10 bin yıllık geçmişten bugüne: Türkiye’nin Yerel Buğdayları

0
2525
Türkiye Yerel Buğdaylar Sempozyumu Bolu’da gerçekleştirildi.

Seben’in 10 bin yıllık geçmişi olan Iza buğdayının da aralarında olduğu Türkiye’nin yerel buğdayları, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye Yerel Buğdaylar Sempozyumu’nda ele alınıyor.

Bolu Belediye Başkanlığı ve Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi iş birliğinde 20-22 Aralık 2018 tarihleri arasında düzenlenen Türkiye Yerel Buğdaylar Sempozyumu, bugün üniversitenin Kongre Merkezi Bordo Salonda gerçekleştirilen açılış programıyla başladı.


Seben Belediye Başkanı Süleyman Özbağ

Açılışta konuşan Seben Belediye Başkanı Süleyman Özbağ, doğduğu ve büyüdüğü topraklarda 10 bin yıllık geçmişi olan Iza buğdayını gün yüzüne çıkararak gündeme taşıyan Alaaddin Yılmaz ve Rektör Prof. Dr. Mustafa Alişarlı’ya teşekkür etti. Özbağ, “Iza buğdayının ülke gündemine gelmesi, Bolu Belediyemiz ve üniversitemizin gayretli çalışmaları sonucunda oldu. İnşallah Sebenimiz bir değeriyle, Bolumuzu ve ülkemizi tanıtma ve temsil etme imkanı bulacak. Bu yıl itibariyle bizler de Seben’de 280 dönüm alanda Iza buğdayı ekimi yapıyoruz.” dedi.

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alişarlı da konuşmasında, sempozyum düzenlenme sürecinde verilen emeklerin önemine işaret ederek, “Bu süreçte gelinen bu noktada özellikle Iza buğdayını küllerinden çıkartıp başlangıç Ar-Ge çalışmalarını destekleyen, elle tutulur hale getiren Şerafettin Erbayram Bey’e, bunu alıp ileri Ar-Ge çalışmaları ile üretim noktasına taşıyan Nusret Zencirci hocam ve ekibine, bu çalışmaları çok hızlı ve kuvvetli bir kararla destekleyen ve Sebenli çiftçilerimizin de bir geçim kaynağı haline getiren çok değerli Bolu Belediye Başkanımız Alaaddin Yılmaz’a, yine Seben Belediye Başkanımız Süleyman Özbağ’a ve tüm Sebenli çiftçilere teşekkür ediyorum.” dedi.

“Türkiye için buğday sadece bir gıda maddesi değildir”

Rektör Alişarlı konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiyemiz için buğday sadece bir gıda maddesi değil, aynı zamanda bereketi temsil etmekte ve bir nimet olarak görülmekte. Geleceğimizin teminatı durumunda olmakta ve bir geleneği temsil etmekte. Kültürümüzde bizler birçok değere önem veririz. Su, bizim için çok kıymetlidir. Dualarımızda vardır. Bir bardak su verene, ‘Su gibi aziz ol’ deriz. Ekmek de öyledir, bir nimettir bizim için. Yere düştüğünde alır, öper, bu şekilde sofraya bırakırız.”

Konuşmasında sempozyumun hedeflerinden de söz eden Rektör Alişarlı, “Bugün yapacağımız bu sempozyumla asıl hedefimiz birlikte çalışabilmek. Farklı bölgelerdeki çalışmalar bir araya gelsinler, birlikte değerlendirilsinler ve önümüzdeki çalışmaları çok daha kuvvetli bir şekilde desteklesinler. Geleceğimize güven veren bir kazanç olarak gelecek nesillere aktaracağımız bir ürün meydana getirilsin istedik. Kastamonu’da siyez buğdayı, Bolu’da Iza buğdayı ekiliyor. Türkiye’mizin birçok yerinde yüzlerce çeşit buğday kullanılıyor. Bu çalışmaların bir araya gelmesi gerekiyor. Yıllardır bu işe emek veren hocalarımızın bilgilerini paylaşmaları gerekiyor. Bizim bu sempozyumumuzdan en büyük sonucumuz da bu olacak. Çünkü çok değerli araştırmacılar, buğdayla ilgili çalışmalar yapan duayenler aramızda. Bu nedenle bugün düzenlenecek çalışmanın inşallah hem Bolumuza hem bölgemize ve ülkemize, insanlığa büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum.” diye konuştu.

Yılmaz: “Belki Iza buğdayının tohum merkezi burası olacak”

Iza buğdayının tanıtımının önemine işaret eden Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz; “Bolu tarımsal arazisi çok geniş olan bir il değil. Bu arazilerde ne yapabileceğimizi iyi bulmak durumundayız. Bundan sonra belki Iza buğdayının tohum merkezi burası olacak. Buna yönelik çalışmaları da üniversitemizle, Tarım Müdürlüğümüzle, Ziraat Odamızla, Ticaret Odamızla birlikte yürütüyoruz. Bu çok önemli bir birliktelik ve bunu sürdürmek durumundayız. Biz Bolu Belediyesi olarak tarımsal anlamda çok ciddi çalışmalar yapmaya çalışıyoruz. Tohum Islah Merkezi’nin de Bolu’da kurulmasını sağlamak durumundayız. Bunu sürekli ve kalıcı bir hale dönüştürebilirsek hem ilimizin tanıtımına hem ülkemize belki de insanlığa büyük hizmetler etme imkânına vesile oluruz. Bu sempozyumun bütün bunlara katkı vereceğine yürekten inanıyorum.” ifadelerini kullandı.

“Buğday üretiminde meydana gelen hareketler türkiye ekonomisini çok yakından ilgilendiriyor.”

Açılış konuşmalarının ardından Şeyh Edebali Üniversitesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fahri Altay, Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze buğday çalışmaları hakkında bir sunum yaptı. Prof. Dr. Altay, “Ekmek bizim toplumumuz için son derece önemli bir besin maddesi ve bu bakımdan da zannediyorum 200 kg tüketimle dünyada halen birinciyiz. Bu bizim realitemiz. Bu bakımdan buğday üretiminde meydana gelen hareketler Türkiye ekonomisini çok yakından ilgilendiriyor. Buğdayla ilgili çalışmalar cumhuriyetin ilanından hemen sonra başlamış. Savaş sırasında ve sonrasında Türkiye’nin nüfusunun yüzde 80’i kırsal kesimde ve bu kesimin de tamamının geliri tarımdan sağlanıyor. O bakımından Cumhuriyeti kuranlar öncelikle tarımın kalkındırılması konusunda önemli kararlar alıyorlar.” dedi.

Prof. Dr. Fahri Altay, Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze Tarımsal Araştırma Merkez ve Enstitüleri ile Tohum Islah Merkezleri, bu merkezlerin kurulmasında büyük emekleri olan kıymetli bilim insanlarının çalışmaları ve buğday çeşitleri hakkında ayrıntılı bilgiler verdi.

Ekmeğe Üfleyen Kadın olarak bilinen Mine Ataman ise buğdayın ve ekmeğin 12 bin yıllık hikayesini kendine has üslubuyla anlattı.

Türkiye’nin pek çok ilinden gelen bilim insanları ve uzmanların bildiriler sunacağı sempozyum, 22 Aralık Cumartesi günü sona erecek.

Kaynak: Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz