ABD’de ülke çapında obezite ve diyabet hastaları için uyguladığı programlarla tanınan halk sağlığı otoritesi, Herbalife Nutrition Beslenme Kurulu Başkanı Kent Bradley, FHN TALK Konferansı’nda beslenmede davranış değişikliği sağlamanın yollarını anlattı.
ABD’nin tanınmış halk sağlığı uzmanı, Herbalife Nutrution Beslenme Danışma Kurulu Başkanı Dr. Kent Bradley, Gıda Takviyesi ve Beslenme Derneği’nin 14 Şubat’ta düzenlediği gıda, sağlık ve beslenme konferansı FHN TALK’a katılarak günümüzün sağlık sistemi ve alışkanlıkları üzerine önemli açıklamalarda bulundu. Konferansta “Beslenmede Davranış Değişikliği Stratejileri” başlıklı bir konuşma yapan Bradley, ülkesinde uyguladığı obezite ve diyabetle mücadele öyküsünü anlattı ve obezite hastaları ve kilo problemi olan kişiler için tavsiyelerde bulundu. Bradley’nin konuşmasından bazı başlıklar şunlar:
Etiket okuma alışkanlığınız varsa farkındasınız demektir
Sağlıklı yaşam bir bütündür. Bireyler kadar kurumları ve devletleri de ilgilendirir. Sağlıklı stratejiler üretmek sadece bireysel mutluluğu değil, kurumların refahı ve itibarını da sağlar. ABD’de son yıllarda sağlıklı beslenme takıntısını takibe aldık ve bazı sonuçlara vardık. Eğer sağlıklı ürünleri sattığınız bir marketiniz varsa diğer marketlere göre daha cazip hale geliyorsunuz. Eğer etiket okuma alışkanlığınız varsa farkındalığınız artıyor ve daha bilinçli bir tüketici haline geliyorsunuz.
ABD’deki tarım destek programlarında hiçbir şekilde beslenme desteği bulunmuyor ve bu durum ekonomik yoksunluk içindeki insanların iyi gıdalara ulaşmasını engelliyor. Ancak bazı kuruluşlarının yardım programları bu desteği sağlıyor. Örneğin Ek Beslenme Yardım Programı (SNAP), ülke çapında gelir düzeyi düşük olan insanlara ihtiyaç duyduğu beslenme şansını sunuyor. SNAP, uygun buldukları kişilere marketlerde kullanabilecekleri bir banka kartıyla destek veriyor.
ABD’de her 100 kişiden 40’ı, Türkiye’de 30’u obezite hastası
ABD’de her 100 kişiden 40’ı obezite hastası. Türkiye’de ise bu oran yüzde 30. Obeziteyle mücadelede farkındalığı arttırmak gerekiyor. Eğitim çok önemli. İyi bir gelişme olarak farkındalığın son yıllarda -özellikle çevre sorumluluğu bilinci, gıdalarda ilaç kalıntısı gibi konularda- arttığını gözlemliyoruz. Üreticinin tavrını tüketici belirliyor. Tüketici davranışını değiştiriyorsa üretici de ona göre değişiyor. Bu bağlantıyı göz ardı etmemek gerek. Anlamlı bir etki söz konusu.
Kilo vermede çevrenin rolü çok önemli. Kilo veriyorsanız ve Facebook’taki arkadaşınızın arkadaşı da bunu size bakarak yapıyorsa etkiniz artıyor demektir. İstediğimiz tam da bu.
“Google varken neden diyetisyene para vereyim?” düşüncesi neden yanlış?
Türkiye’de insanlar diyetisyenlerin gerekliliğini sorguluyor. “Google var, sosyal medya var, diyetisyene neden para ödeyeyim” diyor. İnternette konuyla ilgili sonsuz bilgi olsa da hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğunu bilemiyorsunuz. Diyetisyenlerin yapması gereken, diyetin içeriğini belirlemek. Çünkü internet size içerik vermiyor, sadece bilgi veriyor. Bilgi anlama dönüştürülmedikçe içerik sayılmaz. Bir diyetisyende bir arama motoru becerisinin yanında diyetin yol haritası ve içeriğini sunma becerisi de olması gerekiyor.
Sürdürülebilir zayıflığı sağlayacak sihirli bir değnek yok ama imkânsız değil
Diyet yapanlarda kilo verdikten bir süre sonra yeniden kilo alma durumu çok sık gördüğümüz bir durum. Kemikleşmiş alışkanlıkları kırmak ve davranış değişikliği yaratmak gerçekten zor. Sık sık su içmenizi veya yürüyüş saatinizi hatırlatan aktivatörlerimiz olsa da bunlar yaşam tarzımızı değiştirmede yetersiz kalıyor ve ne yazık ki zayıflığın sürdürülebilir olmasını sağlayacak sihirli bir değnek yok.
Sürdürelebilir kilo kontrolü kişinin kendisinden çok çevresinin desteğiyle başarabileceği bir durum. Biz buna “sosyal destek” ve “akran etkisi” diyoruz. Uzmanlar olarak yardım ettiğimiz insanların gerçekten neler yaşadığını bilmiyorsak, deyim yerindeyse onların ayakkabılarıyla yürümüyorsak etkili olamıyoruz. Bir doktor olarak onlara bilgi verebiliyoruz ama onları anlamamız gerekiyor. Etki ve fayda bu aşamadan sonra başlıyor.
“İnsanları eylemlerini değiştirme noktasına nasıl getirebilirim?” sorusuna uzun süre yanıt aradım ve şu noktadan başladım:
Karşımdakine sahip olduğu tüm iyilikleri hatırlatmak. Geçmişte nasıl başarılı olmuştun? Sadece kilo başarısı değil, diğer başarıları da takdir etmek gerektiğini düşündüm. Yapabileceklerine inanmalarını ve bunu akıllarına getirmelerini istedim. Onları “Daha önce denedim, başarısız oldum, iyi değilim” noktasından “belki bunu değiştirebilirim” noktasına ulaştırdım.
Teşvikler, sosyal destek, akran desteği, bilgiyi aktarma ve insanların deneyimlerini anlayabilme yeteneğiyle sürdürülebilir zayıflığı sağlamanın mümkün olduğuna inanıyorum. Yapılan uygulamalarla ABD’nin sağlık harcamalarından bir yılda 1 milyon dolar tasarruf edildi. Bu büyük bir başarı.”