Mintel pazar araştırma kuruluşu tarafından açıklanan Avrupalı tüketicilerin gıda ve içecek harcamalarına yön verecek ilk yedi trend arasında şeker vergilerinin etkisi ilk sırada yer alıyor.
Mintel araştırma kuruluşu Avrupalı tüketicilerin 2017 yılında gıda ve içecek alanında harcamalarına yön verebilecek ve satın alma konusunda tüketicilerin kararlarını etkileyebilecek olan ilk yedi trendi açıkladı.
İlk sırada “şekerin geleceği”
İngiltere’nin bu yıl şekerli içeceklere ek vergi uygulamaya karar vermesinin ardından Mintel açıklamasına göre ilk sırada yer alan “Şekerin geleceği”, Avrupalı gıda ve içecek markalarının karşısına günden güne büyüyen bir zorluk olarak çıkıyor.
Mintel araştırma kuruluşu kıdemli trend danışmanı Richard Cope, İngiltere’de 2018 yılı Nisan ayında uygulanmaya başlanacak olan şeker vergisi daha hayata geçmeden, uluslararası içecek firmalarının şimdiden reformülasyon ve inovasyon konularına yoğunlaştığını belirtiyor.
Mintel araştırmasının şeker ile ilgili medyada çıkan olumsuz haberlerin Avrupa’da şimdiden tüketici davranışlarını etkilediğini belirten Cope; “En az her on Polonyalı ve İspanyol tüketicinin altısı (%63) şekerli gıda tüketimini azalttığını veya şekerli gıdalardan kaçındığını belirtiyor.” açıklamasında bulunuyor.
Mintel tarafından yapılan araştırmaya göre aynı şekilde İtalyan tüketicilerin %60’ı, Fransız tüketicilerin %55’i ve Alman tüketicilerin %54’ü şekerli gıda tüketimini azaltıyor veya şekerli gıdalardan kaçınıyor.
Mintel tarafından yapılan araştırmaya göre ayrıca İngiliz gazlı içecek tüketicilerinin yarısından fazlası (%53) şeker vergisi sonucunda bu içeceklerin fiyatlarının artması durumunda bu içecekleri daha az miktarda tüketeceklerini veya artık bu içecekleri tercih etmeyeceklerini belirtiyor.
Cope gazlı içecek firmalarının vergi düzenlemesi ile bir mücadeleye girmek yerine porsiyon miktarında küçülmeye gideceklerini ve şeker içermeyen alternatif içecek reformülasyonuna yöneleceklerini öngörüyor.
Yükselen Afrika
Yükselen Afrika trendine göre, Afrika kıtasının gayri safi yurtiçi hasılasının genel olarak artması ve altyapısının geliştirilmesi kıtanın “oldukça güvenilir ve güçlü bir ticaret ortağı” konumuna ulaşmasını sağladı.
Mintel araştırma kuruluşuna göre Avrupa, Afrika’nın büyüyen orta sınıfının sağladığı imkanlara erişmeye ve ortak olmaya çalışacak.
Mintel Küresel Yeni Ürünler Veritabanı verilerine göre 2011 ve 2015 yılları arasında dünya genelinde piyasaya sürülen yeni gıda ve içecekler arasında Afrika’dan bir bileşen içeren gıda ve içeceklerin oranı %41 artış sergiledi.
Cope’a göre Afrika’da yetiştirilen bileşenlerin ve Afrikalı ürünlerin Avrupa genelinde muazzam bir potansiyeli mevcut.
Kıyamet-hava kirliliği
Günümüzde hava kirliliğinin tehlikeleri konusunda bilinç artmakta ve marka sahipleri de artık problemin değil çözümün bir parçası olmakta oldukça kararlı.
Mintel, gıda ve içecek sektöründe “temiz tüket” konseptinin gelişeceği ve markaların da süper gıdaları bağışıklık sistemi destekleyicisi olarak konumlandıracağı öngörüsünde bulunuyor.
Gelecekte üreticiler ayrıca kaynaklarını kirlilik yaşanmayan bölgelerden sağlayabilir. Cope; “Bu zaten ambalajlı sular için bir standart ancak balık ve et gibi sektörlerde de ortaya çıkmaya başladı.” açıklamasında bulunuyor.
Kültürel sosyal sorumluluk
Dünyada en fazla sayıda UNICEF Dünya Mirasına sahip olan Avrupa’da bu mirasların korunması, restorasyonu ve tadilatları için gerekli olan mali fon yeterli düzeyde sağlanamıyor. Ancak artık kültürel sosyal sorumluluk kapsamında gıda ve içecek markaları bu alanda çalışmalara mali destek sağlama konusunda adım atıyor.
Mintel yöneticilerinden Catherine Cottney; “Tasarruf tedbirleri arttıkça ve kültürel anıtların ve kurumların korunması, yenilenmesi ve ayakta kalmasının maliyeti arttıkça, markaların bu konuda daha fazla mali destek ve sponsorluk sağladığını görüyoruz.” açıklamasında bulunuyor.
Cottney, gelecek yıl daha fazla sayıda gıda ve içecek şirketinin bu konuda çalışmalara katılacağını da tahmin ettiğini belirtiyor.
Hemen şimdi, burada
Artık markalar tüketicilere ne alacakları, ne izleyecekleri ve ne yiyecekleri konusunda yardımcı olabilmek için yeni teknolojileri çok daha fazla kullanıyor.
2017 yılında zamanın markalar açısından önemli bir konu olacağını belirten Cottney; “İnsanların boş zamanlarını daha iyi bir şekilde kullanmalarına ve organize olmalarına yardımcı olacak hizmet ve platformlara yönelik talebin arttığını göreceğiz.” değerlendirmesinde bulunuyor.
Kusursuz harcama
Günümüzde tüketiciler temassız kart ve akıllı telefonlar ile ödeme gibi yeni teknolojik ödeme yöntemlerini daha fazla kullanıyor. Tüketicilerin bu yeni yöntemleri kullanırken dikkat ettikleri temel unsurlar ise yöntemin basit ve kolay olması.
İngiltere’de tüketicilerin %30’u, kişilerin üzerlerinde para taşımama potansiyelleri konusunda rahat hissediyor. Tüketicilerin yaklaşık üçte biri (%29) ise ödemeyi akıllı telefon kullanarak yapmanın diğer yöntemlerden çok daha kolay olduğunu belirtiyor.
Konuşan dükkan
Günümüzde olduğu gibi 2017 yılında da markalar Snapchat, WhatsApp ve Facebook gibi sosyal medya platformlarını tüketiciler ile hemen iletişime geçmek ve yüksek seviyede tüketici hizmetleri sunmak için kullanmaya devam edecekler.
2017 yılında sosyal medya platformlarının kullanıcılar için günlük yaşamın önemli bir parçası olacağını belirten Cottney; “Tüketicilerin markaların resmi kanallarına daha önce öngöremeyecekleri şekilde ulaşabilme imkanları olacak. Markalar açısından ise sosyal medya kullanımı tüketiciler ile daha yakın ve özel bir ilişki kurma imkanı sağlayacak.” açıklamasında bulunuyor. Ancak bu durum markalara sosyal medya aracılığı ile gerçekleştirecekleri iletişimin devamlı ve güvenilir olmasını sağlama yükümlülüğü de getirecek.