Türkiye’nin 2020 yılı ikinci çeyrek dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) rakamları 31 Ağustos 2020 günü TÜİK tarafından açıklandı. Açıklanan rakamlara göre GSYH 2020 yılı ikinci çeyreğinde %9.9 azalış göstermiştir. GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde 2020 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak;hizmetler sektörü %25.0, sanayi sektörü %16.5, inşaat sektörü %2.7 azalmıştır. Tarım sektörü %4.0, bilgi ve iletişim faaliyetleri %11.0, finans ve sigorta faaliyetleri %27.8, gayrimenkul faaliyetleri %1.7 artış göstermiştir.
Türkiye’nin 2020 yılı birinci çeyrek büyüme rakamları ve tarım sektörü isimli yazımızda; alt sektörler itibarıyla yayınlanan ürün raporları ve daha yüksek güven aralıklı rekolte tahmin beklentilerine göre Türkiye’nin 2020 yılı tarımsal üretim değerinin 2019 yılına göre artacağına dikkat çekilmiştir. Yazıda ayrıca, Covit-19 salgını etkisinde geçecek dönem içerisinde Türkiye’nin tarımsal arz miktarının gıda güvenliğini sağlayacak yeterlikte olacağı tahmini yapılmıştır. Nitekim Covit-19 salgını etkisinde geçen dönemde; salgın yönetimi kapsamında alınan kısıtlayıcı kararlar genel olarak ekonominin küçülmesine yol açmışken, gıda talebindeki artış ve üretimin normal koşullarda seyretmesine bağlı olarak tarım sektörü %4 büyüme göstermiştir.
İnsanlığın ilk iktisadi faaliyeti olan tarım, üretim alanlarının değerlendirilmesi, sanayiye hammadde sağlanması, istihdam katkısı ve halkın dengeli beslenmesi ile doğrudan ilişkili olması nedeniyle tüm ülkeler için stratejik öneme sahiptir. Tarım, Türkiye ekonomisinin önemli sektörlerinden biri olma özelliğini sürdürmektedir. Türkiye ekonomisi 2015-2019 yıllarında yıllık ortalama % 4,1 büyüme göstermiştir. Tarım sektörü aynı dönemde yıllık ortalama %3,38 büyüme hızıyla ekonomiye katkı sağlamıştır (çizelge-1).
Çizelge-1. Türkiye’nin 2015-2019 yılları GSYH değişim oranları (genel-tarım)
Yıl | Tarım Büyüme Hızı | Genel Büyüme Hızı |
2015 | 9,4 | 6,1 |
2016 | -2,6 | 3,2 |
2017 | 4,9 | 7,5 |
2018 | 1,9 | 2,8 |
2019 | 3,3 | 0,9 |
Ortalama | 3,38 | 4,1 |
Yapısı gereği tarım sektörünün üretim miktarı ve üretim değeri mevsimsel etki göstermektedir. Bunun sonucu olarak tarım sektörünün GSYH payı çeyrekler itibariyle önemli ölçüde değişkenlik göstermektedir. Türkiye’de, yılın ilk aylarında mevsimsel özellik nedeniyle bitkisel üretimin ekonomiye katkısı daha az olmaktadır. Geniş alanlarda ekilen ve miktarca daha fazla üretilen tahıllar, baklagiller ile bazı meyve türlerinin hasadı genellikle Haziran – Ağustos döneminde gerçekleştiğinden tarım sektörünün ekonomiye katkısı üçüncü çeyrekte daha yüksek oranlı olmaktadır. Çeyrekler itibarıyla 2015-2019 yıllarında yıllık ortalama olarak tarım sektörünün GSYH payı birinci çeyrekte % 2,8, ikinci çeyrekte % 4,5, üçüncü çeyrekte %11,6, dördüncü çeyrekte %5,8 olarak gerçekleşmiştir. 2020 yılının ilk çeyreğinde tarım sektörünün GSYH payı 2015-2019 yılları yıllık ortalama değerine yakın gerçekleşmişken (2,78), Covit-19 salgını etkisinde geçen 2020 yılının ikinci çeyreğinde 2015-2019 yılları ortalama değerinden daha yüksek (5,2) gerçekleşmiştir (çizelge-2).
Çizelge-2 Çeyrekler itibarıyla GSYH’da tarım sektörünün payı.
Yıl | I Çeyrek | II Çeyrek | III Çeyrek | IV Çeyrek | Yıllık |
2015 | 3,0 | 5,1 | 12,4 | 6,1 | 6,9 |
2016 | 2,7 | 4,4 | 11,6 | 5,5 | 6,2 |
2017 | 2,7 | 4,5 | 10,5 | 5,7 | 6.1 |
2018 | 2,6 | 4,0 | 9,8 | 5,8 | 5,8 |
2019 | 2,9 | 4,6 | 11,4 | 5,8 | 6,4 |
Ortalama | 2,78 | 4,5 | 11,6 | 5,8 | |
2020 | 2,8 | 5,2 |
Tarım sektörü, alışageldiğimiz geleneksel rollerine ilave olarak küresel gelişmelerin etkisinde yeni roller ve sorumluluklar da taşımaya başlamıştır. İçinde bulunduğumuz Covit-19 salgını etkisinde tarım sektörünün önemi daha iyi anlaşılmıştır. Ekonomik kalkınma, yoksulluğun azaltılması, gıda güvenliği, gıda güvencesi ve tarımsal kaynakların sürdürülebilir olması tarımın önemini giderek artırmaktadır. Ekonomilerde baskın olarak varlığını sürdüren sektörel yapıların süresine bakıldığında giderek azalan zaman dilimlerine şahit olunmaktadır. Tarımın hâkimiyeti binlerce yıl sürerken, sanayinin üstünlüğü yüzyıldan biraz fazla sürmüştür. Hizmetlerin üstünlüğünün ne kadar süreceği veya bu yapının nasıl bir niteliğe bürüneceği henüz belli değildir. Aslında, hâkimiyetini sanayi kadar sürdürebileceği de meçhuldür.
Ademin meyve hevesiyle başlayan yeme derdi, günümüz insanının da en büyük derdi olma özelliğini korumaktadır. Tarım, insanın yeme derdine çözüm olarak karın doyurucu özelliğe sahiptir. Doğal koşullara bağlık ve biyolojik süreçlerden etkilenme özelliği tarımı, diğer sektörlerden ayrıştırarak hemen her dönem (Adem’den günümüze kadar) ve her yerde insan-tarım ilişkilerini meşakkatli (problemli) konuma getirmiştir. Bilinen yazılı tarih döneminde, tarım-insan ilişkilerinin olağanüstü (doğal-beşeri) olayların etkisinde geliştiğinin örneklerine sıkça rastlanmaktadır. Özellikle büyük iktisadi krizler, deprem veya diğer fiziksel afetler ile küresel salgın (pandemi) gibi biyolojik afetlerin yaşandığı dönemlerde, gıda temini ve tedarikinin insanların en önemli faaliyeti olduğu görülmüştür. Bu nedenle tarımsal arz miktarının artırılması ve dışsatımın sınırlandırılması uygulamalarına bu dönemlerde sıkça rastlanmaktadır. Nitekim Covit-19 salgını etkisinde birçok ülkede hükümetlerin temel politik anlayışlarından uzaklaşarak hatta uluslararası anlaşmaları da göz ardı ederek tarım ürünleri ve gıda ticaretini kısıtlayıcı tedbirler aldıkları görülmüştür. Nitekim Ülkemizde de hükümet; hazine arazilerinin mümkün olan en kısa süre içinde bitki yetiştirme alanı olarak kullanılmasını sağlamak amacıyla mevzuat düzenlemesi yapmış, bazı tarımsal ürün ve işlenmiş gıda maddesinin ihracatını izne bağlayan kararlar almıştır.
Gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ekonomilerde tarım sektörünün ekonomik büyümeye katkısı sınırlıdır. Ülkemizde ekonominin normal seyrettiği dönemlerde, büyüme rakamları üzerinden tarım sektörünün verimsiz bulunduğu ve değersiz görüldüğü değerlendirmelere rastlanmıştır. Tarım sektörünün büyümeye katkısını diğer sektörlerle mukayeseli analiz etmek, tarımın doğal yapısına uygun olmayan bir yaklaşım olduğu gibi kaynakların ekonomik sürdürülebilirliği bakımından da mahsurlu bir yaklaşım olmaktadır. Covit-19 salgın etkisinde geçen 2020 yılı ikinci çeyrek döneminde gıda talebinin artması ve iklim koşullarının bitkisel üretim için uygun seyretmesi tarımsal üretimin değerini 2019 yılına göre artırmıştır. Rekolte tahmin beklentileri ve hasat sonuçlarına göre bitkisel üretim miktarındaki artışlar, üçüncü çeyrekte tarım sektörünün büyümeye katkısını daha da artıracaktır.