Günümüzde 25 binin üzerinde kullanım alanı bulunan kenevir, ham madde olarak kullanılan en eski bitkilerden biri olarak biliniyor. Kenevirin en yaygın kullanıldığı alanlar arasında gıda, içecek, kozmetik, kişisel bakım, gıda takviyesi, ilaç, kumaş, kâğıt ve yapı malzemeleri yer alıyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi AMATEM Koordinatörü Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, devlet kontrolü altında üretilmesi yeniden gündeme gelen kenevir bitkisi hakkında bilgiler verdi.
Çevreci bir ham madde: Kenevir
“Kenevir insanlık tarihinde ham madde olarak kullanılan en eski bitkilerden biri olmakla birlikte günümüzde 25 binin üzerinde kullanım alanı olduğu bilinmektedir” diyen Prof. Dr. Nesrin Dilbaz;
“Özellikle kenevir yağının ve liflerinin kullanım alanlarının çeşitliliği ve piyasada alternatif kaynaklara duyulan ihtiyaçlar keneviri popüler ve ekonomik açıdan değerli kılmaktadır. Gıda, içecek, kozmetik, kişisel bakım, gıda takviyesi, ilaç, kumaş, kağıt, yapı malzemesi kenevirin en yaygın kullanım alanlarındandır. Ayrıca tohumları da yakıt, gıda, sabun ve boya yapımında kullanılmaktadır. Kenevirin birçok alanda kullanımı ve faydaları mevcuttur. Bunlardan başlıcaları, bir dönüm kenevir 4 dönüm ağaca denk kağıt hamuru sağlayabilen selüloz açısından çok zengin bir bitkidir. Ayrıca ürettiği oksijen miktarı açısından karşılaştırıldığında, 1 dönümlük kenevir 25 dönümlük ormanın oksijen üretim miktarına denk gelmektedir. Kâğıt yapımına ağaçlardan daha fazla uygun olduğu için ormanların korunmasına yardımcı olur” diye konuştu.
Yanlış bilgiler giderilmeli
Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Sağladığı çok yönlü imkânlar ve çevreci yapısı nedeniyle popülerliğini tekrar kazanmaya başlayan kenevirin ülkemizde de devlet kontrolünde üretimine yönelik çalışmaların yapılacağı duyurulmuştur. Bunun getirebileceği risklerden önce ise kenevire yönelik yeterli bilgiye sahip olunması ve yanlış bilgilerin giderilmesi önemlidir” dedi.
Kenevirin üç türü var
Devlet kontrolünde üretilen kenevir ile uyuşturucu olarak kullanılan kenevir arasında önemli farklılıklar olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, kenevirle ilgili şu bilgileri verdi:
“Kenevir (Cannabis), cannabaceae familyasına ait tek yıllık bir bitkidir. Cannabis sativa, cannabis indica ve cannabis rudelasis olmak üzere üç türü vardır. Cannabis sativa en yaygın olarak bilinen türüdür. Kenevirin esrar yapımında kullanılan türü ise cannabis indica’dır. Bitki dişi, eşeyli bir bitkidir ve ülkemizde yetiştirilmesi için Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan izin alınması gerekir.
THC maddesi psikoaktif bir maddedir
Kenevir bitkisinde THC (Tetrahydrocannabinol) ve CBD (Cannabidiol) adında iki temel kimyasal madde bulunmaktadır. THC psikoaktif bir maddedir ve uyuşturucu olarak kullanılır. Buna karşın CBD psikoaktif olmayan ve tıbbi olarak kullanılabilen bir maddedir. Uyuşturucu olarak kullanılan kenevirin içeriğinde %5 ila %20 aralığında THC bulunurken, endüstriyel amaçlı üretilen kenevirlerde yasal olarak bu oran %0.3’ün altındadır. Yani uyuşturucu amaçlı kullanılamazlar. Bu açıdan bakıldığında kenevirin kontrollü üretiminin doğrudan bir zararı olmayabilir. Ancak artan ve yaygınlaşan kenevir üretimi, illegal üretim yapan kişilerin saptanmasını zorlaştıracağından dolaylı bir risk ortaya çıkarabileceği düşünülmektedir.”
Kenevir en çok hangi ülkelerde kullanılıyor?
Kenevirin küresel anlamda ticari bir madde olduğunu, özellikle Asya, Avrupa ve Amerika’da yaygın olarak üretildiğini belirten Prof. Dr. Nesrin Dilbaz;
“Çin, keneviri kağıt ve kumaş sanayisinde kullanan en büyük üreticisi ve ihracatçısıdır ve bu alanda büyümeye devam etmektedir. Kanada ise kenevir tohumu mamullerinde başı çekmekte ve Çin’e göre daha hızlı bir büyüme göstermektedir. Avrupa’da kenevirin kullanımı daha çok otomobil ve inşaat gibi endüstriyel alanlarda ön plana çıkmaktadır. Rusya, İngiltere, Almanya, Fransa, Danimarka, Avusturya, Romanya, Polonya, İspanya, Portekiz, İsviçre, Ukrayna ve Macaristan kenevir üretiminin olduğu bilinen ülkelerdendir. Amerika ise farklı siyasi dönemlerde kenevire karşı olan tutumunu zaman zaman değiştirdiği için bu alanda Kanada ve Çin gibi ülkelerin gerisinde kalmış ancak son yıllarda kenevir araştırmaları ve üretimine ülke çapında büyük yatırımlar yapmaya ve destek vermeye başlamıştır. Bu açıdan bakıldığında kenevirin yasal üretimine yönelik birçok devletin uygulama içerisinde olduğu görülmektedir” diye konuştu.
Bağımlılık riskine yönelik önlemler alınmalı
“Kenevirin yasaklanmasındaki asıl nedenlerden biri, dişi kenevirin üst kısmında yoğun olarak bulunan THC (tetra-hidro-kanabinol) maddesinin keyif verici ve bağımlılık yapıcı madde olan esrar olarak kullanılıyor olmasıdır” diyen Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, kenevir bitkisinde 461’den fazla farklı kimyasal bileşen bulunduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Halk arasında doğal maddelerin bağımlılık yapmadığına dair yanlış inanışlar bulunmaktadır. Ancak bu doğru değildir. Araştırmalara göre esrar kullanımının hem fiziksel hem de psikolojik bağımlılık yaptığı görünmektedir. Yapılan bir çalışmada, esrar kullanan kişilerin % 35‘inin esrarı istemelerine rağmen bırakamadıkları, %24’nün zarar vermesine rağmen kullanımı sürdürdükleri, %13’ünün kullanımlarını kontrol altına almakta zorlandıkları, %20’sinin ise kullanmadıkları zamanlarda aşırı huzursuzluk ve gerginlik gibi yoksunluk belirtileri tarif ettikleri görülmüştür. Bu nedenle bitkinin faydalarından yararlanmaya çalışırken yanlış ve kötü amaçla kullanımlarına bağlı bağımlılık riskini de göz önünde bulundurmak ve buna dair önlemler almak uygun olacaktır.”