Organik tarım dünyayı besleyebilir

0
1538
rice fields

Washington State Üniversitesi araştırmacıları, sürdürülebilirlik hedeflerinden şaşmadan organik tarımla dünyanın günden güne artan nüfusunu beslemenin mümkün olduğunu açıkladılar.

Kırk yıllık yüzlerce yayımlanmış araştırmaların değerlendirilmesi sonucunda organik tarımın yeterli ürün sağlayabileceği, çiftçiler için karlı ve yararlı olduğu, çevreyi koruduğu ve tarım çalışanları için daha güvenli olduğu sonucuna varıldı.

Washington State Üniversitesi toprak bilimi profesörü John P. Reganold ve tarım ve çevre bilimi doktora öğrencisi Jonathan Wachter tarafından hazırlanan “21. yüzyılda organik tarım” adlı araştırma değerlendirme çalışması Nature Plants dergisi tarafından şubat ayı kapak konusu olarak verildi. Bu araştırma Ulusal Bilim Akademisi tarafından belirlenen sürdürülebiliriğin dört hedefi (verimlilik, ekonomi, çevre ve toplum refahı) açısından organik ve geleneksel tarımı kırk yıllık bilimsel veriler ışığında karşılaştıran ilk çalışma olma özelliğini taşıyor.

Günümüzde yüzlerce bilimsel çalışmanın organik tarımın dünyanın beslenmesinde bir rol sahibi olması gerektiğini ortaya koyduğunu belirten araştırmanın başyazarı Reganold ayrıca otuz yıl önce organik ve geleneksel tarımı karşılaştıran az sayıda bilimsel çalışmaya karşın son onbeş yılda bu çalışmaların sayısında muazzam bir artış olduğunu söylüyor.

Organik üretim son yirmi yılda gözlemlenen hızlı büyümeye rağmen günümüzde dünya çapında tarım yapılan alanların sadece yüzde birinden sağlanıyor. Yine de organik tarım alanlarının sayısı, organik tarım araştırmalarına ayrılan bütçe miktarları ve organik gıda pazarının büyüklüğü günden güne artmaya devam ediyor.

Araştırmada yer alan bilgilere göre, organik gıda ve içecek satışları 1999 yılından 2013 yılına kadar geçen sürede beş kat artarak 72 milyar dolara ulaştı. Bu rakamın 2018 yılında iki katına çıkması bekleniyor. Ayrıca son dönemde yayımlanan uluslararası raporlar, organik tarımı farklı sürdürülebilirlik hedefleri arasında denge sağlayan inovatif bir tarım yöntemi olarak değerlendiriyor ve küresel gıda ve ekosistem güvenliğinde öneminin günden güne arttığını ortaya koyuyor.

Organik tarımın verimsiz olduğu ve aynı miktarda gıda üretimi için daha büyük tarımsal alanlara ihtiyaç duyulduğu yönünde eleştiriler de mevcut. Ancak yapılan araştırma organik verimin geleneksel tarım metotları ile sağlanandan daha yüksek olduğu durumları da ortaya koyuyor.

Reganold iklim değişikliği ile yaygınlığının artması öngörülen şiddetli kuraklık durumunda, organik tarım yapılan toprakların suyu tutma kapasitesi daha fazla olacağından organik tarımla daha fazla verim elde edilebileceğini belirtiyor.

Ancak verim düşük olsa bile organik tarım çiftiler için daha karlı çünkü tüketiciler bu ürünlere daha fazla para harcamaya hazır. Bu yüksek fiyatlar çiftçilerin bir ekosistem hizmeti de sağladığı ve çevreye zarar vermedikleri göz önüne alındığında makul görülebilir.

Araştırmada değerlendirilen çok sayıda bilimsel araştırma organik üretimin çevresel yararlarını da gözler önüne seriyor. Genel olarak organik tarım yapılan topraklar daha fazla miktarda karbon tutma özelliğine sahip, toprağın kalitesi daha yüksek ve erozyonu azaltıyor. Organik tarım aynı zamanda daha az toprak ve su kirletiyor ve organik tarımın sera gazı salınımı daha düşük miktarda. Organik tarım suni gübre ve böcek ilacı kullanılmadığı için enerji tasarruflu olarak da değerlendiriliyor. Organik tarım genetik çeşitliliğin yanı sıra bitki, hayvan, böcek ve mikropların biyoçeşitliliğinin korunması ile ilişkilendiriliyor.

Dünyanın beslenebilmesinin sadece tarımsal verim ile ilişkili olmadığını, aynı zamanda gıda atıkları ve gıda dağıtımının da incelenmesi gerektiğini belirten Reganold; “kişi başı kalori üretimine baktığımızda 7 miyar insanı besleyebileceğimizden daha fazlasını ürettiğimizi görebiliriz. Ancak bu üretimin yüzde 30 – 40’ı çöpe gidiyor. Dünyayı besleyebilmek sadece yeterli üretim yapabilmek değil, aynı zamanda tarımın çevre dostu olmasını sağlamalı ve üretilen gıdaların ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlamalıyız.” açıklamasında bulunuyor.

Reganold ve Wachter tek bir tür tarımın tüm dünyayı beslemeye yeterli olmayacağını belirtiyorlar. İhtiyaç duyulanın daha çok “organik ve tarımsal ormancılık, bütünleşik tarım, doğal kaynakları koruyarak yapılan tarım uygulamaları gibi diğer inovatif tarım sistemler ve hala keşfedilmemiş sistemlerin uyumu içerisinde” dengeli bir sistem olduğunu belirtiyorlar.

Reganold ve Wachter organik tarımın önündeki engelleri kaldırmaya yönelik politik değişiklikler yapılması tavsiyesinde bulunuyorlar. Organik tarımın önünde, organik sertifikası alma maliyetinin yüksek oluşu, işçi ve pazarlara ulaşımdaki zorluklar, gıdaların depolanması ve nakliyesi için gerekli alt yapının yetersiz oluşu gibi engeller bulunuyor. İnovatif ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının benimsenmesi için yasal ve finansal desteğe ihtiyaç duyuluyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz