılması ve ruhsatlandırma dahil piyasa kontrolünü sağlayacak pek çok mevzuat ve uygulama değişikliği yapıldı. Gösterilen çabaların ve iyi örneklerin yaygınlaştırılması amacıyla, söz konusu ağın tüm üyeleri ile birlikte, üreticiler ve tüketicilerde farkındalık yaratmak ve davranış değişiklikleri oluşturmak, PAN Europe ile paralel olarak onların yürüttüğü lobi faaliyetlerini Türkiye’de de sürdürmek üzere, pestisit kullanmadan uygulanabilecek doğa dostu alternatif tarım yöntemlerine odaklanan bir kampanya yürütülecek.
Ayrıca bu konuda güvenilir bir bilgi kaynağı oluşturmak üzere bir web sitesi hazırlanacak; Türkiye’deki doğa dostu geleneksel ve alternatif uygulamalar belgelenerek erişime açılacak. Proje kapsamında ayrıca AB ve dünyada gerçekleştirilen bilimsel araştırmalar ve alternatif yöntemlere ilişkin dokümanlar dilimize çevrilerek paylaşılacak.