Gelecekte nüfusun daha da artmasıyla tahıl ve bakliyatın değerinin daha da net anlaşılacağına dikkat çeken Duru Bulgur Yönetim Kurulu Başkanı Emin Duru; “Bizler Duru Bulgur olarak, Türkiye’de üretimin sürdürülebilir olması için uzun süredir, tarımda havza bazlı destekleme modeline geçilmesi gerektiğini ifade ediyoruz.” şeklinde konuştu.
Küresel iklim değişikliği tehdidi ve doğal kaynaklar üzerinde artan nüfus baskısı, tüm dünyada tarım ve gıda üretimi konusunu sürekli gündemde tutuyor. Dünyanın her yerinde yaygın olarak üretilen tahıl ve bakliyat ürünlerinde ekim alanları sürekli genişlerken, gerek arz gerekse talepte rekor artışlar görülüyor. Son olarak Uluslararası Tahıl Konseyi (IGC) küresel tahıl üretiminin 2021/2022 sezonunda 2 milyar 287 milyon tona çıkarak rekor düzeye ulaşacağı tahmininde bulunuyor. Aynı sezon için tahıl tüketim öngörüsünü ise 2 milyar 286 milyon ton olarak açıklayan IGC; tahılda artan arzın, artan küresel talep tarafından dengeleneceğini de öngörüsüne ekliyor. Tahıl denince ilk akla gelen ürün olan buğdayda ise, yine IGC tahminlerine göre üretimin 790 milyon ton olması bekleniyor.
Kuraklık rekolteye darbe vurdu
Türkiye’de ise özellikle geçtiğimiz yıl yaşanan kuraklığın bu yıl buğday üretim rakamlarına olumsuz yansıdığı tahmin ediliyor. Ulusal Hububat Konseyinin 2020-2021 Üretim Yılı Buğday Değerlendirme Raporu’na göre, geçen yıl 20 milyon ton olan buğday üretiminde bu sezon yüzde 5 azalma olacağı tahmin edilirken sahadan alınan verilere göre yüzde 15 ila 20 arasında azalabileceği öngörülüyor. Aynı raporda ekim-mart döneminde yağışın en az düştüğü bölgelerin, aynı zamanda tahıl üretiminin de yoğun bir şekilde yapıldığı İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri olduğuna dikkat çekiliyor.
Duru: Ekim alanları ve verimlilik artırılmalı
Türkiye’de tarımın geleceği açısından tahıl ve bakliyat üretiminin büyük önem taşıdığını ifade eden Duru Bulgur Yönetim Kurulu Başkanı Emin Duru, “Tüm dünyada ve ülkemizde geniş bir alanda ekimi gerçekleştirilen tahıl ve bakliyat ürünleri, ülkelerin tarım politikalarında stratejik bir değer taşıyor. Gelecekte nüfusun daha da artmasıyla tahıl ve bakliyatın değeri daha da net anlaşılacak. Bizler Duru Bulgur olarak, Türkiye’de üretimin sürdürülebilir olması için uzun süredir, tarımda havza bazlı destekleme modeline geçilmesi gerektiğini ifade ediyoruz. İçeriğindeki yüksek protein içeriğiyle son derece değerli bir ürün olan durum buğdayında da ekim alanlarının ve verimliliğin artırılması gerekiyor. 2015 yılında 12.7 milyon dekar alanda gerçekleştirilen durum buğdayı ekimi, 2020 yılında 12.5 milyon dekar olarak gerçekleşti. Son 5 yıllık üretim rakamları göz önüne alındığında Türkiye’de Durum Buğdayı üretiminin düştüğü görülüyor ancak buna karşın 2019 yılından 2020 yılına son bir yılda üretimde 850 bin tonluk bir artış sağlandı. 2050’de dünya nüfusunun 10 milyara ulaşacağı öngörüsünden hareketle Türkiye’nin dış pazarlarda elini güçlendirmemiz için ekim alanlarını ve verimliliği artırmamız şart. Eğer doğru adımları atmayı başarabilirsek Küresel tahıl ve bakliyat pazarında Türkiye’yi büyük fırsatlar bekliyor” dedi.
[mc4wp_form id=”25750″]