BM 75’inci Genel Kurul Başkanı Volkan Bozkır, Birleşmiş Milletler verilerine göre 2021 yılında 235 milyon kişi insani yardıma ihtiyaç duyacağını ve bunlar arasında en savunmasız durumdaki 160 milyonun insani ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için 35 milyar dolar kaynak gerektiğini ifade etti.
Birleşmiş Milletler (BM) 75. Genel Kurul Başkanı Volkan Bozkır, bugün TBMM Genel Kurulunda milletvekillerine hitap etti. TBMM’ye Birleşmiş Milletler Genel Kurul Başkanı olarak hitap etme imkanı bulduğu için onur ve gurur duyduğunu belirten Bozkır, bu sıfatla ilk ziyaretini de Türkiye’ye yapmaktan dolayı ayrı bir kıvanç duyduğunu söyledi.
Genel Kurul Başkanlığı görevini üstlenen ilk Türk vatandaşı olmaktan dolayı da ayrıca büyük bir mutluluk duyduğunu dile getiren Bozkır, “Göreve başladığım andan itibaren Türk Bayrağımız makam odamda Birleşmiş Milletler bayrağıyla birlikte yer alıyor ve bütün toplantılarımda da bu iki bayrağın bir arada olmasına özel önem atfediyorum.” diye konuştu.
Görevi devraldığında 4 öncelik saptadıklarını belirten Bozkır, ilk önceliğin, Birleşmiş Milletlerin ve küresel faaliyetlerin mutlaka çok taraflılık ilkesi içinde yürümesi şartı olduğunu söyledi. “Eğer bunu ortadan kaldırırsak o zaman tek taraflı kararlarla Birleşmiş Milletlerin yönlendirilmesi, dünya sorunlarına tek ülke üzerinden çözüm bulunma çabası ortaya çıkıyor. Onun için çok taraflılık en önemli unsurlarından birisi ve bunu bugüne kadar gerçekleştirdik.” diyen Bozkır, konuşmasına şöyle devam etti:
“Aslında Covid salgınıyla da bir anlamda bu çok taraflılığın ne kadar elzem olduğunu ve tek taraflı kararlarla dünyanın bu büyük pandemi sorunuyla yüzleşemeyeceğini ve sorunlara çözüm bulunamayacağını anlamış olmak, pandeminin bize getirdiği olumlu bir taraf oldu.
İkinci unsur: Dünyada muhtaç durumda olan ülkeler; bunların sorunlarının mutlaka Genel Kurulda dile getirilmesi, Genel Kurula güven duyulması. Genel Kurulun bu az gelişmiş, sahili olmayan ada devletlerin, orta gelir düzeyindeki ülkelerin, bizim mazlum ülkeler diye tabir ettiğimiz ülkelerin sesi olması önemli olduğu için ben buna da önceliklerim arasında yer verdim. Ve bugüne kadar da gerçekten bu ülkelere yönelik olarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun faaliyetlerini hem düzenledik hem de buna yer verdik.
Diğer bir husus: Kadınların yaşam standartlarının iyileştirilmesi, hayatın içinde tüm alanlarda daha eşit biçimde yer alması, güçlendirilmesi konusuna da önceliklerimiz arasında yer verildi.
“22 ülkede 72 milyon insanın mücadele ettiği açlığın kökeninde de çatışma ve ihtilaflar yer alıyor”
Sizlerle bu ufuk turunu yaparken bazı hususları paylaşmak istiyorum:
Birleşmiş Milletler verilerine göre 2021 yılında 235 milyon kişi insani yardıma ihtiyaç duyacak ve bunlar arasında en savunmasız durumdaki 160 milyonun insani ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için 35 milyar dolar kaynak gerekiyor. Yaklaşık 690 milyon insan yetersiz beslenme tehlikesiyle karşı karşıya ve 22 ülkede 72 milyon insanın mücadele ettiği açlığın kökeninde de çatışma ve ihtilaflar yer alıyor. Ciddi bir kıtlık tehlikesi söz konusu ve özellikle Yemen bu kıtlık tehlikesini en çok hisseden ülkelerden bir tanesi ve bütün bu ihtiyaçların karşılanması için 4 milyar dolara ihtiyaç duyuluyor. Ülkede 16 milyon insanın bu yılın ilk yarısında açlıkla yüz yüze geleceği tahmin ediliyor.
Myanmar’da şiddetten kaçan 860 bin Rohingyalı Müslümanın Bangladeş’te sığındığı Cox’s Bazar dünyanın en büyük mülteci kampı hâline gelmiş durumda. Bölgede iki hafta önce meydana gelen yangında zaten zor koşullarda yaşayan bu kardeşlerimizin -45 bin kişi daha- kampsız, yerleşecek yeri olmayan bir duruma gelmesine neden oldu. İnşallah bundan sonraki ziyaretimi de Bangladeş’e yaparak Rohingyalı Müslüman kardeşlerimizin oradaki statülerini, durumlarını gözden geçirip oradan mesaj vermeyi arzu ediyorum.
Öte yandan, günümüzün en büyük insani krizi maalesef tam on yıldır Türkiye’nin yanı başında Suriye’de yaşanıyor. Gerçekten çekilen çileyi tanımlamak güç ve bu konuyu da sürekli olarak Genel Kurulun gündeminde tutmaya çalışıyorum. Son birkaç ay zarfında 3 kez Suriye’yle ilgili topladık. Suriye’deki insani yardımlar, insan hakları ihlalleri, Suriye’nin durumu, insani yardımların geçişi konusunda çeşitli toplantılar yaptık. Hatay’a gidişimde bir anlamda bu çekilen sıkıntıları bir kez daha dünya gündeminde tutmak ve de ülkemizin bu mültecilere gerçekleştirdiği yardımları ve bu çok sayıda insanın, düçar durumdaki insanın karşı karşıya kaldığı bütün sorunlara karşı ne kadar önemli bir başarı elde edildiğini ve ne kadar büyük fedakârlıklarla bu noktaya gelindiğini bir kere daha orada vurgulamak imkânını bulacağız.
Dünyada özellikle Covid salgınından sonra, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanmış en büyük insani krizden bahsediyoruz ve Suriye, bunlar arasında en önde gelenlerden bir tanesi. Suriye’deki 4,1 milyon nüfusun 2,8 milyonu günlük acil insani yardıma muhtaç durumda ve bunun için de mutlaka bu kapıların 4 kapıya tekrar çıkarılması ve sadece Cilvegözü’ndeki insani yardımlarla yetinilmemesi önem arz ediyor yoksa burada, Kuzeybatı Suriye’de açlıktan ölen ve dünyanın acı duyacağı, utanç duyacağı tablolarla karşılaşmamız söz konusu olabilecek.
“Dünya nüfusunun yüzde 20’si, yüzde 70 aşıya sahip”
Aşı konusunda gerçekten çok sıkıntılı bir tabloyla karşı karşıyayız. Dünya buna hazırlıksız yakalandı, çok önemli bir adım atılmış olsa dahi, aslında şu anda dünya nüfusunun yüzde 20’si, yüzde 70 aşıya sahipken geri kalan nüfus belki de hiç aşıyla karşılaşmamış bir konumda. Onun için bu aşı konusunu sürekli dile getirmemiz lazım. Ülkelerin sadece kendini düşünüp kendisini garantiye aldıktan sonra “Benden sonra öbür ülkeler ne yaparsa yapsın.” psikolojisine girmesi kabul edilemez. Bunu, sürekli Birleşmiş Milletler gündeminde tutuyoruz ve bu aşının bütün dünyaya ulaşılabilecek şekilde adil dağıtımı, hakkaniyete uygun dağıtımı için de çok kuvvetli mesajlar veriyoruz.”