Covid-19 pandemisi devam ettikçe her gün yeni bir güne uyanma hissiyatı hepimizi etkiledi, etkilemeye de devam ediyor. Başlangıçta çok daha keyifle yapılan işler artık zevk vermez hale geldi. Tam da bu nokta bizlere, fiziksel sağlığımız kadar ruh sağlığımızın da ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor.
Kendimizin ya da yakınlarımızın hastalanmasından ve ölümünden kaygı duyma böylesi günlerde hepimiz için geçerli duygular. Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Naz Berfu Akbaş, bir pandemiyi yöneten ve kontrol edenin fiziksel tedavilerin yanında aynı zamanda psikolojik fenomenler olduğunun unutulmaması gerektiğini söyledi. İnsanların doğru davranış biçimlerinin pandeminin şekillenmesinde oldukça etkili olduğunun altını çizerek bu davranış biçimlerini sıraladı…
“Bana bir şey olmaz” demeyin
Her insanın strese karşı farklı tepkiler verdiğini hatırlatan Doç. Dr. Naz Berfu Akbaş, kimi insanların stres durumlarında inkar mekanizmasını devreye sokarak bu “bana bişey olmaz” düşüncesi içine girebildiğini söyledi. Bu yaklaşımın kişinin kendisiyle birlikte diğer insanları da etkilediğini hatırlatan Doç. Dr. Naz Berfu Akbaş, “Öncelikle hepimiz diğer insanların sağlığından da sorumluyuz, bu tarzdaki düşünceler ve yaklaşımlar hem kendimizi hem de çevremizdekileri riske atacaktır, bu nedenle uyarılara ve önlemlere mutlaka uymalıyız.” diye konuştu.
Korku ve kaygının sizi yönetmesine izin vermeyin
İnsanlarda stres döneminde görülen başka bir tepkinin de normalde olması gereken kaygının, korku ve paniğe dönüşmesi olduğunu söyleyen Doç. Dr. Naz Berfu Akbaş, yaşanan alışveriş çılgınlığının da bu paniğin bir sonucu olduğu belirterek şunları anlattı:
“Böyle kişiler düşünce ve davranışlarını kontrol edemez hale gelirler, bencillik, diğerlerinin ihtiyaçlarını önemsememe, dürtüsel ve saldırgan davranışlar sergilemeye başlayabilir. Aşırı stoklama bu davranışlara bir örnektir. Marketlerde çılgınca alışveriş yapan insanların korkusu size de kolaylıkla geçebilir. Pandemi dönemlerinde sadece 2 haftalık stoklar yapmanız yeterlidir, bu hem hizmet sağlayıcıları hem de gerçekten ihtiyacı olanları zor duruma düşürmeyecek bir davranış olacaktır. Aynı zamanda böyle belirsizliğin ve kaygının yüksek olduğu dönemlerde yanlış karar verme olasılığı artar. Bu nedenle önemli kararlar almamak aslında en iyi seçenektir.”
Daha fazla hoşgörülü olmaya çalışın
Günler geçtikçe, izolasyon süresi uzadıkça evde, işte ya da sokakta insanlığın birbirine tahammülsüzlüğün giderek artabileceğini hatırlatan Doç. Dr. Naz Berfu Akbaş, bunun son derece doğal olmakla birlikte kontrol edilmesi gereken bir davranış şekli olduğunu belirterek şunları anlattı: “Özellikle market, sağlık kurumları, eczane gibi çalışanlarının yüksek risk altında bulunduğu ortamlarda, bu kişilerin bizden daha stresli olduğunu bilerek, kendimizi daha iyi kontrol etmeye çalışmalıyız. Toplum olarak daha fazla hoşgörülü, anlayışlı olmalı, örneğin yanlış davranışları olan kişileri gerilimi tırmandırmadan, uygun bir dilde uyarmaya gayret etmeliyiz.”
Gerektiğinde psikolojik destek almaktan çekinmeyin
Kaygının aşırı olması kişide uykusuzluk, yerinde duramama, çarpıntı, nefes darlığı, baş dönmesi, bulantı, konsantrasyon güçlüğü gibi belirtiler yaşanabiliyor. Böyle durumlarda bireysel psikiyatrik yardım alınma gerekebileceğini söyleyen Doç. Dr. Naz Berfu Akbaş, “Öncesinde OKB ( Takıntı-Zorlantı Bozukluğu), Hipokondriazis ( Hastalık hastalığı ), yaygın anksiyete bozukluğu tanısı olan bireylerin böyle dönemlerde psikolojik durumlarının kötüleşme olasılığı yüksektir. Bu kişilerin de mutlaka doktorlarına başvurarak önlem alması gerekir” diye konuştu.
İngodemiden (bilgi salgını) korunun
Pandemi psikolojisini yönetmenin bir diğer önemli nokta “İnfodemi” olarak da adlandırılan “ bilgi (enformasyon) salgınını kontrol etmek. Yanlış bilgi alışverişi olarak değerlendirilen bu durumun yeni çağın bir hastalığı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Naz Berfu Akbaş, bu durumdan nasıl korunulması gerektiğini şöyle anlattı: “Çok fazla kirli bilgi, çok hızlı bir şekilde sosyal medyada yayılıyor. Bunların yarısından fazlası insanları daha büyük kaygılara ve umutsuzluklara sürüklüyor. Bu durum ise salgının yönetilmesini zorlaştırıyor. Sadece hasta ve vefat eden kişilerin rakamlarını açıklamakla birlikte, iyileşen bireylerin sayılarını da vermek iyi bir yöntemdir. Sosyal medyada geçirilen vakti azaltıp, güvenilir kaynakları takip etmek pandemi psikolojisini yönetmekte önemli bir diğer adım olacaktır.”
Yardımsever olun
Bu zor zamanlarda kendimizi daha büyük bir bütünün bir parçası olarak görmemiz gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Naz Berfu Akbaş, “Sorumluluk sahibi, yardımsever, kendi kontrol edebilen insanlar olarak davranırsak, sağlık, asayiş, hizmet sektörleri gibi, hastalıkla başka kulvarlarda mücadele eden insanlara da en büyük desteği vermiş oluruz” diye konuştu.
İnsanları en çok strese sokan durumların içinde “belirsizlik”, “bilinmezlik” durumlarının önemli yer tutuğunu hatırlatan Doç. Dr. Naz Berfu Akbaş, sözlerini şöyle tamamladı: “İnsanlar hastalıktan korkmakla birlikte, ekonomik olarak ta bir bilinmezlik içinde olabilirler. Burada liderlerin ve yöneticilerin önemli rolleri ortaya çıkar. İnsanlar liderlerinden onlara umut ve kontrol hissi vermesini beklerler. Böyle sıkıntılı dönemlerde liderler ve yöneticilerin dürüst ve şeffaf olması toplumun onlara güvenini arttıracak, panik hissini azaltacaktır.”