Temiz Hava Hakkı Platformu (THH), Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri: Kara Rapor çalışmasını yayınladı. Raporda yapılan hesaplamalar, 2017 yılında Türkiye’de hava kirliliği, Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen seviyelere indirilseydi ölümlerin %13’nün önlenebileceğini gösteriyor.
Doğa koruma ve sağlık alanında çalışan 17 Sivil Toplum Kuruluşunun bir araya gelmesiyle 2015 Haziran ayında çalışmalarına başlayan Temiz Hava Hakkı Platformu (THH), Kara Rapor çalışmalarının ikincisini Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri başlığı ile yayınladı. Platform, bu yeni çalışmasında, Türkiye genelinde ve İstanbul, İzmir, Bursa ve Ankara özelinde 2016 – 2018 yılları arasında hava kalitesi durumunun 3 yıllık bir incelemesini yapıyor.
Raporun bir ilki gerçekleştirerek yaptığı hesaplar, 2017 yılında Türkiye’de hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen seviyelere indirilseydi ölümlerin %13’nün önlenebileceğini gösteriyor.
Ayrıca, raporda hava kirliliği konusunda dünyada ve Türkiye’de yasal gelişmeler aktarılırken, ardından kömürlü santrallerin yapılması planlanan illerdeki hava kalitesi ve olası sağlık etkileri inceleyerek öneriler sunuluyor.
“Hava kirliliği nedeniyle yaşanan ölüm sayısının en fazla olduğu ilk üç ilimiz İstanbul, Bursa ve Ankara“
Raporun sunduğu çarpıcı bilgiler arasında şunlar yer alıyor:
• Temiz Hava Hakkı Platformu tarafından hava kirliliği ölçümleri ve ölüm istatistikleri verileri kullanılarak yapılan analize göre, Türkiye’de 2017 yılında hava kirliliği trafik kazalarının 7 katı can aldı.
• 2017 yılında hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kılavuz değerlere indirilseydi ülkemizde yaşanan ölümlerin yaklaşık %13’ü önlenebilirdi.
• 2018 yılında hava kalitesi en kötü olan ilimiz, Afşin – Elbistan ilçesinde işletmede olan 2 tane kömürlü termik santrali ve yeni santral planları ile gündeme gelen Kahramanmaraş’tır.
• 2018 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kılavuz hava kirliliği değerleri karşılayan tek ilimiz Ardahan’dır.
• İstanbul’da nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu (kilometrekare başına 40.000’den fazla nüfus) iki ilçe olan Gaziosmanpaşa ve Güngören ilçelerinde hiçbir hava kalitesi ölçüm istasyonu bulunmamaktadır.
• 2018 yılında hava kalitesi, ulusal sınır değerlerine göre değerlendirildiğinde; 81 ilin yarısından fazlası (%56) kirli hava soludu.
• Bursa Merkez ve Elbistan’da yaşayanlar neredeyse tüm yıl (10 aydan fazla gün) boyunca sınır değerlerin üzerinde kirli hava solumuştur.
• 2018 yılında ölçümler yetersiz olduğundan her 10 ilden 1’inde yaşayanların nasıl bir hava soluduğunu bilemiyoruz. (Eskişehir, Bolu, Kastamonu, Kırıkkale, Kütahya, Muş, Şırnak ve Uşak)
• Son 3 yılda hava kalitesi iyi düzeyde olan yani ulusal sınır değerleri karşılayan ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sınır değerlerine çok yakın olan iller Ardahan, Artvin, Rize, Kırşehir ve Tunceli oldu.
• Son 3 yıldır 16 ilde hava kalitesinde hiçbir iyileşme olmuyor ve ciddi hava kirliliği yaşanıyor: Afyon, Ankara, Burdur, Bursa, Çorum, Denizli, Erzincan, Mersin, Kahramanmaraş, Manisa, Mardin, Muğla, Niğde, Osmaniye, Sakarya ve Sivas.
• 2017 yılında hava kirliliği nedeniyle yaşanan ölüm sayısının en fazla olduğu ilk üç ilimiz İstanbul, Bursa ve Ankara’dır.
• 2017 yılında hava kirliliğine atfedilen ölümlerin il bazındaki ölümlere oranı en fazla olan iller ise sırasıyla Iğdır, Kahramanmaraş ve Afyon oldu.
• Bulgaristan ve Polonya devletleri hakkında, sistematik ve devamlı bir şekilde bazı bölgelerde yıllık ve günlük, bazı bölgelerde de günlük emisyon değerleri (PM10) aşıldığı için Avrupa Adalet Divanı tarafından temiz hava hakkını ihlal ettiği yönünde karar verilmiştir.
• Aralarında Almanya ve Fransa’nın da bulunduğu 6 Avrupa Birliği ülkesi hakkında, hava kirliliği nedeni ile Avrupa Adalet Divanı’nda hukuki inceleme başlatılmıştır.
• Yapılan son çalışmalar, hava kirliliğinin sperm kalitesi ve doğurganlığı olumsuz etkilediğini, ayrıca partikül maddelerin anne karnındaki bebeğe bile etki ettiğini göstermektedir.
• Ayrıca kirli havanın çocuklarda düşük doğum ağırlığı, otizm, diyabet (Tip 1), ani bebek ölümü sendromu, astım, KOAH, bronşiolit ve bronşit gibi solunum hastalıkları, zatürre, bebek ölümü ve zeka geriliği gibi sağlık sorunları ile ilişkili olduğu kanıtlanmıştır.