Okan Üniversitesi Gastronomi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. İlkay Gök kış aylarında tüketilen kefirin bağışıklığı güçlendirdiğini söylerken, ülkemizde bu sağlıklı iksirin yeterince yaygınlaşmadığını belirtiyor.
Okan Üniversitesi Gastronomi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. İlkay Gök bağışıklığı güçlendirmekte kefirin mucizevi bir etkisi olduğunu söylüyor. Sağlıklı beslenmeyi alışkanlık edinmiş kişilerin kefirin kullanımını öğrendiğini ama halkın ayran ya da yoğurt gibi kefiri alışkanlık haline getiremediğini ifade eden Gök; “Oysa çok değerli bir probiyotik. Bağırsak florasını düzenliyor. Kolon kanserine çok iyi geldiği araştırmalarla kanıtlanmış. Her gün bir bardak kefir içmek kışın hastalıklardan korur.” diyor.
Yrd. Doç. Dr. Gök kefir mayasının bozulmasının zor olduğunu belirterek şu bilgileri veriyor: ”Doğru koşullarda saklarsanız ömrü uzun olur. Mayayı internet üzerinden satın alabilirsiniz. Pastörize günlük yarım litre cam şişe sütü oda sıcaklığına getirin. İçine bir tatlı kaşığı kefir mayası ekleyin, karanlık bir odada 24 saat muhafaza edin. Süre dolunca plastik süzgeç yardımıyla mayayı, sütten ayırın. Yeniden kefir yapmak için hiç metal değdirmeden, bir tahta kaşık yardımıyla tekrar mayayı süte katın. Süzdüğünüz kefiri ister ılık ister dolapta biraz soğutup için.”
Kefirden cacık da olur, çocuklara meyveli içecek de!
Çocukların ekşi tadından ötürü kefiri sevmeme ihtimaline karşı Yrd. Doç. Dr. Gök’ün önerisi kefiri meyvelerle karıştırmak, biraz da bal eklemek. Yrd. Doç. Dr. Gök “Pişirmeden her şekilde kullanılabilir. Kefiri ısıtmak içindeki yararlı bakterilerin ölmesine neden olur. Sarımsak ve salatalık katılıp cacık yapılabilir. Süt içemeyenler, laktoz tüketemeyenler, diyabetikler kefir tüketebilirler. 1 yaşından büyük çocuklar kefir içebilir. Kefiri yulafla, keten tohumu ve chia ile karıştırarak uzun süre tok tutmasını sağlayabilirsiniz” diye konuşuyor.
Rus ajan tarifi öğrenmek için Kafkas kabilesine sızdı
Yrd. Doç. Dr. Gök kefirin ortaya çıkış hikayesini ise şu sözlerle anlatıyor: “Hz. Muhammed’in kefirin tarifini Kafkasya’da yaşayan Türk kabileye verdiği rivayet ediliyor. Kabilenin babadan oğula aktarılan bir miras gibi bu tarifi sakladığı söyleniyor. 120-130 yaşına kadar sağlıklı yaşayan bu kabilenin sırrını çözmeye çalışan Rusların kefir tarifini ele geçirmeye çalıştıkları, bunun için de kadın bir ajanı görevlendirdikleri biliniyor. Kadın ajan kendini kabilenin reisine aşık ediyor. Yine de tarifi almayı başaramıyor. Ajan kabile reisi kullandı diyerek, kabile liderini Rus çarına şikayet ediyor. Çarın tehdidi üzerine kefirin yıllardır saklanan tarifi Ruslara geçiyor. Ardından Avrupa ve dünyaya yayılıyor.”