Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, sosyal medyadan edinilen bilgilerle yapılan diyetlerin sağlığa zararlı olabileceği konusunda uyarılarda bulundu. Diyet listelerinin kişiye özel uygulanması gerektiğini belirten Elmacıoğlu, Ramazan ayında iftar ve sahurda uzak durulması gerekenlerle ilgili de öneriler sıraladı.
İstinye Üniversitesi (İSÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, sosyal medyada çok fazla yanlış bilginin olduğunu, diyet listelerinin kişiye özel uygulanması gerektiğini belirtti. Özellikle Covid-19 salgının olduğu bir dönemde, sağlıklı beslenme konusunda daha dikkatli olunması gerektiğinin altını çizen Elmacıoğlu, Ramazan ayının ise vücudu dinlendirmek için bir fırsat olduğunu belirterek dikkat edilmesi gerekenlere yönelik önerilerde bulundu.
Diyet demek beslenmede size uygun olanı seçmek demek
Sosyal medyada yanlış bilgilerin de yer aldığını ve beslenme alışkanlıklarını etkilediğini belirten Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, sosyal medyadan elde edilen bilgilerle diyete başlanmaması gerektiğini belirterek şöyle devam etti:
“Son zamanlarda o kadar çok sağlığı bozucu öneriler duyuyoruz ki. Her insanın beslenme davranışı diğerinden farklıdır. Bugünkü insanın çok yanlış bir beslenme algısı mevcut. Örneğin, ABD’li birinin oluşturmuş olduğu beslenme modelini kendisine uygulamaya çalışıyor. Hâlbuki iklim farklı, geçmişi farklı, o çevresel yaşanmışlık içerisinde hayatı bambaşka. Beslenme bilgisi üzerine çok değişken faktörler var. Yaş durumları veya fiziksel durumları aynı olsa bile gıdaların bünyelere etkileri farklılık gösterebilir. Çünkü genetik farklılıklarımız var. Bu nedenle her diyet programını uygulamaya kalkmak çok büyük bir yanlış. Beslenme önerilerinde de iki öğün yiyin, üç öğün yiyin gibi genel ifadeler kullanılıyor. Oysa bu da kişiye göre, yetiştiği toprağa beslenme alışkanlığına göre farklılık gösterecek bir durum. Öğün saatleri de kişinin kendisinin belirleyeceği bir şey. Ancak genel öneriler sıralayabiliriz. Örneğin, öğün aralarını dört saatten fazla uzun tutmayın. Bugün doğru diyeti yaparım, istediğim kiloya ulaşırım sonrasında eskisi gibi yaşamaya devam ederim demeyin. Doğru beslenmeyi her zaman uygulamanız lazım. Diyet demek size uygun beslenme modelini seçmek demektir.”
Ekran başından kalkın, mutfağa girin
Sağlıksız beslenmenin kronik hastalıklara da yol açtığını belirten Elmacıoğlu, “Mutfağa girmeyi öğrenelim. Günde iki saat özellikle ekran başına geçip de Şef Ali Bey’in, Şef Veli Bey’in gastronom olarak ne pişirdiğini seyretmek yerine ne olur bizler mutfağa girip o iki saatte hem enerji harcayalım hem, hem sağlıklı beslenelim, hem de elimizdeki nimetlerin değerini bilelim. Can sıkıntısını yemekle gidermeye çalışmayalım. Beslenmenin hiç sonu yok ama yaptığımız her yanlış beslenme ileride kronik hastalıkların varlığına zemin hazırlayacak ve kişiyi olumsuz etkileyecektir. Bakınız hiçbir ilaç, hiçbir vitamin gıdanın, beslenmenin yerini tutamaz. Yemek doygunluk hissi yaratmaz, doygunluğu yaratan yegâne şey sınırınızı bilmektir” dedi.
Ramazan’da bunlara dikkat edin
Ramazan ayının vücudu dinlendirmek için bir fırsat olduğunu belirten Elmacıoğlu, dikkat edilmesi gerekenlere de değinerek şu önerilerde bulundu:
“Vücudun arındığı, karaciğerin ve organların dinlendiği yegâne aydır Ramazan ayı. Sağlıklı bir vücut istiyorsanız iftar ve sahurda yediklerinize dikkat ederek vücudunuzu dinlendirebilirsiniz. Biz genellikle posalı gıdaları öneriyoruz. Beslenme önerileri kişiseldir ancak genel olarak herkesin dikkat etmesi gereken noktalar da vardır. Bu konuda şu önerileri sıralayabilirim:
Tam buğday tüketin: Buğday maalesef topraktan hasat edildiği gibi doğal haliyle değirmenden ekmek olarak veya diğer buğday ürünleri olarak karşımıza gelmiyor. Rafine edilerek, rafine karbonhidrat olarak geliyor. Kalp damar hastalıkları, diyabet, sindirim sistemi hastalıkları, yüksek tansiyon ve kiloya neden olan, tam buğday ekmek tüketmeyi engelleyen, bembeyaz ekmekle insanları riske eden bir rafine karbonhidrat modelinin düzeltilmesi lazım.
Sofradaki tuzu azaltın: Tuzu elbette ki yemekleri koyacağız çünkü vücudun iyotlu tuza ihtiyacı var. Ancak sofralardakini kaldırmamız gerekiyor. Mümkün olduğunca tuzu azaltalım, soframızdaki tuzlukları kaldıralım.
Sık sık yağlı kızartmalar yapmayın: Bugün kardiyologların, dâhiliye uzmanlarının tereyağı yiyin demelerini bir beslenme bilgisizliği olarak görüyorum. Vücudun kolesterole de ihtiyacı var. Bundan korkmayalım. Ancak bunu alacağımız en güzel ve ucuz kaynak yumurta. Her gün evde tekrar tekrar yağları kullanarak, patates, patlıcan, kabak kızartarak elbette ki kolesterol hastası olunur. Yağları sık sık yapmayacağız.
Mevsimindeki meyveyi tüketin: Sebze meyve tüketilecek ama mevsiminde. Meyve şekerdir, zehirdir demememiz gerekiyor. Günde 2-3 kere ama abartmadan bir elma, bir portakal bir tane de mandalina yersek herhangi bir sorun olmaz. Miktarı bileceğiz bizden başka insanlarından bu kaynakları tüketmesi için belki de bir parça daha dikkatlice hareket edeceğiz.
Yediklerinizi azaltın: Çünkü biz artık eskisi kadar hareketli değiliz ve hemen hemen dokuz saat eğitim amacıyla, iş amacıyla ekran başındayız. Dolayısıyla pandemiden önceki yaşantımızda yediğimiz kadar yemek bu durumda doğru olmaz. Pandemi öncesine göre yediklerinizi azaltın, hareket için fazla bir şey söyleyemiyorum. Eğer Covid önlemleri bize ne kadar müsaade ediyorsa o kadar hareketi arttırmamız gerekiyor.”
[mc4wp_form id=”25750″]