Zeytin ağacı (Olea europaea) yaprakları, binlerce yıl önce insanlar tarafından hastalıkların tedavisinde çare olarak kullanılıyordu. Medikal anlamda ise ilk olarak Antik Mısırlılar kullanmıştır. Mısırlılar, zeytin ağacının uzun ömrünü araştırmışlar ve onu “cennetin gücünün sembolü” olarak “göksel bir güç sembolü” kabul etmişlerdi. Bu nedenle firavun mumyalanmasında da kullanıyorlardı.
1800’lü yıllara gelindiğinde şurup şeklinde hazırlanarak ateş düşürücü olarak kullanılmaya başlandı. İlerleyen yıllarda yeşil zeytin yaprağı sıtma tedavisinde de kullanıldı.
Son yıllarda ivme kazanan araştırmalar ışığında ise zeytin yaprağının 100’ün üzerinde biyoaktif madde içerdiği bulgulandı. En majör maddelerin, polifenolik antioksidan “Oleuropein” ve “Rutin’’ olduğu rapor edildi.
Oleuropein, ağaca dış etkenlere, hastalık ve zararlılara karşı direnç kazandırıyor, bunun yanında da hücre yenilemesi sağlıyor.
Oleuropein’in içeriğinde bulunan “elenolik asit” ve oleuropein türevi olan “kalsiyum elenolat” çok çeşitli mikroorganizma gruplarını uzak tutma özelliğine sahiptir. Yapılan araştırmalarda elenoik asidin; antifungal, antibakteriyel, antiviral etkileri deneylerle tespit edildi.
Gıda katkı maddesi üreten firmalar, kozmetik ve ilaç endüstrileri, doğal ürünlerden ekstraksiyon ve saflaştırma ile hazırladıkları biyoaktif bileşikleri kullanmaktadır. Gıda ürünlerinin işlenmesi ve depolanması sırasında oluşan hidroperoksitlerin oluşumunu geciktirmek veya yavaşlatmak için kullanılan antioksidan bileşikler, gıdaların raf ömrünü uzatıyor. Bu nedenle doğal ve güvenli antioksidan kaynaklarına ihtiyaç duyuluyor. Son yıllarda bitkisel orijinli doğal antioksidanlar için yapılan araştırmalar sonucunda, biyolojik özellikleriyle öne çıkan zeytin yan ürünlerindeki fenolik bileşiklere ilgi giderek artıyor.
Zeytin Yaprağı Biyoaktif Bileşenlerinin Sağlık Etkileri
Zeytinde olduğu gibi zeytin yaprağında da çok sayıda fenolik bileşik bulunuyor. Fenolik bileşiklerin, yağların bozulmasına karşı kuvvetli antioksidan etkileri olduğu gibi insan sağlığı açısından da bazı hastalıklara karşı olumlu etkileri bulunuyor. Özellikle zeytin yetişen ülkelerde son yıllarda zeytin yaprağındaki fenolik bileşiklerin belirlenmesi ile ilgili yapılan çalışmalarda; zeytin yaprağı ekstraktının deney hayvanlarında kan basıncını düşürdüğü, koroner arterlerinde kan akışını hızlandırdığı, aritmiyi engellediği, bağırsak kasları spazmlarını önlediği gözlemlendi.
Zeytin Yaprağının Çeşitli Kanser Türleri ve Çeşitli Rahatsızlıklar Üzerinde Etkileri
Yapılan araştırmalar, zeytin yaprağı ekstraktının farklı kombinasyonlar ile tamamlandığında karaciğer, prostat, meme kanseri gibi pek çok kanserli hastalıkta etkili olduğunu gösteriyor. Laboratuvar ve klinik çalışmalar neticesinde de zeytin yaprağı ekstraktının kalp rahatsızlıklarında, kalp yetmezliğinde ve damar tıkanıklığı üzerine etkili olduğu gözlendi. Yine canlı vücudunda yapılan çalışmalarda yüksek seviyedeki kan şekerini düşürdüğü tespit edildi.
Başka çalışmalarda ise Oleuropein etken maddesinin, antibiyotiğe karşı direnç kazanmış mikroorganizmalarda da etkili olduğu görüldü.
Amerikan Kanser Araştırma Enstitüsü, zeytin yaprağının 21.yüzyılda en önemli doğal antimikrobiyal ve antiviral etkiye sahip bitki olduğunu belirtiyor.
Bir diğer biyoaktif madde Rutin ya da diğer adıyla P1 vitamini, dolaşım sağlığında öne çıkıyor. Zayıf damarlardan kaynaklanan kanamaların durdurulmasında etkili olan P1 vitaminin, basur (hemeroid) sorununda da olumlu etkileri olduğu biliniyor. Varis ve cilt morarması tedavilerinde de etkin bir şekilde kullanılıyor.
P grubu vitaminlerinden olan Rutin’in, vücudun C vitaminini absorbe etmesine yardımcı olabildiği de rapor edildi. Bunun yanı sıra ciltteki kollojeni korumakta. Kollojen yapısının korunması ise sağlıklı ve genç görünümlü bir cilt yapısı için çok önemlidir.
Rutin ayrıca damarların güçlenmesi için gerekli bir maddedir. Yüksek tansiyonu düşürücü etkisi bildirilen rutin, kuvvetli bir serbest radikal yok edici antioksidandır. Astımda ve alerjik rahatsızlıklarda olumlu yönde etkileri rapor edilmiştir.
Yine yapılan son çalışmalarda, zeytin yaprağının sulu ekstraktından elde edilen fenolik bileşiklerin Anti-HIV özellik gösterdiği bildirildi. Oleuropein ve parçalanma ürünü hidroksitriosolun ayrı ayrı ve birlikte kullanımı ile hücre içinde ve hücre dışında virüsün hücreye girişi ve hücreye entegrasyonunun engellendiği tespit edildi.
Sonuç olarak; zeytin yaprağı, fenolik antioksidanların önemli bir kaynağıdır. İlave antioksidan kaynağı olarak gıda katkısı amaçlı da kullanılabilmektedir.
Ancak kullanımda doz, metabolizma, yaş, genetik yapı faktörleri dikkate alınmalıdır. Bölgesel varyetelerin yapraklarına ilişkin ziyadesiyle kapsamlı halk sağlığı araştırmalarına ve biyoyararlılık çalışmalarına da gereklilik vardır. Sağlık açısından bitkisel ürünlerin doz aşımında sorun yaratacağı unutulmamalıdır.
Kaynak: Tokuşoğlu Ö. 2016. Zeytin Yaprağı. Bölüm 20. Özel Meyve Zeytin: Kimyası, Kalite ve Teknolojisi Kitabı. 2.baskı. Sidas Yayıncılık, İzmir. ISBN: ISBN: 978-9944-5660-4-9.