Yaz aylarına girdiğimiz şu günlerde, herkeste bir zayıflama telaşı görülüyor. En çok dikkat çeken ve dönemin trendlerinden olan Ketojenik Diyet, popülerliğini giderek artırıyor. Ketojenik diyetin 1920’li yıllarda geliştirilmiş ve epileptik bireylerde kullanılan bir beslenme tedavisi olarak ortaya çıktığını söyleyen Diyetisyen Emel Terzioğlu Arslan, bu beslenme tarzının zayıflama diyeti olarak algılanmaması, mutlaka doktor ve diyetisyen kontrolünde olması gerektiği konusunda uyarıyor!
Birçok birey, ketojenik diyeti yüksek proteinli diyet gibi düşünse de aslında yüksek proteinli bir diyet şekli değil. Ketojenik diyet, protein alımının sınırlandırıldığı, karbonhidrat içeriğinin günlük 50 grama kadar düşürüldüğü ve yüksek yağ içeriğine sahip bir diyet şekli. Yani beslenme ile alınan diyet enerjisinin büyük çoğunluğu yağlardan karşılanıyor.
Ketojenik diyet yağların enerji için kullanımını sağlıyor
Ketojenik diyette, insülin baskılanarak yağların enerji için kullanılması sağlanıyor. Ketojenik diyetin en önemli özelliklerinden biri karaciğerde keton cisimciklerinin üretimine neden olması. Diyetin ismi de kaynağı da buradan geliyor. Bazı çalışmalar Ketojenik diyetin, epileptik hastalarda nöbet sayılarında azalma sağladığını gösteriyor. Son dönemlerde bu diyet şekli zayıflama diyeti olarak algılanıyor ve birçok kişi tarafından uygulanıyor.
6 aydan uzun süre uygulanmamalı
Sofra/Compass Group Türkiye Ülke Diyetisyeni Emel Terzioğlu Aslan, ketojenik diyetin birçok yan etkisi olduğunun altını çiziyor; ‘’İlk görülen etkilerden biri diyetin uygulanmaya başlandığında ilk dönemlerinde dehidratasyon (vücudun susuz kalması) görülmesi. Bunun yanında kanda uzun süre keton cisimciklerinin yüksek olması, ketozise neden olabiliyor. Ketojenik diyetin yüksek yağlı bir diyet olması, kanda kolesterol ve trigliserit düzeylerinin yükselmesine ve buna bağlı olarak da kalp-damar hastalıkları riskinin artmasına yol açabiliyor. Ayrıca kalsiyum emilimini azalttığı için kemik sağlığının olumsuz yönde etkilenmesine neden oluyor. Tüm bunlara ek olarak, Ketojenik diyetin uzun süre uygulanması, konstipasyon (kabızlık), vitamin ve mineral yetersizlikleri (özellikle D vitamini, kalsiyum ve selenyum) ve böbrek taşı gibi birçok hastalık ve sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Tüm bu yan etkilerden dolayı Ketojenik diyeti öneren çalışmaların, 6 aydan uzun bir süre uygulanmaması gerektiğinin önemle altını çiziyoruz. Ketojenik diyet kilo vermek için uygulanan bir zayıflama diyeti olarak algılanmamalıdır. Ketojenik diyet, kilo vermek için uygulanan bir zayıflama diyeti olarak algılanmamalı. Ketojenik diyetin bir beslenme tedavisi olarak uygulandığı hastalıklarda bile mutlaka doktor ve diyetisyen kontrolü gerekiyor.”
Sağlık üzerine etkisi bilinmeyen hiçbir diyet kilo vermek uğruna uygulanmamalı!
Arslan, Ketojenik diyet, yüksek proteinli diyetler, detoks diyeti, bikini diyeti gibi sağlık üzerine nasıl etkilerinin olduğu bilinmeyen hiçbir diyetin kilo vermek uğruna asla uygulanmaması gerektiğinin altını çiziyor.
Yapılan tüm çalışmalar ve bütün sağlık otoriteleri, en iyi diyetin bireyin yaşam tarzına uygun ve yaşam boyu sürdürebileceği bir diyet şekli olduğunu söylüyor. Popüler diyetler yerine bireylerin yaşam alışkanlıklarına göre diyet tercihlerinde bulunulması gerektiğini belirten Arslan; liften zengin, meyve ve sebzelerin bol olduğu, tam tahıllı gıdalar, balık, zeytinyağı ve yağlı tohumların öne çıktığı, doymuş yağ içeriği yüksek olan hayvansal kaynaklı proteinlere göre bitkisel kaynaklı proteinlerin daha çok tüketildiği Akdeniz diyetini öneriyor.