Şimdi O Diyeti Sessizce Fırlat Ve Yaşamaya Devam Et!

0
3967
Şimdi O Diyeti Sessizce Fırlat Ve Yaşamaya Devam Et!

2018 Yılında, en etkili 50 feministten biri seçilen Virgie Tovar’ın, Şişmanlık Hakkımız isimli kitabı artık Türkiye’de.

Kalori hakkında konuşulmayan, birinin patates cipsine şeytan olarak bakmadığı, herhangi bir şeyin içinde ne kadar yağ olduğundan endişe edilmediği, daha ince olmayı istemeden bir tek gün yaşadığınızı hayal edebiliyor musunuz?

İdeal sayılan bedenler git gide küçülüyor, kilo verme ve zayıf kalma baskısı bir cendereye dönüşüyor. Bu ortamda bizlere, “Şişman kalmak hakkınız!” diyen birine ne kadar çok ihtiyacımız var. Virgie Tovar’ın şişman, cazip ve mutlu olmanın yollarını anlattığı Şişmanlık Hakkımız isimli kitabı artık Türkiye’de. Feminist teori, feminist politika, kadın hareketi, kadın biyografileri, tanıklık derlemeleri üzerine kitaplar yayınlayan Güldünya Yayınları tarafından Türkçeye kazandırılan kitapta, şişmanlık fobisi, içselleştirilmiş aşağılık duygusu, kilonun cinsiyetçilikle, kadın düşmanlığıyla, ırkçılıkla, sınıf ayrımcılığıyla ilişkisi gibi konulara değiniliyor.

Hayatını yaşamak için diyeti bırakmayı seçen 110 kiloluk bu kadın bedenlere eşit değer verildiği, yiyeceklerin ahlaki yargıdan uzak olduğu ve yaşam boyunca saygıyla sarsabileceğiniz bir dünya için aç. Kısa ve samimi bir dille, şişmanlık fobisini araştırıyor, cinsiyetçi moda kavramlarını sorguluyor ve diyet kültürünün en büyük yalanını reddediyor: Şişman insanların yaşamlarının en iyi kısmına başlamadan önce beklemeleri gerektiği.

10 yılını diyet kültürünü yıkmak için harcadı

San Francisco’da yaşayan ve kiloya dayalı ayrımcılık, beden imajı, şişmanlık fobisi gibi konulara odaklanan Tovar, son 10 yılını diyet kültürünü ortadan kaldırmak, kilo damgasını toplumsal ve bireysel düzeyde sona erdirmek için çalışarak geçirdi. Şişman bir kız olarak büyüyen Virgie Tovar, vücudunun düzeltilmesi gereken bir şey olduğuna inanıyordu. Ancak yirmi yıl süren diyetlerden, sürekli suçluluk duygusundan sonra, her şeyi unuttu ve kendine bedenine güvenme özgürlüğü verdi. O zamandan beri, aynısını yapabilmeleri için başkalarına da yardım eden feminist ve aktivist yazarın, The Self-Love Revolution: Radical Body Positivity for Girls of Color (Kendini Sevme Devrimi: Beyaz Olmayan Kızlar için Radikal Beden Olumlama) adında bir kitabı daha bulunuyor. Tovar aynı zamanda insanların diyet kültüründen ayrılmalarına yardımcı olmak amacıyla tasarlanmış çevrimiçi bir kurs olan Babecamp’ı da yönetiyor.

En etkili 50 feministten biri

2018’de Bitch Magazine tarafından en etkili 50 feministten biri seçilen Tovar, kendisini şöyle tanıtıyor: “Vücut görünüm uzmanıyım, eğitmenim, yazarım ve bunların yanı sıra gelişmekte olan şişmanlık araştırmaları dalında çalışan bir bilim insanıyım. Kişisel olarak büyük beden modacısıyım, şamatalı bir eylemciyim, kremalı hamur işi aşığıyım, dünya gezginiyim, bozuk ağızlıyım ve pedikür, leopar deseni, Şivava cinsi köpekleri severim ve mimoza, büyük güneş gözlükleri, küçük mayolar… Hitachi vibratörü olmadan yaşayamayan bir San Francisco bohemiyim. Aynı zamanda, hayal kurmaya devam etmek yerine hayatımı yaşamaya başlamak istediğim için diyeti bırakmayı seçen 110 kiloluk bir kadınım. Üstelik de ben, son derece umutlu, diyeti reddeden, şişmanlığa olumlu yaklaşan ve kısa bluzlar giyerek Miss Piggy takıları takan bir feministim!”

Kitabında, çocukluğunda büyülü ve eğlenceli bulduğu bedeninden neden iğrenmeye başladığına, bedeninin kendine ait olduğu duygusunu nasıl yitirdiğine, özgürlük ve merak duygularının yerini alan başarısızlık hissine ve başka kadınların hikâyelerine yer veren yazar, “Bu hikâyelerin suçluları kişisel gelişim, ilham ve sağlık gibi masum ifadelerin gölgesine sığınan bedensel utanç, şişmanlık fobisi ve diyet yapmaktır. Ancak bu fikirler birçok açıdan, özellikle bizim ülkemiz tarihinde çözülememiş olan ırkçılık, beyazların üstünlüğü, sınıf ayrımcılığı ve kadın düşmanlığı gibi daha büyük kültürel problemin belirtileridir” diyor ve ekliyor, “Size yalan söylendiği ve benliğinizin en değerli yanlarını parçalamaya çalışan kültürel baskılar olduğu ve bu şiddet sürecinin bedeli size ödetildiği için çok öfkelenmenizi istediğimi itiraf etmeliyim. Yalnızca kendimize yalan söylemeyi bıraktığımızda, başkalarının bize yalan söylemesini durdurabiliriz. Yalnızca yaşadığımız kendi gerçeğimize güvendiğimizde özgür olabiliriz.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz