Vücudun gereksiniminden fazla karbonhidrat ve şeker tüketmek, hem yaşam kalitesini düşürüyor hem de diyabet, kalp, kanser ve yüksek tansiyon gibi hastalıklara davetiye çıkartıyor. Vücuda çok fazla işlenmiş şeker alınması, uyku düzenine dikkat edilmemesi ve stres kontrolü yapılmaması erken yaşlanma ya da otoimmün hastalıklara yol açıyor.
Orta yaş itibariyle sağlıklı ve doğal beslenerek kalori kısıtlaması yapmak, insan ömrünü ve kalitesini artırıyor. Memorial Wellness Endokrinoloji ve Metabolizma Bölümü’nden Doç. Dr. Gökhan Özışık, stresin ve işlenmiş besinlerin sağlığa olumsuz etkileri hakkında bilgi verdi.
Vücut kendi dokusuna saldırıyor
Tahılların içinde gluten denilen insan vücudunda hazmı çok zor olan ve vücut sistemine zarar veren bir protein bulunmaktadır. Yani tahıl ya da ekmek sadece karbonhidrat olarak görülmemelidir. İnsan vücudu gluteni bir yabancı olarak kabul ederek vücudun savunma sistemleri buna reaksiyon göstermektedir. Bu yabancıyla savaşırken aslında vücut kendi dokularını tahrip ederek otoimmün hastalıklara sebep olmaktadır. Aşırı stres, vardiyalı çalışmak, kronik uykusuzluk, aşırı yapılan egzersizler, çok sıcak ya da çok soğuk ortamlara maruz kalmak bağışıklık sistemini zayıflatarak yine otoimmün hastalıklara zemin hazırlamaktadır.
Kronik stres başarısızlığa yol açıyor
Çocuklarda okul hayatı ve sınavlar, yetişkinlerde ise iş hayatı ve geçim sıkıntısı strese neden olmaktadır. Vücut strese girdiğinde böbrek üstü bezlerinden kortizol hormonu salgılar. Strese maruz kaldıkça kortizol hormonunun salınımı artar ve bu durum böbrek üstü bezlerini yormaya başlar. Böbrek üstü bezleri yorulduğunda da sabah yataktan kalkmak zorlaşır, dikkat eksikliği yaşanır ve kişinin iş yaşamındaki başarısı olumsuz etkilenir. Sürekli maruz kalınan stres sonucu kortizol oranının hep yüksek olması, insan beyninde küçülmeye de neden olmaktadır. Beynin küçülmesi sonucu unutkanlık, erken yaşlanma, odaklanma sorunları ve öfkeyi kontrol edememe gibi birçok olumsuz etki ortaya çıkar. Kortizol artışına bağlı olarak insülin de artar ve şekerli besinler tüketme ihtiyacı görülür. İnsülin, her fazla kaloriyi yağa dönüştürmektedir.
İyi çiğnenmeyen besin iyi hazmedilemez
Sağlıksız besinler tüketildiğinde ve iyi çiğneme yapılmadan yutulduğunda, mide yeteri kadar hazmedemediği için sindirim problemlerine yol açmaktadır. İyi hazmedilemeyen besinler safra kesesinden de boşalamaz ve bu durum gıdalardan alınan besin maddeleri yani aminoasitler, çinko, magnezyum ve vitaminlerin emilimini bozmaktadır. İnsan beyni, bir birim kas dokusuna oranla yaklaşık 16 kat daha fazla enerji kullanmaktadır. Dolayısıyla günlük enerjinin %20-25’ ini beyin tüketir. Beyin iyileşmeyi ve uzun yaşamı kontrol eden esas merkezdir. Emilim yeteri düzeyde olmayınca kandaki düzeyler düşer beyin de ihtiyaç duyduğu enerjiyi kandan sağlayamaz duruma gelebilmektedir.
Yemek tercihleri doğal ve sağlıklı olmalı
Günümüzde sürekli bir yerlere yetişmek için koşturan insanlar öğünlerini de bu hızda çabucak geçiştirmektedir. En yaygın hatalardan biri yemeğe gereken önemin verilmemesidir. Yemek tercihleri işlenmiş, şeker oranı yüksek, hazır gıdalardan yana yapılmaktadır. Kolay erişilebilen ve ucuza alınabilen, işlenmiş, çok uzun süre rafta kalabilecek katkı maddeli gıdaları özellikle çocuklardan uzak tutmak gerekmektedir. Beslenmede yapılması gereken, geleneksel alışkanlıklara geri dönmek ve ailenin bir arada bulunduğu sofralarda ev yemekleri tercih etmektir. Ayrıca herkesin az ve sık yemesine gerek yoktur. Eğer yapılan testlerle şeker düşmesi denilen bir durum saptanırsa sık sık ve azar azar beslenilmesi gerekmektedir. Ama insülin direnci ya da şeker düşmesi yoksa genellikle insanların çalışma şartlarına göre 2 ya da 3 ana öğünle beslenmesi uygun olmaktadır.