Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinin, dünyanın en büyük çevre dostu gıda tedarikçisi olmasını istiyor. Ancak uzmanlar, ülkenin organik sertifikasyonu ve üretiminde daha gidecek uzun bir yolu olduğunu söylüyorlar.
Vladimir Putin geçen yıl Aralık ayında Rusya Parlamentosunda yaptığı konuşmada; “Özellikle dünya pazarında sağlıklı, çevre dostu ve yüksek kaliteli gıdalara talebin her geçen gün arttığı göz önüne alınırsa Rusya, batılı üreticilerin uzun zamandır yapamadığını yapıp dünyada bu gıdaların en büyük tedarikçisi olabilir.” dedi.
‘Çevre dostu’ gıda ile sertifikalı organik üretimin kastedilip edilmediği açık olmasa da Reuters gibi medya kuruluşları bu ifadeyi Rusya’nın organik hırsının bir işareti olarak yorumladılar.
Organik sertifikasyon
2014 yılı Eylül ayında Rusya Parlamentosu Organik Ürünler için Ulusal Standartları onayladı ve yürürlüğe koydu.
Araştırma, danışmanlık ve eğitim şirketi Organic Monitor’ün Başkanı Amarjit Sahota, kanunun henüz kesinlik kazanmadığını dolayısıyla şu anda Rusya’da satılan organik gıdalara uluslararası ajanslar tarafından sertifika verildiğini belirtiyor.
Bu esnada bazı Rus perakendeciler de kendi standartlarına güveniyor. LavkaLavka, marketlerde ve internet ortamında ekmek, kek, tatlı, taze meyve, sebze ve et gibi 800 farklı ürünü satışa sunuyor. Ancak Organic Monitor’a göre bu ürünlerin sadece 200’ü organik sertifikasına sahip.
Organic Monitor; “Diğer tüm ürünler tüketicilerin de güven duyduğu şirketin kendi katı standartlarına uyum sağlamak zorunda. LavkaLavka’nın tedarikçisi olabilmek için çiftçi ile yüz yüze tanışılıyor ve şirket aynı çevresel değerlere sahip olunduğundan emin oluyor. Bitkilerin yetiştirilme süreci organik olmak zorunda.” açıklamasında bulunuyor.
LavkaLavka Pazarlama Müdürü Vasily Kozlov FoodNavigator haber sitesine yaptığı açıklamada; “Rusya’da 150’den fazla küçük ölçekli aile çiftliği ve fabrikasından gelen temiz ürünleri satışa sunuyoruz. ‘Organik’ kelimesi aldatıcı bir ifade ama yerel çiftçilerin sağlıklı gıdalarını sorarsanız, pazar hızla büyüyor.” diyor.
Kozlov ayrıca ambargonun da pazar üzerinde direkt bir etkisi olduğunu, ticaretle uğraşan girişimcilerin gıda üretimine yatırım yaptığını ve hatta pek çoğunun tarımsal üretimle uğraşmaya başladığını da belirtiyor.
Ambargo etkisi
Sahota FoodNavigator haber sitesine yaptığı açıklamada Rus hükümetinin organik gıda üretimini desteklemesinin sebebinin, kısmen 2014 yılı Ağustos ayında uygulanmaya başlanan ambargo ve ithalat yasakları olduğunu belirtiyor.
“İthalat yasakları organik gıdaları da kapsıyor. İthal edilen gıda ürünleri Rusya pazarında daha yüksek fiyatla satışa sunuluyor. Daha fazla organik gıda üretirse Rusya’nın Avrupa’dan organik ürünler ithal etmesine gerek kalmayabilir.
Bir diğer sebep ise tarımda kullanılan kimyasalların fiyatlarının yüksek oluşu. Organik üretim yöntemleri suni gübrelerin ve tarım ilaçlarının minimum düzeyde kullanımını gerektiriyor. Dolayısıyla Rusya’nın tarımda kimyasal kullanımını azaltması ekonomik olarak mantıklı.”
Ancak şu an için Putin’in organik konusunda hedefleri arzu ettiği seviyeye ulaşmış değil. Sahota; “Rusya’nın organik gıda ihracatı çok düşük bir seviyede. Rusya’da üretilen organik gıdaların büyük bir çoğunluğu iç pazarda satışa yönelik.” açıklamasında bulunuyor.
Tüm bunlara rağmen Rusya’da organik gıdaya ilgi ve organik gıda harcamaları genel olarak yükselişte. Euromonitor verilerine göre, 2013 yılında ambalajlı organik gıdaya 7 milyar 819 milyon dolar harcanırken bu rakam 2015 yılında 8 milyar 304 milyon dolara çıktı.
GDO’ya hayır
Son yıllarda Rus hükümet yetkilileri genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) karşıtı konuşmalar da yapıyor.
Geçen yıl Kirov’da gerçekleşen bir biyoteknoloji konferansında yaptığı konuşmada Rusya’nın gıda zincirinde GDO’ya yer olmadığını belirten Başbakan Yardımcısı Arkady Dvorkovich ; “Gıda üretimimizde hiç GDO kullanmama kararı aldık.” açıklamasında bulundu.