Ulusal Çay Konseyi Toplantısı’na katılan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, yıllardır sektör temsilcilerinin sektörün en büyük sorunu olarak dillendirdiği kaçak çay konusunda; “Çok minimal miktarda da olsa kaçak çay sorunundan bahsedilebilir ama bunların bir önemi olmadığını düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Pakdemirli, Rize programı kapsamında Rize Ticaret Borsası Salonunda gerçekleştirilen, Ulusal Çay Konseyi Toplantısı’na katıldı. Türkiye’nin çay üretiminde dünyada beşinci, Avrupa’da birinci sırada olduğunu anımsatan Pakdemirli, buna rağmen yürünecek çok yol olduğunu ifade etti.
Bakan, ÇAYKUR’la ilgili değerlendirmesinde ise “Fabrikalardaki üretim süreci, paketleme ve depolama sorunları, çok minimal miktarda da olsa kaçak çay sorunundan bahsedilebilir ama bunların bir önemi olmadığını düşünüyorum. Pazarlama sorunları en büyük sorunumuz. Kimyasal gübre halen sorun olmaya devam ediyor. Tabii ki bahçelere bakım yapılması, bitki zararlıları ile mücadelenin iyi yapılması, yaşlanmış çay bahçelerinin rehabilitasyonu, budamaların yapılması, müstahsilin çay toplarken standart dışının önüne geçilmesi.” ifadelerini kullandı.
Peki, kaçak çay sorunu Bakanın söylediği gibi gerçekten minimal miktarda ve önemsiz mi?
“Çayın Susurluk’u”
Hatırlarsanız; Haziran ayında Rize’nin İkizdere ilçesinde yurt dışından Türkiye’ye kuru çay getiren bir tırın kaza sonucunda devrilmesiyle çay ithalatı ve kaçak çay tartışmaları yeniden kamuoyu gündemine taşınmıştı. ‘Çayın Susurluk’u’ şeklinde kamuoyuna yansıyan haberlerin ardından, tırın devrilmesi ile gündeme gelen çayın, aslında kaçak olmadığı, gümrük işlemlerinin yapılması için Rize’ye getirilen Sri Lanka menşeli ithal çay olduğu belirtildi. Kimi haberlere göre ise devrilen çay İran’dan kaçak çay taşıyordu.
Sektör temsilcileri her fırsatta, bırakın kaçak çayı, ithal çayın bile adını anmak istemediklerini, ithal çayın dahi ülkeye girmesini istemediklerini söylüyor.
Devrilen tır haberlerinin ardından Rize Ticaret Borsası Meclis Başkanı Resul Okumuş, Independent Türkçe’ye (Tır devrildi, ithalat ve kaçakçılık tartışması büyüdü: Çayda neler oluyor? – Murat Büyükyılmaz – 17 Haziran 2020); “İthal çayların iki üç katı kaçak çay ülkeye giriyor, aslında bunları takip etmemiz lazım” değerlendirmesinde bulundu.
Okumuş ayrıca, “Ben şunu isterim devletimden; çay ithalatı tamamen yasaklansın. ‘Benim ülkemde çay var arkadaş, ben ülkeme dışarıdan çay gelmesini yasakladım’ denilsin. Ya da çay ithalatı özel izne bağlansın. 5-10 doların altında çay gelmesin, kaliteli çay gelsin örneğin” ifadelerini kullandı.
Üretim 220 ila 250 bin ton arasında
ÇAYKUR verilerine göre Türkiye, yılda 1 milyon ile 1 milyon 200 bin ton arasında değişen miktarlarda yaş çay üretiyor. Üretilen yaş çay, 151’i özel sektör, 46’sı ÇAYKUR’a ait fabrikalarda işlenerek yılda ortalama 220 ila 250 bin ton arasında kuru çaya dönüşüyor.
Yine verilere göre, Çaykur’un yurt içi kuru çay piyasasındaki pazar payı ise yaklaşık %45-50 civarında. 2019 yılında 750 bin ton yaş çay satın alarak 140 bin ton kuru çay üreten Çaykur’un önceki yıla göre tasnifli çayda %3,34, paketli çayda %8,17 üretim azalışı oldu.
Peki, ithalat ne kadar?
Çayda kendimize yeterlilik oranı son yıllarda %93-99 arasında değişiyor. 2018/19 sezonunda bu oran %96.8’di.
Rize’de kurulan Çay İhtisas Gümrüğü verilerine göre, sadece geçen yıl 17 bin 260 ton kuru çay ithalatı yapıldı. Bu rakam, çok değil 4-5 sene öncesine kadar 6 bin ton civarındaydı.
Oysa rakamlar, 2020 yılının daha ilk üç ayında 12 milyon dolar değerinde 5 bin ton çay ithalatının gerçekleştiğini ortaya koyuyor. Neredeyse 5 sene öncesinin yıllık ithalatını, bu yılın ilk 3 ayında gerçekleştirmişiz.
2014-2019 yılları arası son 5 yıla bakıldığında ise ithalatın 286 bin 833 ton, ihracatın ise 98 bin 536 ton seviyesinde gerçekleştiği görülüyor. Bu rakamlar, Türkiye’nin çay ihracatçısı değil, tersine iyi bir ithalatçı olduğunu da ortaya koyuyor.
Durum böyleyken, ÇAYKUR’un kapasitesini tam olarak kullanmamasını ve çay üreticisini yıllardır kota ve kontenjan altında ezmesini sorgulamak gerekmiyor mu?
İthalat arttı. Ya kaçak çay?
2015 yılında gıda ürünleri kaçakçılığına yönelik yürütülen çalışmalarda, kaçak gıda ürünleri arasında çayın başı çektiği, şeker, bal ve kuruyemişin diğer ön plana çıkan kaçak gıda ürünleri olduğu görülüyor.
Bu yılın nisan ayında CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Bakan Pakdemirli’nin, “Çok minimal miktarda” dediği kaçak çay sorununu, Tarım ve Orman Bakanlığı’na yönelttiği soru önergesiyle TBMM gündemine getirmişti. Gürer, soru önergesinde, ülkemizde her yıl yaklaşık 280 bin ton çay tüketildiğini ve bunun 35 bin tonunun yabancı menşeli çaylardan oluştuğuna dikkat çekmiş; “gümrükte yakalanan kaçak çayların TASİŞ(Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü) kanalıyla satışı yerine, mahsurları dikkate alınarak öncelikle imha edilmesini sağlayacak tedbirler alınması için çalışmalar yapılmakta mıdır? 2019 yılında yakalanan kaçak çay miktarı ne kadardır?” şeklindeki sorularının yanıtlanmasını istemişti.
Bakanlık kaçak çayda topu Ticaret Bakanlığına atıyor
Gürer’in soru önergesini yanıtlayan Pakdemirli, ele geçirilen kaçak çay miktarıyla ilgili bilgi vermediği cevabi yazısında; “Bakanlığımızın yetkisi, ithal edilecek ürünlerin insan sağlığı ve güvenliği, hayvan sağlığı ve bitki sağlığı yönünden uygunluğunun denetlenmesidir. İthal edilecek ürünlerde Bakanlığımızca ürün fiyatı talep edilmemektedir. Mevcut gümrük vergisi uygulaması Ticaret Bakanlığı uhdesindedir. Çayın yolcu beraberi zati eşya kapsamında getirilmesi 4458 sayılı Gümrük Kanununun Bazı Maddelerinin Uygulanması Hakkında Karara göre yürütülmekte olup, Ticaret Bakanlığı uhdesindedir” bilgisini paylaştı.
Ticaret Bakanlığı verileri ise yıllara göre en fazla yakalama yapılan eşya türleri arasında sayılan çayda, 2019 yılında 17 milyon TL değerinde 337 ton, 2020 yılının ilk dört ayında ise 12 milyon TL değerinde 123 ton çay yakalandığını gösteriyor.
Bunlar resmi rakamlar…
Bir de yakalanamayanlar(!) var.
Rize Ticaret Borsası Meclis Başkanı Resul Okumuş’un, “İthal çayların iki üç katı kaçak çay ülkeye giriyor, aslında bunları takip etmemiz lazım” sözünden hareketle yakalanamayan(!) kaçak kuru çay miktarının 30-35 bin ton civarında olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Hadi onu da geçelim; bizzat ÇAYKUR’un önceki Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, 2016 yılındaki bir açıklamasında, “Yılda 60 bin ton civarında kaçak çayın ülkemize girdiğini tahmin ediyoruz. Kaçak çayın tüketildiği bölgeleri baz aldığımızda, bir kilogram çayın maliyeti 8-10 dolar civarında. Yani kaçak çay ucuz da satılmıyor. Bunu 60 bin ton ile çarptığımız zaman çok büyük paraların yurt dışına gittiğini görüyoruz.” demişti.
Genel Müdürün hesabıyla, kaçak çayın ekonomiye verdiği zayiat 480-600 milyon dolar arasında…
Toparlamak gerekirse; yılda ortalama 220 ila 250 bin ton arasında kuru çay üreteceksiniz, 16-17 bin ton civarında çayı ithal edeceksiniz, bir de üstüne yıllık üretiminizin yüzde 13 ila 27’si arasında bir miktar ülkenize kaçak girecek.
Şimdi başlıktaki soruya geri dönelim; Kaçak çay, “minimal miktarda ve önemsiz” mi?
Dünyanın 5. çay üreticisi bir ülkede, çay konusu bu kadar önemsiz mi?