Ramazan’da sahur ve iftar arasındaki sürenin uzunluğu ve artan hava sıcaklıkları nedeniyle oruç tutan kişiler, özellikle ilk günlerde zorlanabiliyor. Kalp, tansiyon ve diyabet hastalarının bu dönemde özellikle dikkat etmesi gerekirken, diğer bireylerin de doğru beslenme ve egzersiz planlaması yapması büyük önem taşıyor.
Memorial Ataşehir Hastanesi Dahiliye Bölümü’nden Prof. Dr. Birsel Kavaklı, Ramazan ayında yaşam tarzı değişikliklerinin önemi hakkında bilgi verdi.
“Sıcak havanın etkisi oruç tutarken iki kat artıyor”
Oruç tutan kişilerin sağlığını, beslenmenin dışında çevresel faktörlerin de etkilediğini belirten Prof. Dr. Birsel Kavaklı, “Sıcaklıkların artması oruç tutan kişileri bu süreçte iki kat daha fazla zorlayabilir. Bunun için aşırı güneşli ve sıcak havalarda sağlıklı kişilerin bile mümkün olduğunca dışarı çıkmaması gerekir. Sıcak hava, oruç tutulan saatlerde zaten sıvı alınamadığı için vücuttaki suyun da ter ile kaybedilmesine yol açar. Zamanla kanın akışkanlığı azalır ve risk grubunda olan kişiler damar tıkanıklığı problemi yaşayabilir.” dedi.
“Açık renkli ve bol giysiler tercih edin”
Oruç tutan kişilerin bulunduğu ortama, çalışma şekline, giydiği kıyafetlere ve uyku düzenine dikkat etmesinin bu süreci daha rahat atlatmasını sağladığını açıklayan Kavaklı, “Açık renkli, bol ve pamuklu giysiler giymek, geniş kenarlı şapka kullanmak, baş ve yüz bölgesini sık sık soğuk suyla yıkamak ve imkanı olanların gün içinde duşa girmesi alınabilecek önlemler arasında bulunuyor.” diye konuştu.
“Kısa bir öğle uykusu kişiyi dinç tutar”
Oruç tutulan saatlerde kan şekerinin düşmesi nedeniyle uyku isteğinin oluşabileceğini kaydeden Kavaklı, şunları söyledi: “Kan şekerinin düşmesini engelleyebilmek için sahurda lifli gıdalara yer verilmesi gerekir. Ancak mümkünse gün içerisinde vücudu ve zihni kısa öğle uykusu ile dinlendirmek de faydalı olacaktır. Birçok kişide uykusuzluk problemleri de görülebilmektedir. Sahur ve iftarda ağır, yağlı, acılı ve baharatlı gıdaların tüketilmesi uykuyu kaçırabilir.”
“Sahur sonrası başınız yüksekte yatın”
Ramazan ayında çoğunlukla sahurun rutin bir kahvaltıdan, iftarın ise akşam yemeğinden daha zengin menülerle hazırlandığına dikkat çeken Kavaklı, “Bu da beslenme alışkanlıklarında önemli değişikliklere neden olur. Gün boyu süren açlığın etkisiyle boş mideye iftarda yüklenmek ya da sahurda acıkmamak için aşırı beslenmek sağlık için son derece zararlıdır. Sahurda tuzlu ve yağlı yiyeceklerden kaçınarak lifli ve hafif gıdalara yer vermek, bol sıvı alımına özen göstermek gerekir. Sahur sonrası yatıldığında baş bölgesi mutlaka yüksekte olmalıdır. Reflü rahatsızlığı olan kişiler buna özellikle dikkat etmelidir.” şeklinde konuştu.
“İftar sonrası kısa bir yürüyüş faydalı olur”
İftarda hafif bir çorba ile orucun açılması gerektiğini vurgulayan Kavaklı, şöyle devam etti: “Çorba içildikten sonra 10 dakika beklenip yemeğe devam edilebilir. Yine iftarda da ağır, aşırı yağlı yemekler tercih edilmemelidir. İftar sonrası tokluğun hissiyle uyuma hali oluşabilir; ancak iftardan en az 2 saat sonra uyunmalıdır. Yemek yedikten ve hazmedildikten bir süre sonra yürüyüş de yemeğin hazmedilmesi için faydalı olacaktır.”
“Kronik rahatsızlığınız varsa mutlaka doktorunuza başvurun”
Ramazan günlerinin, açlık yaşamadan ve sağlıkla geçirilmesinin mümkün olduğunun ifade eden Kavaklı, son olarak şunları söyledi: “Sağlıklı erişkinler bu dönemde herhangi bir sağlık problemi yaşamadan rahatça oruç tutabilirler. Ancak herhangi bir kronik rahatsızlığı olan kişiler bu süreçte bazı sağlık problemleri yaşayabileceğinden daha dikkatli olmalıdır. Hipertansiyon, diyabet, kalp, karaciğer ve böbrek hastalığı olanlar ve epilepsi, migren, mide, duodenum ülseri, kanser gibi kronik hastalığı olan kişilerin oruç tutması için mutlaka doktorlarına danışması gereklidir.”