Genel-İş Sendikası tarafından hazırlanan rapora göre, Avrupa ülkeleri içinde gelir eşitsizliğinin en fazla olduğu ülke Türkiye. En zengin ile en yoksul arasındaki eşitsizliğin 8,3 kata yükseldiği vurgulanan raporda, halkın 1 yılda yaklaşık 1.500 dolar fakirleştiği ve yoksul sayısının son 2 yılda yüzde 8,4 arttığı belirtiliyor.
DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası, “COVID-19 Sürecinde Türkiye’de Gelir Eşitsizliği ve Yoksulluk Raporu”nu yayınladı. Yaklaşık 100 milyon insanı aşırı yoksulluğa itmiş olabileceği tahmin edilen Covid-19 salgınının yaratmış olduğu sosyal ve ekonomik tahribatın; insanların yaşam ve çalışma koşullarını olumsuz etkileyerek, gelir eşitsizliğine ve yoksulluğun derinleşmesine neden olduğuna dikkat çekilen rapora göre, Türkiye, Avrupa ülkeleri içinde gelir eşitsizliğinin en fazla olduğu ülke oldu. En zengin ile en yoksul arasındaki eşitsizlik 8,3 kata yükseldi.
Raporda, Türkiye’de Gelir Eşitsizliği ve Yoksulluk rakamlarına ilişkin şu çarpıcı veriler paylaşıldı:
Yoksul sayısı son 2 yılda yüzde 8,4 arttı
Kişi başına düşen milli gelirin 2019 yılında 9 bin 150 dolar olduğu ülkemizde bu tutar, 2020 yılında 7 bin 715 dolara düştü. Kişi başına Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH) son bir yılda bin 434 dolar azaldı.
Türkiye’de yoksul sayısı son 2 yılda yüzde 8,4 arttı. 2017 yılında 15 milyon 864 bin kişi olan yoksul sayısı, 2019 yılında 1 milyon 343 kişi daha artarak 17 milyon 207 bin kişiye çıktı. Yoksulluk oranıysa yüzde 21,3’ü buldu.
Çalışan yoksulluğu son iki yılda %15 arttı.
Türkiye’de 2017 yılında 3 milyon 493 bin çalışan yoksul var iken bu sayı 2019 yılına yarım milyon artarak 3 milyon 999 bin kişiye çıktı. 2019 yılında çalışan yoksulların oranı yüzde 14,4’ü buldu.
Salgın döneminde çalışan yoksul sayısı 7,7 milyonu geçti
Raporda; “Çalışan yoksul sayısına, salgın ile birlikte kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneğine mahkûm edilen yaklaşık 3 milyon 737 bin 831 kişiyi de eklediğimizde bu sayının 7,7 milyondan fazla olduğunu söyleyebiliriz” ifadelerine yer verildi.
Her 10 kişiden 7’si borçlu, halk temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor
Gelir eşitsizliği ve yoksulluk, Türkiye’de yaşayanların yüzde 71’ini borçlu hale getirdi. TÜİK verilerine göre 83 milyon 154 bin 997 kişilik ülke nüfusunun yalnızca yüzde 28,9’unun borcu bulunmazken, yüzde 71,1’i yani 59 milyon 123 bin 203 kişi borçlu yaşamaktadır. Raporda bu borçlanmanın konut ve konut masrafları dışında kalan borçlanma olduğuna dikkat çekildi.
2019 yılında nüfusun yüzde 33,6’sı beslenme, yüzde 29,7’si beklenmedik harcamalarını ve yüzde 19,2’si ısınma ihtiyaçlarını karşılayamadı.
Kadınların yoksulluk riski, erkeklerden fazla!
Kadın istihdamının erkeklere göre düşük olmasının aynı zamanda kadınların yoksulluk riskini de arttırdığı vurgulanan raporda, AB ortalamasına göre kadınların yoksulluk riskinin yüzde 22,3 iken erkeklerde bu oranın yüzde 20,4 olduğu, Türkiye’de ise kadınların yoksulluk riskinin yüzde 41, erkeklerin ise yüzde 38,6 olduğu kaydedildi.
18 yaşın altında her 2 çocuktan biri yoksulluk riski altında
AB üye ülkelerde çocukların yoksulluk riski oranı 23,4 iken Türkiye’de bu oran iki kat fazla, yüzde 48’e ulaştı. Türkiye’de 18 yaşın altında her 2 çocuktan biri yoksulluk riski ile karşı karşıya. Bunun en önemli nedeni ise genç işsizliğinin oldukça yüksek olması.
Salgınla birlikte ise yoksulluk ve borçlanmanın daha da arttığı, eşitsizliğin derinleştiği belirtilen raporda, bu eşitsizliklerin giderilmesi için öncelikli talepler şöyle sıralandı:
1. Gelir dağılımı eşitsizliğinin ana kaynağı olan emek ve sermaye arasındaki eşitsizlik son bulmalı, tüm ücretliler ürettikleri değerin karşılığını eşit ve adil bir şekilde almalıdır.
2. Çalışan yoksulluğunu önlemek için asgari ücret başta olmak üzere tüm ücretlilere insanca yaşayabilecekleri bir gelir güvencesi sağlanmalıdır.
3. Kamusal bir hak olan eğitim, sağlık, barınma gibi haklardan herkes eşit şekilde faydalanmalı, bu temel haklar nitelikli ve parasız biçimde sağlanmalıdır.
4. Vergide adalet sağlanmalı az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Asgari ücret vergiden muaf tutulmalıdır. Vergi dilimleri hakkaniyetli bir şekilde yeniden düzenlenmelidir.
5. Yoksulluk riski altında olan kadın, çocuk ve gençler için koruyucu düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
6. Sosyal yardımlar bireysel olarak değil, herkes için ulaşılabilir ve nitelikli bir hak olarak sağlanmalıdır.
7. Herkes için temel bir gelir güvencesi sağlanmalıdır.
[mc4wp_form id=”25750″]