Duru Bulgur ile Karamanoğlu Mehmet Bey Üniversitesi (KMÜ) iş birliği ile başlatılan proje kapsamında, kıraç arazilerde yüksek verimli ve hastalıklara dayanıklı buğday çeşidi geliştirildi.
Türkiye’de üretilen yerli buğdayın genetik kalitesinin korunması, melezleme yöntemiyle kaliteli bulgur üretimine uygun buğday çeşitlerinin artırılması için 10 ay önce KMÜ ile Duru Bulgur arasında protokol imzalandı.
Proje ile Anadolu’da yüzlerce yıldır ekilen fakat sertifikalı olmadığı için son yıllarda ekiminden vazgeçilen birçok yerli buğday çeşidi tedarik edilerek koruma altına alındı. Sera ortamında yılda 4-6 kez üretim yapılabilen projede, onlarca çeşit elde edildi. Bunlardan en iyi örnek gelecek yıl açık arazide ekilip çoğaltılarak, 2021’de sertifikalı olarak üreticinin hizmetine sunulacak.
“Ülkemize katkısı yıllık 165 milyon lira”
Bulgurun Türkiye’de sofraların temel gıdalarından olduğuna işaret eden Duru Bulgur Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Duru, “İtalya’da daha kaliteli makarna için ciddi Ar-Ge çalışmaları yapılmış ve başarılı olunmuştur. Ülkemizde bulgurun kalitesini artıracak ve üretimde fireyi minimize edecek bir Ar-Ge çalışması ilk defa bizler tarafından gerçekleştiriliyor.” ifadelerini kullandı.
Duru, üniversite ile başlattıkları 2 yıllık projenin 10 aylık bölümünü geride bıraktıklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu tarz çalışmalarda ihtiyaç duyulan çalışma süresi 10 yıldır. Fakat 10 aylık sürede biz arazide gerçekleştirilecek 4 yıllık çalışmaya eş değer çalışma gerçekleştirdik. Bunu, hızlı ıslah yöntemi ve sera şartlarında yetiştirme koşulları sayesinde gerçekleştiriyoruz. Arazide bir kez hasat yapabilecekken, sera ortamında yılda 4-6 hasat gerçekleştirebiliyoruz. 2019’da yeni buğday çeşidini tarlaya ekip, verim ve kalite özelliklerini belirleyeceğiz. 2020’de izinleri alıp tohumu çiftçimize dağıtmayı hedefliyoruz. Amacımız, 2021’de buğdayımızın tarladan hasat edilmesi ve tüm kıraç topraklara buğdayın bereketi ile gelmesi.”
Türkiye’de durum buğdayı ekimi yapılan 1 milyon 240 bin hektarlık alanın yüzde 66’sının kıraç olduğuna dikkati çeken Duru, şunları kaydetti: “Buğday ekim alanının yüzde 33’ünü oluşturan İç Anadolu ve İç Batı Anadolu’da bu buğdayı yüzde 70 oranında yaygınlaştırabildiğimiz takdirde durum buğdayı üretimini 150 bin ton artırma imkanımız olacak. Sadece bunun ülkemize katkısı yıllık 165 milyon lira. Bu çalışma sayesinde bulgur sektörü kaliteli ham madde bulacak. Milli ve yerli çeşitler sektörün hizmetine sunulacak.”
KMÜ Mühendislik Fakültesi Biyomühendislik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nevzat Aydın ise kıraç alanlara ekilen buğdayın; soğuğa, kurağa karşı dirençli, kılçıklı yapıya sahip, orta boylu ve sağlam saplı olması gerektiğini söyledi.
Verim 253 ila 440 kilogram arasında
Proje kapsamında kıraç arazilere uygun ve verimli buğday çeşitleri üzerine araştırma yaptıklarını belirten Aydın, şöyle devam etti: “Birçok buğday çeşidinde çalışmalarımız devam ediyor. 2017’de geliştirdiğimiz durum buğdayında kuru alanda verim, dekar başına ortalama 253 kilogram. Sulu alanda ise dekar başına 440 kilo verim alındı. Hedefimiz, 253 kilo olan verimi 280 kilo civarına yükseltmektir. Çalışmalar tamamlandı. Elde ettiğimiz onlarca örnekten en iyisini, uyumlusunu belirledik. Araziye ekim aşamasına geldi. Şimdi tohumu çoğaltma çalışması yapılacak.”
Geliştirilen buğday türünün öncelikle İç Anadolu, Ege ve İç Batı Anadolu’nun kahverengi bozkır toprak yapısına uygun olduğunu anlatan Aydın, “Konya, Karaman, Uşak, Ankara, Afyonkarahisar ve Kayseri gibi illerimizde ekilebilecek, toprağa uyum gösterebilecek bir tohumdur.” dedi.
Aydın, özellikle İç Anadolu’da buğday ve arpaya göre dekar başına 2,5 kat fazla gelir getiren mısırın yaygınlaşmaya başladığına işaret ederek, şöyle konuştu: “Buğday ve arpa ekimindeki düşüş, saman üretimini de azalttı. Hayvancılıkta oldukça önemli bir kaba yem olan samanın fiyatının yükselmesi üreticiyi sıkıntıya sokuyor. Üzerinde çalıştığımız buğday orta boylu olup, saman boyu hayvancılıkta kullanmak için yeterli büyüklüktedir.”