11.5 C
Ankara
Cumartesi, Kasım 23, 2024

“İki kişinin bildiği sır değildir”

Okumalısınız!

Dünyada gerçekliği konusunda komplo teorisi üretilen sayısız hadise var. Amerikalılar gerçekten Ay’a ayak bastı mı, gerçekten küresel ısınma var mı veya ilaç şirketlerini kanser ilaçlarını gizliyor mu gibi gerçekliğini birçok kişinin merak ettiği sayısız komplo teorisi bulunuyor. İngiltere’de Oxford Üniversitesi’nde görev yapan bir fizikçi olan Dr. David Grimes, bu tür teorilerin gerçek olup olmadığını anlamak için bir matematik formülü geliştirdi. Bu formüle göre komplo teorilerinin doğru olup olmadığını veya ne kadar süre içinde gerçeklerin ortaya çıkacağını ‘hesaplamak’ mümkün ve yine formüle göre Amerikalılar gerçekten 1965’te Ay’a ayak bastılar.

David Grimes tarafından geliştirilen ve Plus One dergisinde yayınlanan araştırmaya göre bir komployu gizli tutmak, eninde sonunda o komploya dahil olan birilerinin gerçekleri söyleyecek olmasından dolayı çok zor. Grimes’in geliştirdiği formüle göre de komploya dahil olanların sayısı arttıkça, o gerçeğin ortaya çıkma süresi kısalıyor. Bu sayı azaldıkça da ortaya çıkma süresi uzuyor.

Dr. David Grimes, bu formülünü geliştirirken 3 faktör kullanmış: komploya dahil olanların sayısı, geçen zaman ve komplonun gerçek başarısız olma ihtimali.

Ay’a ayak basma ve küresel ısınma gerçek, kanserin tedavisi hala yok

Ardından bu formülü, dört önemli komplo teorisine uygulamış: Amerikalıların gerçekten Ay’a ayak basıp basmadığı, küresel ısınmanın bir aldatmaca olup olmadığı, aşıların otizme neden olup olmadığı ve ilaç şirketlerinin kanserin tedavisini gizleyip gizlemediği.

Grimes’in hesaplamalarına göre bu dört olay da doğru gözüküyor. Çünkü eğer bir komplo olsaydı, formüle göre şimdiye kadar çoktan ortaya çıkmış olmaları gerekirdi.

Grimes’e göre Ay’a ayak basma komplosu sahte olsaydı bunun 3.7 yıl içinde, gerçekten küresel ısınma olmasaydı bu gerçeğin 3.7 ila 26.8 yıl içinde, aşıların otizme neden olduğu 3.2 ile 34.8 yıl içinde, kanserin tedavisinin bulunduğu ise 3.2 yıl içinde ortaya çıkmış olurdu.

Dr. Grimes, kullandığı bu formülün, “radyoaktif fizik araştırmalarında kullandığı formüllerle çok benzediğini düşünüyor. Formülü oluştururken de işe Poisson Yasası (denklemi) ile başlamış. Bu formül, fizikte belli bir hadisenin belli bir zaman içinde meydana gelme olasılığını hesaplamakta kullanılıyor. Poisson Denklemi üzerine bazı varsayımlardan da yararlanarak Dr. Grimes, kullandığı bu formülü geliştirmiş.

Ortaya çıkmış komploları kullanarak hesaplama yapmış

Geliştirirken de dünyada gerçekliği sonradan ortaya çıkmış 3 büyük komplo teorisini ele almış. Bunlardan birisi Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) takip programı PRISM. Toplamda 36 bin kişinin dahil olduğu PRISM programı, Edward Snowden tarafından ortaya 6 yıl sonra çıkarılmıştı.

İkincisi ise Amerika’daki Tuskegee Frengi Araştırmaları olmuş. 1932 yılında Tuskegee’de gerçekleştirilen bu araştırmada tamamı Afrika kökenli Amerikalılardan seçilmiş frengi hastası deneklere frengi tedavisi için ilaç verilmeye başlanmış; ancak 1950’lerde penisilinin yaygınlaşmasıyla hastalığın tamamen tedavi edilebilir olmasına rağmen araştırmayı sürdürmek için hastalar bu ilaçtan mahrum bırakılmıştı. Olay 1997’de deneylere katılan bir hemşirenin ifşa etmesiyle duyulmuş ve dönemin ABD Başkanı Bill Clinton özür dilemek zorunda kalmıştı. Deneye 6 bin 700 kişi dahil olmuştu.

Dr. David Grimes’ın ele aldığı üçüncü hadise ise Dr. Frederic Whitehurst tarafından ortaya çıkarılan FBI hakkındaki adli skandal olmuştu. Bu skandalda FBI’ın adli tıp analizlerinin bilimsel olmadığı, bu yüzden onlarca masum kişinin cezalandırıldığı veya hapsedildiği ortaya çıkmıştı. Bu ‘komploya’ da yaklaşık 500 kişi karışmış ve gerçeklerin ortaya çıkması 6 yıl sürmüştü.

Komplocu sayısı 125’ten az ise ortaya çıkması 100 yıl sürebilir

Formül, komplocular için de en iyi senaryoyu ortaya koyuyor; eğer komplocular sır tutmakta iyiyseler ve dışarıda herhangi bir araştırma yoksa, bu onlar için iyimser bir tablo anlamına geliyor.

Bu üç olaydaki rakamları formüle yerleştiren Dr. David Grimes, bir komplo teorisinin başarısız olması ihtimalini bir milyonda dört olarak hesaplamış.

Bu formül olaylara uygulandığında ise 1965 yılında gerçekleşen ve 411 bin kişinin dahil olduğu Ay’a ayak basma hadisesi, gerçekten bir komplo olsaydı veya gerçek olmasaydı, 3.7 yıl sonra bunun ortaya çıkması gerekirdi. Eğer 251 kişi dahil olsaydı, ortaya çıkması 50 yıl sürerdi. Bu yüzden Ay’a gerçekten ayak basıldığına inanmak daha mantıklı oluyor.

Formüle göre bir komplonun ortaya çıkarılmadan 5 yıl sürmesi ya da gizli kalması için maksimum 2 bin 521 kişinin dahil olması gerekiyor. Veya 10 yıldan fazla gizli kalması için bin kişiden az kişinin dahil olması gerekiyor. Eğer bir komploya dahil olanların sayısı 125’ten az ise 100 yıl boyunca gizli kalma ihtimali artıyor.

405 bin kişinin katıldığı bir küresel ısınma komplosunun ortaya çıkması sadece 3 yıl 9 ay sürebilirken, 714 bin komplocunun dahil olduğu kanser tedavisi araştırmalarının ortaya çıkması ise 3 yıl 3 ay sürüyor.

Washington Üniversitesi matematik profesörlerinden Monty McGovern ise geliştirilen bu metodun kendisine mantıklı geldiğini ve hesaplanan ihtimallerin akla yatkın olduğunu söylüyor.

Son Haberler

Elveda…

Yaşam İçin Gıda Haber Sitesinin Kurucusu, Genel Yayın Yönetmeni Sayın Metin Ertunç 20 Mayıs 2021 tarihinde geçirdiği kalp krizi...