İspanya merkezli Basque Clunary Center’ın düzenlediği “Gastronomi ile toplumun dönüşümü” başlıklı online etkinlikte konuşan Mardinli Şef Ebru Baybara Demir, “Koronavirüs ile gıdanın ve tarımın petrolden daha değerli olduğunu anladık. Bu yüzden tarımda sürdürülebilirliğe odaklanarak kendi kendimize yetme noktasında yerel üretimi ve çiftçilerimizi desteklemeliyiz.” uyarısında bulundu.
Her yıl İspanya’nın San Sebastian şehrinde Basque Culinary Center tarafından düzenlenen etkinlik bu yıl koronavirüs kapsamında ilk kez online olarak gerçekleştirildi. Basque Clunay Center’ın bu yılki gündemi, koronavirüs ile daha da önemli hale gelen gıda tedarik zinciri konusu oldu. “Gastronomi ile toplumun dönüşümü” temalı etkinlikte, sosyal gastronomi konusunda Mardinli Şef Ebru Baybara Demir’in de aralarında bulunduğu dünyaca ünlü 7 şef projelerini ve koronavirüs kapsamında bölgelerindeki dezavantajlı gruplar için gerçekleştirdikleri çalışmalarını anlattı.
Mardin’de uyguladıkları projelerle düşük maliyetli tarım uygulamaları konusunda çiftçiyi eğiterek üretime dönmelerini sağladıklarını, bunun ise gıdanın sürdürülebilir geleceği konusunda etkili olduğunun altını çizen Şef Ebru Baybara Demir, “Sorgül Buğdayı’nın yeniden canlandırılması dünyanın farklı yerlerinde gıdanın sürdürülebilirliği konusunda iyi örnekler arasında gösteriliyor” dedi.
Koronavirüs sürecinde tarımın petrolden değerli olduğunun anlaşıldığını ifade eden Demir, şöyle konuştu:
“Koronavirüs sonrası tüm dünyayı zor bir dönem bekliyor ve bundan en az zararla kurtulmak için üretmeye devam etmeliyiz. Karamsarlığa kapılmadan yeni fikirler ve projeleri hayata geçirmeliyiz. Bir diğer önemli nokta ise sürdürülebilir gıda üretiminin desteklenmesi. Koronavirüs ile gıdanın ve tarımın petrolden daha değerli olduğunu anladık. Bu yüzden tarımda sürdürülebilirliğe odaklanarak kendi kendimize yetme noktasında yerel üretimi ve çiftçilerimizi desteklemeliyiz.”
“Sorgül’de 800 ton hasat bekliyoruz”
“Bir şef olarak işimi hiçbir zaman tabakla sınırlandırmadım. Toprağa, gıdaya ve geleceğe olan sorumluğumun bilinciyle projeler üretmeye çalıştım. Koronavirüs süreciyle de çalışmalarımızın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Ancak sadece kriz dönemlerinde değil her dönem toplumun ve yaşadığımız bölgenin insanlarının yaşam süreklilikleri için ekonomik sürdürülebilirliğinin sağlanması sorumluluğumuz var. Mardin’de hayata geçirdiğimiz Topraktan Tabağa projesi bu kapsamda çok değerli. Mardin’in turizmden sonraki en büyük gelir kaynağı tarım. Ancak son 10 yılda çiftçiler topraklarını ekmezken genç nesil ise topraktan uzaklaştı. Tarımın sürdürülebilirliği için harekete geçtiğimiz projemiz, 3 yıl önce 70 kadın ve bir avuç tohumla başladı. Bu yıl 1400 dönümlük arazide 360 kadın çalıştı. Koronavirüs sürecinde sosyal mesafe kurallarına uyarak çalışan çiftçilerimizle 800 ton buğday hasat etmeyi umuyoruz.”
“Restoran sektöründe değişim yaşanacak”
Konuşmasında koronavirüs sonrası süreci de değerlendiren Demir, “Salgınla her ülke tarım ve gıda tedariki konusunda kendi kendine yeterli olmaları gerektiğini fark etti. Bu yüzden geleneksel tarıma dönmek ve tarımı yerelleştirmek, gıda maliyetlerini düşürmede ve doğal kaynakları daha verimli kullanmakta etkili olacaktır. Aynı zamanda bir restoran sahibi olarak sektörde değişim yaşayacağının ve bu sürece uygun bir hizmet anlayışı geliştirmek gerektiğinin farkındayız. Öncelikle konuklarımızı kapasitelerimizin altında ağırlayacağız. Öte yandan iyi gıda tüketimi için teşvikler önem kazanacak. Kısacası tüm dünyanın deneyimleyerek yaşayacağı bir dönem bekliyor bizi” dedi.
“Bu dönemde kadınlar için harekete geçtik”
“Yaşanılan bu zorlu süreçte projelerimizde yer alan yerel ve mülteci kadınların endişelerini gidermek ve bu döneme uygun yeni bir yol yaratmak için kolları sıvadık. 2 yıl önce Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü (FAO) iş birliği ve AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı liderliğinde Mardin’deki Suriyeli mülteci kadınlarla Halep Sabunu üretimi için çalışmalara başlamıştık. Eğitimler, atölye çalışmaları derken bu yıl projemize 74 kadın daha eklendi. Koronavirüs süreci ile Halep Sabunları’nın üretim ve satış sürecini tekrar planlayarak hızlandırdık. Şu anda yoğun bir taleple satışlarımızı gerçekleştiriyoruz. İçinde olduğumuz dönemde toplumun ihtiyacına uygun bir ürün ortaya koyuyor ve aynı zamanda bu dönemde kadınlarımıza gelir kaynağı yaratıyoruz.”