Hindistan cevizi yağı tartışması

0
2968
Dr. Cansu Ekin Gümüş / Hitit Üniversitesi Öğretim Görevlisi

Birçok gıda ürününde sağlığımızı etkileyen hem olumlu hem de olumsuz etkiler olabiliyor. Örneğin, balık tüketiminde omega-3 yağ asitlerinin tüketimi olumlu bir özellikken ağır metallerin birikimi olumsuz bir özellik olarak göze çarpıyor. Ancak, Paracelsus’ un dediği gibi “Her şey zehirlidir ve hiçbir şey zehirsiz değildir; tek başına dozaj onu zehir olmayan bir şey yapar”. Yani temel bir toksikoloji ilkesi olarak: bir şeyin dozu onu zehirli yapar.

Haziran 2017’de Amerikan Kalp Derneği (AHA), doymuş yağ ve kalp damar hastalıkları (KDH) riski hakkında bir uyarı yayınladı. Hindistan cevizi yağının artan popülaritesine karşı, AHA yetkilileri “Hindistan cevizi yağı, KDH’nin bir sebebi olan düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) kolesterolü artırmakta ve olumlu bir değeri bulunmamakta. Bu yüzden, hindistancevizi yağının kullanılmaması yönünde tavsiyede bulunuyoruz” açıklamasında bulundu. Ancak, doymuş yağların zararlı olduğu ve kaçınılması gerektiğini kabul etse bile, AHA acaba Hindistan cevizi yağını haksız bir şekilde mi hedef aldı?

Tüketiciler arasında Hindistan cevizi yağı modası

Görsel: Pixabay/moho01

Son zamanlarda Hindistan cevizi yağı “süper gıda” olarak nitelendirilen, tüketiciler arasında yaygınlaşan, ünlüler tarafından desteklenen ve olumsuz etkilerine hiçbir şekilde değinilmeyen gıdalar arasına girdi. Bu modayı medyada dolaşan Hindistan cevizi yağı tüketiminin kilo verdirici ve enfeksiyon engelleyici özellikleriyle ilgili haberler başlattı. Angelina Jolie gibi ünlülerin de kampanyalarıyla giderek yaygınlaştı.

AHA ve doymuş yağ uyarısı

Hindistan cevizi yağı (Görsel: Pixabay/monicore)

Tüm tartışmayı kapsamlıca ele almadan önce doymuş yağın ne olduğunu bilmekte fayda var. Molekül yapısında çift bağa sahip olmayan, yüksek oranda yağ asidi molekülü içeren ve genelde yarı-katı veya katı olan yağlar doymuş yağlardır. Diyette doymamış yağdan daha az sağlıklı olduğu düşünülür. Doymamış yağlar ise yapısında çift bağa sahip olan sıvı yağlardır.

AHA’ ya göre hindistan cevizi yağının %82’si doymuş yağ asitlerinden oluşmaktadır. Bu tereyağı (%63) ve sığır yağından (%50) daha fazladır. Bazıları, Hindistan cevizi yağındaki katı yağ karışımının hala sağlıklı bir seçenek olduğunu iddia ediyor, ancak AHA bunun için kaliteli bir kanıt olmadığını söylüyor. İnsanların, doymuş yağ tüketimini, doymamış bitkisel yağlarla (zeytinyağı ve ayçiçek yağı) değiştirmesi gerektiğini söylüyor.

AHA raporuna bilim camiasından gelen tepkiler

Görsel: Pixabay/DanaTentis

AHA’nın bu uyarısıyla ilgili çeşitli bilim insanları endişelerini dile getirdiler. Öncelikle, AHA’nın yağ asidi profili diğer doymuş yağlara göre oldukça farklı olan Hindistan cevizi yağının da diğer doymuş yağlarla birlikte sınıflandırılarak uyarıların bu yağı da kapsaması tepki topladı.

Hindistan cevizi yağı, bileşimi içinde yaklaşık %60 oranında orta zincirli yağ asitleri (OZYA’lar) içeriyor. OZYA’lar 6 ila 12 karbon atomlu (C6-C12) yağ asitleridir. Tersine, hayvansal yağlardaki doymuş yağlar çoğunlukla 14 ila 18 karbon atomuna sahip (C14-C18) uzun zincirli yağ asitleri (UZYA’LAR) içerir. İnsan vücudunda OZYA’lar, UZYA’lardan farklı şekilde metabolize edilir. UZYA’lar tipik olarak kan akışında dolaşan ve dokularda yağ birikintileri olarak biriken şilomikronlar (yağ damlacığı) adı verilen komplekslere birleştirilir. Bununla birlikte, çoğu OZYA, şilomikronlar halinde paketlenmez, bunun yerine portal damar içinden karaciğere geçerek keton cisimciklerine ve diğer metabolitlere dönüştürülür.

Ayrıca, hindistan cevizi yağının kolesterol içeriği (0-3 mg/kg), tereyağı (2150 mg / kg) ve sığır yağı (1090 mg/kg) ile karşılaştırıldığında çok azdır. Bu özellikleri hindistancevizi yağını doymuş hayvansal yağlardan ayrı bir metabolik gruba yerleştiriyor.

AHA, bu sonuca varmadan önce farklı klinik çalışmalardan yararlandı. Ancak, bazı bilim adamları bu sırada sadece aynı çıkarımı destekleyen çalışmaların seçildiğini belirtiyor. Bu çalışmalar da diyetteki hayvansal doymuş yağların, bitkisel doymamış yağlarla değiştirildiğinde KDH riskini %30 indirgeneceği sonucunu içeren çalışmalar. Yani bitkisel doymuş yağ olan Hindistan cevizi yağının yerine bitkisel doymamış yağlar kullanılan bir çalışma dahil edilmedi. Sonuçlar da doymuş yağların hepsine anlam çıkarılınca, Hindistan cevizi yağı da kurunun yanında yanan yaş oldu.

Yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL) tartışması

AHA diğer yandan, HDL kolesterolün kalp sağlığını koruyucu faktör oluşunu hiç hesaba katmadı. Hindistan cevizi yağı tüketimi, diğer doymuş yağlar gibi, hem LDL (kötü kolesterol) hem de HDL (iyi kolesterol) kolesterolün serum seviyelerini yükseltir. Yüksek HDL kolesterol düzeyleri, KDH riskinin azalmasıyla ilişkili iken, yüksek LDL-kolesterol düzeyleri, KDH için bir risk faktörüdür. Bu karşıt etkilerden dolayı, birçok kardiyolog toplam kolesterolün HDL-kolesterol oranını (toplam: HDL) tek başına toplam kolesterol veya LDL-kolesterolünden daha güvenilir bir kardiyovasküler risk ölçütü olarak kabul etmektedir. Doymamış yağlar toplam: HDL oranını azaltırken, HDL kolesterol ve trans yağlar bu oranı arttırır; Hindistan cevizi yağı ve diğer doymuş yağlar tipik olarak nötr bir etkiye sahiptir.

Öte yandan, KDH’leri tedavi etmek veya önlemek için yapay olarak HDL kolesterol seviyelerini yükselten ilaçlar büyük ölçüde başarısız olmuştur. HDL-kolesterol ve KDH arasındaki ilişki açıkça karmaşık olmasına rağmen, AHA’ nın “diyet veya ilaç tedavilerinden kaynaklanan HDL kolesterolündeki değişikliklerin artık KDH’deki değişikliklerle doğrudan ilişkili olamayacağını ve bu nedenle, [hindistancevizi yağının] LDL kolesterol artırma etkisinin tek başına ele alınması gerektiğini belirtmektedir” açıklamasında bulunarak HDL kolesterolü bir kardiyoprotektif faktör olarak tamamen reddetmesi vaktinden daha erken gözükmektedir.

Bir takım bilim insanları, AHA’nın Hindistan cevizi yağı gibi doymamış yağları, örneğin soya fasulyesi gibi çoklu doymamış, omega-6 bitkisel yağlarla değiştirme tavsiyesinin, halk sağlığı açısından olumsuz sonuçlara yol açabileceğinden endişe ediyorlar. Amerika Birleşik Devletleri’nde, omega-6’nın omega-3 yağ asidi tüketim oranı zaten 15:1 iken, uluslararası sağlık kuruluşları oranı 5:1’in altında tutmayı önermektedir. Omega-6 ila omega-3 yağ asitlerinin yüksek oranları KDH, kanser ve diğer iltihaplı hastalıklarla ilişkilendirilmiştir. Yani, AHA, bu açıklamayla kaçınmak istediği hastalığın riskini yanlışlıkla artırabilir.

Sonuç olarak, tek bir yemek sizi sağlıklı yapmaz. Resmin tamamının en önemli şey olduğunu bilmek önemlidir. Sadece bir besin maddesini değiştirmenin değil tüm besin modelimizi iyileştirmenin, kardiyovasküler sağlığı teşvik etmek için gerekli olan şey olduğunu unutmamak gerek. Ölçülü olmak sağlıklı yaşamın anahtarıdır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz