Partiler, 24 Haziran Cumhurbaşkanı seçimleri ile ilgili bildirgelerini açıkladılar. Asıl konumuza geçmeden önce vaatleri adayların değil de partilerin açıklamasını yeni sistemin özü bakımından yadırgadığımı belirtmek isterim.
Önce “Bugünden itibaren her gün bir partinin bildirgesini değerlendireyim.” diye düşündüm fakat tamamını okuduktan sonra parti başlıkları altında yapacağım çok kısa değerlendirmelerin dışında aşağıdaki genel değerlendirmelerimin yeterli olacağına ve asıl değerlendirmenin sizlere bırakılmasının uygun olacağı düşüncesiyle bütün partilerin bildirgelerini aynı gün paylaşmaya karar verdim. Böyle yaparak yazıyı uzattım fakat sizlerin kolayca karşılaştırma yapmanıza da imkân vermiş oldum.
Partilerin seçim bildirgelerindeki tarım ve hayvancılıkla ilgili bölümleri şu şekilde sınıflandırabilirim:
- Ne yapacaklarını açıklayanlar.
- Neyi, nasıl yapacaklarını açıklayanlar.
- Neyi, nasıl, neyle yapacaklarını açıklayanlar.
- Yapacaklarından nasıl bir sonuç beklediklerini açıklayanlar.
- Ne yapılması gerektiğini açıklayanlar.
- Akıllarına gelen bütün konuları yazanlar.
- Tarım ve hayvancılık konusunu genel ifadelerle geçiştirmiş olanlar.
Partilerin hiçbirisi, tarım ve hayvancılığın temel sorunlarını, ülke kaynakları ile eşleştirmek suretiyle önem ve öncelik sırasına koymamış. Bu durum, özellikle “bütün konuları yazan partiler” bakımından soruları da beraberinde getiriyor:
Yeni bir seçime kadar geçecek süre içinde bütün bu vaatlerinizi yerine getirebilmeniz mümkün mü? Dolayısıyla vaatleriniz gerçekçi mi? Bunca vaadi gerçekleştirecek kaynağı nereden bulacaksınız?
Bildirgelerin çoğunda tarım ve hayvancılığa ne kadar kaynak ayıracakları ile ilgili bilgilendirme yok. Olanlar da kaynağın kaynağını açıklamamışlar.
Kaynak konusu önemli çünkü geldiğimiz noktada bir müddettir ekonominin karşılıksız basılan paralarla ayakta tutulmaya çalışıldığını biliyoruz.
Hedeflerle ilgili bilgi de yok. Yazının devamında “hedef” kelimesini kullanmaya devam edeceğim için kapsamını da açıklamam gerekiyor:
Diyelim ki X Partisi, “Şöyle yapacağız.” diye bir taahhütte bulundu. Bildirgesine, bu iç için kaç para ayrılacağını, paranın kaynağını, işin nasıl ve hangi sürede yapılacağını bile yazdı ama yetmez, bunlarla birlikte nasıl bir sonuç beklendiğini de yazmalı. Örneğin “Bu proje ile 5 yıl sonra büyükbaş ve küçükbaş hayvan varlığımız şu kadar artacak. Bunun et üretimimize şu kadar katkısı olacak.” denilmeli ki vatandaş, vaatlerin, altı boş vaatler olmadığına kanaat getirsin.
(Partiler ilk harflerine göre sıralanmıştır.)
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti)
AK Parti’nin bildirgesinde neler yapacakları ile birlikte neler yaptıkları da var. Böyle olması doğal çünkü AK Parti, iktidar partisi.
Neyi, nasıl yapacaklarına en fazla yer veren parti AK Parti. Bazı taahhütlerine süre ve hedef taahhüdü de eklemişler. Ayrıca mali miktarlar da seçmenin bilgisine sunulmuş. “Gerçekçi mi, değil mi?” sorularından bağımsız olarak bu netlik ve özgüven seçmen nezdinde olumlu algılanacaktır.
Bildirgenin olumsuz bulduğum tarafı ise “akla gelen bütün konuların” alt alta yazılmış olması. Bu tercih, 16 yıldır görülmemiş bir halk desteği ve güçle iktidarda olan bir partinin hiçbir konuda net bir başarı elde edemediği şeklinde algılanacak ve gelecekle ilgili tereddütlere sebep olacaktır.
Tarım ve Hayvancılık konusu, AK Parti’nin bildirgesinde “Gıda ve Tarım” başlığı altında yer almış. Taahhütlerini, “Neler Yapacağız?” alt başlığı altında anlatmışlar:
Nüfusunu yeterli, kaliteli ve güvenilir gıda ile besleyen, tarım ürünlerinde net ihracatçı konumunu daha da geliştiren, rekabet gücünü artırmış, dünyada ve bölgesinde tarım alanında söz sahibi bir ülke olmayı hedefliyoruz.
Tarım sektörümüzü diğer tüm sektörlerle işbirliği içinde; çevreyi koruyan ve kırsalda genç nüfusun artmasına öncelik veren, topyekûn kırsal kalkınmayı sağlayacak bir yaklaşımla ve etkin bir üretim planlaması yaparak yöneteceğiz. Ülkemizi hayvancılıkta kendine yeterli olan, bitkisel üretimde verimliliğini ve rekabet gücünü en üst düzeye çıkaran bir yapıya dönüştüreceğiz.
Tarımsal desteklerimizin sayısını azaltarak daha etkin bir destekleme politikası izleyeceğiz.
2023 yılında Tarımsal Gayrisafi Yurtiçi Hasılamızı 150 milyar dolara, tarımsal ihracatımızı 40 milyar dolara çıkarmış, bir Türkiye için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Önümüzdeki dönemde kümülatif olarak 8,5 milyon hektar alanda arazi toplulaştırma çalışmalarını tamamlayacağız ve tarla içi geliştirme hizmetlerini destekleyeceğiz.
2018 yılında çiftçilerimize toplam 14,5 milyar TL destekleme ödemesi yapacağız.
Tarımsal destekleri asgari 3 yıllık dönemler için açıklayacağız.
Tarım sanayi entegrasyonunu sağlamak için tarıma dayalı ekonomik yatırımlara yüzde 50 hibe desteği vermeye devam edeceğiz.
Genç çiftçilere destekleme ödemelerinde pozitif ayrımcılık yapmaya devam edeceğiz. 2018 yılında yaklaşık 16.700 genç çiftçinin uygulayacağı projelere 503 milyon TL destek vereceğiz.
81 il ve 250 köyde Birlikte Üretim Modelini hayata geçireceğiz.
2020 yılına kadar IPARD-II kapsamındaki destekleri sürdüreceğiz. Sağlayacağımız 5,2 milyar TL hibe ile 10 bin yeni yatırımı destekleyeceğiz, 50 bin yeni istihdam oluşturacağız. Kırsal alana 8,4 milyar TL’lik yatırım kazandıracağız.
2018 yılı sonu itibarıyla koruma altına alınan büyük ova sayımızı 265’e, 2023 yılı hedefi olarak ova sayımızı 300’e çıkaracağız.
Tarımsal üretimi artırmaya yönelik faaliyetleri ve yeni uygulamaları destekleyeceğiz.
Aile işletmelerini ekonomik ölçek büyüklüğüne ulaştıracak projeler uygulayarak pazara yönelik üretim yapmalarını sağlayacağız.
Yüksek teknolojili seracılık ve dikey tarım gibi modern tarımsal tekniklerin uygulanacağı yatırımların yapılması amacıyla çiftçiler ve girişimcileri destekleyeceğiz. Yaş sebze ve meyvede yerli tohumla üretilen aşılı ve diğer fidelerin kullanımına destek vereceğiz.
Yenilenebilir enerjinin tarımda kullanımını teşvik edeceğiz.
Bilgi teknolojilerinin arazi kullanım ve toprak koruma amaçlı kullanımını yaygınlaştıracağız.
Örnek bahçe uygulamaları ile yeni ürünlerin üretimini teşvik edeceğiz. Kesme çiçek, süs bitkileri üreticiliğine önem vererek, havalimanına yakın bölgesel hal ve mezatlar oluşturacağız.
Sertifikalı tohum üretimini 2 milyon tona çıkaracağız. Sertifikalı tohum kullanımına destek vereceğiz.
TİGEM ile Sudan Hükûmeti ortaklığında kurulan şirket aracılığıyla Sudan’da kiralanan 780 bin hektar tarım arazisini Türk girişimcilerin yatırımına açacağız.
Lisanslı depoculuk sisteminin yaygınlaşması ve gelişmesini sağlayacağız. Uzun süreli kiralama garantisi kapsamında özel sektöre lisanslı depo yaptıracağız. 2018 yılında 2,5 milyon ton kapasiteli depo yapımını tamamlayacağız.
Hazine arazilerimizi kullanan çiftçilerimize kullandıkları arazilere 10 yıl boyunca kullanım hakkı veriyoruz. Çiftçilerimiz, 10 yılın sonunda da isterlerse bu arazileri satın alabilecekler veya kullanma anlaşmasını bir 10 yıl daha yenileyebilecekler.
Orman alanlarını çoğaltmak, erozyonu önlemek, ceviz, badem, zeytin vb. ürünlerin üretimini desteklemek üzere 10 bin dönüme kadar Hazine taşınmazını gerçek ve tüzel kişilere kiralama amaçlı olarak arz edeceğiz.
Hayvan varlığını artıracağız. Kırmızı et tüketiminde kendine yeterli bir ülke konumuna geleceğiz. Damızlık hayvan desteğini artıracağız. Hayvan sağlığını koruyacak, refahını ve verimi artıracak ahır/ağılların yapımı ve yenilenmesini teşvik etmeye devam edeceğiz. Buzağı kayıp ve ölümlerinin azaltılması için gerekli tedbirleri alacağız.
Doğu Anadolu Bölgesinde hayvancılığa özel önem vererek, entegre tesislerin kurulmasını destekleyeceğiz.
Ülkemizin hayvan varlığını artırmak amacıyla, Ziraat Bankası kredi olanaklarıyla şartları uygun olan yetiştiricilere 250 bin damızlık gebe düve, 300 başa kadar olmak üzere toplamda 500 bin baş damızlık koyun vereceğiz.
İhtiyaç durumlarında süt piyasasının regülasyonu uygulamasına devam edeceğiz. Üreticinin ve tüketicinin korunması, sürdürülebilirliğin sağlanması ve süt fiyatlarında istikrarın korunmasını sağlayacağız.
Su ürünleri yetiştiriciliğinde üretimi artıracağız. Su ürünleri ihracatımızı ise 1 milyar doların üzerine çıkaracağız.
Tarım sigortalarının kapsamını genişletme çalışmalarına devam edeceğiz. Serin iklim tahıllarında uygulanan İlçe Bazlı Kuraklık Verim Sigortası kapsamına mercimek ve nohut ürünlerini de dahil edeceğiz.
Elma, armut ve ayva meyvelerinde teminat başlangıcının pembe/ beyaz tomurcuk dönemine çekilmesini sağlayacağız. İncirde ve üzümde yağmur zararını ve küçükbaş hayvanlarda yavru atma riskini teminat kapsamına alacağız
Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgelerini hayata geçireceğiz.
Kurulma aşamasındaki 17 Araştırma ve Eğitim Merkezimiz ile Ar-Ge çalışmalarına hız vereceğiz.
Nüfusunu yeterli, kaliteli ve güvenilir gıda ile beslemeye devam eden bir ülke olacağız. Bu kapsamda;
Genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerden kaynaklanabilecek risklerin önlenmesini, kontrol ve denetim sisteminin etkin şekilde işletilmesini sağlayacağız.
Bitki sağlığı alanında ithalat dahil koruma ürünlerinin ruhsatlandırılmasını, ürünlerin biyolojik etkilerinin kontrolü ve izleme altyapısının geliştirilmesini, üreticilerde farkındalığın oluşturulmasını sağlayacağız.
Ambalajlı ürünlerin etiketlerinde besleyici değerlere ait bilgileri zorunlu hale getireceğiz. Vatandaşlarımız, tükettiği gıdanın içinde yer alan bileşenlerin kendilerine hangi faydaları sağlayacağını öğrenebilecek.
Gıdalarda tuz ve şeker azaltılmasına teknolojinin imkân verdiği ölçüde devam edeceğiz.
Gıda üretiminde markalaşmaya yönelik olarak KOBİ’leri destekleyeceğiz.
Biyo-terörizm ve biyo-tehdit için ulusal önleyici tedbirlerimizi içeren zorunlu kılavuzları hazırlayacağız.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)
AK Parti gibi her konuda taahhütleri var ancak “muhalefette oldukları için” seçmenin algısı daha çok “sorunların farkında oldukları” şeklinde olumlu olacaktır.
Buna rağmen kaynak, süre ve hedef konularında açık ve net olamamışlar. Dolayısıyla vaatler, altlarının doldurulamadığı şeklinde algılanacaktır.
CHP, tarım ve hayvancılıkla ilgili taahhütlerini, bildirgelerinin Bileşik Büyüme İçin Sektörel Öncelikler başlığı altında sıralamış:
Tarım • Türkiye’yi tarımda ithalatçı olmaktan çıkarıp, ihracatçı haline getireceğiz. • Tarım Kanunu’nun 21. Maddesi’ni uygulayacağız. GSYH’nin % 1’i kadar vereceğimiz tarım desteklerini iki katına çıkaracağız. • Tarımsal üretimde kullanılan tohum, gübre ve tarım ilacı gibi girdilerin vergilerini düşürerek, maliyetleri aşağıya çekeceğiz. • Parçalı tarım arazilerinin tarım sigortası sorununu çözeceğiz. • Çiftçilerimizin tarımsal kredi borçlarının faizlerinin tamamını sileceğiz. • Türkiye’deki tüm tarımsal ve hayvansal üretimi kayıt altına alan, Üretici Kayıt Sistemi’ni oluşturacağız. Sisteme kayıtlı üreticilerin SGK primlerinin tamamının devlet tarafından karşılanmasını sağlayacağız. • Tüm ürünleri, üretim araçlarını ve hayvanları, sisteme kayıt edildikleri anda primleri devlet tarafından karşılanacak şekilde, tarım sigortası kapsamına dahil edeceğiz. • Çiftçilere verilen desteklerden dosya parası, genel giderler vb. adı altındaki kesintilerin tamamını kaldıracağız. • Tarımsal destekleri çiftçinin girdi maliyetlerini hesaplayarak ve üzerine çiftçinin karını ekleyerek belirleyecek ve bir yıl önceden açıklayacağız. Destek tutarlarını en az enflasyon oranı kadar artıracağız. • Tüm tarımsal KİT’lerin özelleştirme süreçlerini durduracağız. • Şeker fabrikalarının özelleştirme ihalelerini iptal edeceğiz. Pancar Üreticileri Kooperatifleri ve işçi sendikalarını fabrikalara ortak ederek yönetime dahil edeceğiz. • Şeker pancarı üretimini artıracağız. Gıda fazlası şekeri, akaryakıtla harmanlanacak biyoetanole dönüştürerek, enerji ithalatını azaltacağız. Biyoyakıtları ÖTV ve KDV’den muaf tutacağız. • Nişasta bazlı şeker (NBŞ) üretimini sınırlayacak, yerli pancar şekerini destekleyeceğiz. NBŞ kaçakçılığını ağır şekilde cezalandıracağız. • Her köylüye evinin, ahırının, garajının çatısına ya da bahçesine en az 10 kW gücünde güneş paneli kurabileceği ekipman ve teknik yardımı 10 yıl vadeli ve sıfır faizli kredi ile sağlayacağız. • Sulama birliklerine ve su şebekesi pompalama gereksinimi olan köylere sıfır faizli 10 yıl vadeli kredi temin ederek, enerji ihtiyaçlarını güneşten karşılamalarını sağlayacağız. • Köylerde ve tarımsal sulamada su kullanımına destek sağlayacak; şebeke, sondaj ve boru maliyetlerini merkezi bütçeden karşılayacağız. • Tarım ve hayvancılığa yönelik her türlü teknik ve danışmanlık desteğini, kooperatifler aracılığıyla ve bölge üniversiteleri ile eşgüdüm halinde vereceğiz. Bu kapsamda en az 40 bin ziraat mühendisi, veteriner ve tekniker istihdamı sağlayacağız. • Kuracağımız Arazi Edindirme Ofisi ile arazi toplulaştırma faaliyetlerini 5 yıl içinde tamamlayacağız. • Mera Yönetim Birlikleri’ni etkinleştirecek, ıslah edeceğimiz meraların amaç dışı kullanımına izin vermeyeceğiz. Meraların köyün ortak malı olarak kalmasını sağlayacağız. • Yerel tohumlarımızı geliştirecek ve biyoçeşitlilik koruyacak gen bankaları, laboratuvarlar ve üretim istasyonları kuracağız. • Yerli sanayicilerin ve tütün üretici kooperatiflerinin, tütün mamulleri üretmelerini engelleyen kapasite sınırlamasını düşüreceğiz. • Tütün üreticilerinin kooperatif çatısı altında örgütlenmelerini destekleyecek, tütün ithal eden Türkiye’yi yeniden tütün ihraç eden bir ülke haline getireceğiz. • Üzüm üreticilerinin kooperatifler ve kuracakları sosyal işletmelerle, sirke ve alkollü içki üretebilmelerini sağlayacak kapasite düzenlemelerini hayata geçireceğiz. • “Fındık Borsası”nı Karadeniz’de kuracağız. • FİSKOBİRLİK’i piyasayı üretici lehine düzenleyen özerk bir yapıya kavuşturacağız. FİSKOBİRLİK’i dünyanın en büyük doğrudan fındık ihracatçısı ve çikolata üretiminde bir dünya markası haline getireceğiz. • 2018 yılı fındık alım fiyatını en az 15 TL olarak belirleyeceğiz. Rekoltedeki dalgalanmaya karşı üreticinin gelirini garanti altına alacak bir taban fiyat uygulaması geliştireceğiz. • Çay-Kur’un ihtiyaç duyduğu finansmanı bütçeden sağlayacak, Çay-Kur’u kesinlikle özelleştirmeyeceğiz. Çay-Kur’u kademeli olarak üretici kooperatiflerine devredeceğiz. • Çay alım kotasını kaldıracağız. Çay-Kur’un üreticinin bütün çayını almasını sağlayacağız. • Zeytinlikleri koruyacağız. Zeytinyağı üretimi ve tüketimini yaygınlaştıracağız. • Zeytinyağına litre başına 1,5 TL ve sofralık zeytine kilo başına 1 TL destekleme primi vereceğiz. Destekleme primlerini, enflasyon oranında her yıl artıracağız. • Tekstil tezgahlarımızda çiftçimizin yerli tohumlardan ürettiği pamuğun işlenerek ihraç edilmesini sağlayacağız. • Pamuk destekleme primini 5 yıllık dönemler için açıklayacak ve üretim maliyeti ile dünya fiyatlarını dikkate alarak güncelleyeceğiz. • Ayçiçeği ve mısır başta olmak üzere, yağlı tohumların üretimine yönelik orta ve uzun vadeli politikalarla üreticiyi destekleyeceğiz. Girdi maliyetlerini düşürerek, ithalat bağımlılığını sona erdireceğiz. • Tarım Borsaları’nda küçük üreticinin işlem yapabilmesini kolaylaştıracağız.
Hayvansal Üretim • Bütün kırsalda hayvan varlığını artırmak için küçük ve orta ölçekli işletmelerin yaygınlaşmasını sağlayacak, kooperatifleşmeyi desteklerle özendireceğiz. • Ulusal Kırmızı Et Konseyi’nin talepleri doğrultusunda, büyükbaş ve küçükbaş hayvanların karkas sınıflandırılması sistemini hayata geçireceğiz. • Okul sütü programını yeniden tasarlayarak, kamu alımlarını sektörü desteklemek üzere kullanacağız.
Tarıma Dayalı Sanayi • Artan organik gıda talebini, gıda sektörümüz için istihdam ve büyüme fırsatına çevireceğiz. • Açık deniz balıkçılığını ve dondurulmuş ürünleri teşvik edeceğiz. • Su ürünleri sektöründe sürdürülebilir avcılığı sağlayan, tatlı su balıkçılığını destekleyen tedbirler alacağız. • Dondurulmuş gıda sektöründe atıl kapasitenin kullanılmasına dönük eşgüdümü artıracağız. Kış ve bahar aylarında üretilen ürünlerin işlenmesini sağlayacağız. • Alternatif yağlı tohum ekimini özendirerek ve tağşişi önleyerek, bitkisel yağ sektörünün büyümesine katkı sunacağız. • Yem sanayini tamamen yerli ürün ve ham madde işler hale getireceğiz. • Buğdayı kayıt altına alacağız. Un ve unlu mamuller sektöründeki fiyat dalgalanmalarının önüne geçeceğiz. • Kağıt sektöründe selüloz üretiminde kenevir gibi alternatif yerli hammaddelerin kullanımını teşvik edeceğiz. • GDO’suz Türk Pamuğu’nun tanınmasını sağlayacağız.
Halkların Demokratik Partisi (HDP)
Kaynak, süre, hedef gibi konularda bir açıklamaları yok. Tarım ve hayvancılıkla ilgili “yazmadı demesinler” intibaı uyandıran 6 madde yazmışlar.
Buna rağmen taahhütlerin “yayla yasakları ve köylere dönüş” ile ilgili kısmını önemsedim.
Bildiğiniz gibi ülkemizin doğu ve güneydoğu bölgelerinin bazı kesimlerinde “güvenlik” sebebiyle yayla yasağı uygulanıyor. Ayrıca boşaltılmış çok sayıda köy var. Buralarda tarım ve hayvancılık bitmiş durumda. Dolayısıyla yayla ve köylere dönüşün gerçekleşmesi, hem terör tehdidinin azaldığı hem de üretimin ve gelirin artacağı anlamına geliyor ancak bu durum her şartta böyle değil.
HDP, en başından beri köylerin boşaltılmasına ve yayla yasağına karşı. Peki neden?
“Güvenlik” kelimesi sadece oralarda yaşayan halkın teröristler karşısında güvenliğinin sağlanabilmesi için köylerin boşaltılması ve yaylalara çıkışın yasaklanması anlamına gelmiyor; devlet, isteyerek veya tehditle teröristlere lojistik destek sağlanmasının önüne geçmeye de çalışıyor.
Konuya bu tarafından bakınca, HDP’nin en başından itibaren yayla yasağına ve köylerin boşaltılmasına karşı olması ile birlikte PKK-HDP ilişkisi dikkate alındığında bildirgedeki madde başka bir anlam kazanıyor.
HDP, “Çiftçiler Nefes Alacak” başlığı altında şunları vadetmiş:
Çiftçiye mazot, gübre, ilaç ve tohum desteği arttırılacak. Çiftçiye ürün alım garantisi verilecek.
AKP’nin uygulamadığı, “Millî gelirin en az yüzde 1’i oranında (36 milyar lira) çiftçiye destek” kanunu derhal uygulanacak.
Tarımsal arazilerin konutlaşmasının ve sanayileşmesinin önlenmesi amacıyla Tarımsal Sit Alanları tesis edilecek.
Tarım ve hayvancılık alanında temel sorunlara ilişkin AR-GE alanları hızlı bir şekilde oluşturulacak.
Sulama, tohumculuk, hayvan besiciliği teknolojilerinde dışa bağımlılık azaltılacak. Bu amaçlara uygun kooperatifleşme imkânları artırılacak.
Yayla yasakları derhal kaldırılacak, köylere geri dönüşün koşulları oluşturulacak, bu kapsamda çiftçilere hayvan ve arazi desteği sağlanacak.
İYİ Parti
İYİ Partinin bildirgesinde, Türkiye’nin, 5 yılda, tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yeten ülke hâline getirileceği taahhüt edilmiş. Bunu başarabilmek için ne kadar kaynak kullanacaklarına ve bu kaynağı nasıl temin edeceklerine dair bir bilgi yok.
Temel sorunları ele alan kapsamlı bir bildirge hazırlamışlar. “Sunuş tekniği bakımından en tatmin edici bildirge.” diyebilirim. Tekrar olmasın diye madde başlığı yapılmış özetleri buraya almadım. Bildirgenin genelinde özetlerde ne yapacaklarını, altında ise nasıl yapacaklarını ele almışlar.
İYİ Partinin bildirgesindeki başlık “Tarım ve Gıda Güvenliği”.
Tarımda Dönüşüm ve Verimlilik Stratejisi – “Tarımda Dönüşüm ve Verimlilik” Stratejisi’ni uygulamaya koyacağız.
Tarımda ölçek verimliliğinde yıllık ortalama en az % 5 reel artış sağlamayı ve kırsalda tarım istihdamını artırmayı hedefleyen; Türkiye’nin ürecisinin işletmeci, işletmecisinin ihracatçı, ihracatçısının uluslararası rekabetçi olacağı ‘Tarımda Dönüşüm ve Verimlilik Stratejisi Çerçeve Programı’nı uygulamaya koyacağız.
Tarımsal Ar-Ge’yi teşvik edeceğiz, “Atatürk Orman Çiftliği Tarımsal Araştırma ve Teknoloji Geliştirme Enstitüsü” kuracağız. Bunun için gerekli kaynağı AOÇ’nin bütçesinden sağlayacağız.
Toprak, sulama ve tohum araştırma ve geliştirme çalışmalarına hız vereceğiz. Ülkemize ait geleneksel tohumlardan yararlanılarak genetik teknolojilerinden azami düzeyde faydalanmak sureyle, insan sağlığına uygun, verimli ve hastalıklara karşı dirençli tohumlar geliştireceğiz. Toprak ve suyun tarımsal üremi ve verimi artırmasını hedefleyen Ar-Ge projelerini finanse edeceğiz.
Tarımdaki verimliliği ve etkinliği artırabilmek, ölçek ekonomilerini yakalayabilmek, çiftçinin gelir ve refah düzeyini yükseltebilmek için üst kullanım hakkına dayalı “Tarımsal Üretim ve Ticaret Bölgeleri” kuracağız. İşletme toplulaştırmasını içeren bölge ve kooperatif temelli üretim ve ticaret modeli geliştireceğiz ve destekleyeceğiz. Bu model kapsamında;
- Arazi ve üremin planlaması ve yönetimi,
- Toprak, su ve ürün güvenliğinin denemi,
- Yüksek teknolojinin kullanımı, –
- Girdi ve stok maliyenin yönetimi,
- Lojistik, pazarlama ve satış sistemin oluşturulmasına
ilişkin gerekli işbirliği ve altyapının tesisi için “Tarımsal Üretim Karar Destek Sistemi” kuracağız. Tüm destek ve teşvikler bu sistem üzerinden uygulayacağız, izleyeceğiz ve değerlendireceğiz. Bu model, uygulamaya geçene kadar küçük çiftçinin vergi muafiyet oranlarını genişleteceğiz. “Tarımsal Üretim ve Ticaret Kurumu Başkanlığı” kuracağız.
Çiftçinin Gelir ve Refah Düzeyinin Yükseltilmesi – Türkiye’nin 5 yıl içinde tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yeten bir ülke olmasını sağlayacağız.
Çiftçilerin kullandığı mazotu %50 indirimli vereceğiz. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı, fiilen üretimde olan çiftçilerimizi bu imkândan yararlandıracağız.
Çiftçilere İŞKUR aracılığı ile işletmecilik eğimleri vereceğiz. Çiftçinin hem hayvansal hem de bitkisel üretimde teknik ve ekonomik anlamda işletmecilik bilgi eksikliklerinin giderilmesi amacıyla İŞKUR ile iş birliğinde işletmecilik ve finans alanlarında eğim programları oluşturacağız.
Çiftçilerimizin, bitkisel üretim ve hayvancılık ile ilgili problemlerine cevap vereceğiz, uzmanların (ziraat mühendisleri, veteriner hekim vd.) hizmet verdiği bir çağrı merkezi kuracağız. Bu merkezi; tarım ve hayvancılık ile ilgili bilgilendirme, tarımsal üretim destekleri, tarımsal yatırım ve hibe destekleri, meteorolojik veriler, tarımsal girdi ürün bilgilendirme ve 2B arazi hukuku gibi konularda çiftçilerimizin sorularına yanıt verecek şekilde oluşturacağız.
Çiftçimizin tarımsal sulama suyunun kullanım hakkının özelleştirilerek Sulama Birliklerini tasfiye eden kanun maddelerini iptal edeceğiz, su kullanım haklarını çiftçilerimize iade edeceğiz. Tarımsal sulama suyundaki kayıpkaçak oranı azaltacağız. Sulama Birliklerinin kullandığı elektriğin yenilenebilir enerji teknolojileri ile kullanımına ilişkin destekleme modellerini devreye sokacağız.
Büyükşehir sınırları içinde kalan köylerin mahalle olması sebebiyle emlak, çevre-temizlik vergileri ile alt yapı hizmetlerine yönelik katkı paylarının, ruhsat ve izin harçlarının tahsiline imkân tanıyan Büyükşehir Yasası’nın ilgili maddelerini iptal edeceğiz, 6360 sayılı Yasa’ya göre kurulan kırsal mahallelerin eski köy statülerini iade edeceğiz.
Meraları, köy tüzel kişiliğine devredeceğiz, meraların ıslah edilmesini sağlayacağız. Büyükşehir Yasası’nda yapacağımız değişiklik ile mera, yaylak ve kışlakları köy tüzel kişiliğine tekrar devredeceğiz. Hayvancılığı geliştirme ve sürdürme politikamızın temelini oluşturan meraların köy tüzel kişilikleri tarafından kullanım hakkını yok eden yasal düzenlemeleri iptal edeceğiz ve meraların ıslah edilmesini sağlayacağız.
Üretim ve ihracat miktarı ile etkilediği çiftçi sayısı bakımından stratejik olan tarımsal ürünlere yönelik çiftçilerimizle iş birliği halinde, coğrafi işaret bazlı ürün ve bölge bazlı orta vadeli üretim planları yapılarak, üreticinin hakkını koruyacağız.
Ülkemiz tarımı ve gıda sanayisi için stratejik öneme sahip fındık, kayısı, üzüm, pamuk, tütün, şeker pancarı gibi tarım ürünleri ile yem bitkisi üretim alanlarının geliştirerek verimliliklerini artıracağız, destek politikaları oluşturacağız ve bu ürünlerin işlenerek pazarlanması esnasında ortaya çıkma ihmali olan tekelleşmenin önüne geçecek yasal düzenlemeleri yapacağız.
Çiftçimizin, suyuna ve toprağına dokunmayacağız. 7139 sayılı Kanun ile getirilen Arazi Toplulaştırma iş ve işlemlerine ilişkin DSİ’ye verilen yetkileri gözden geçireceğiz, tarımsal üretimin azamileştirilmesi, verimliliğin artırılması ve çiftçinin korunması hususlarını dikkate alacak şekilde uygun kurumsal yapılanma ve uygulama modelleri geliştireceğiz.
Çiftçilerimizin yasal takibe düşen borçlarını faizsiz şekilde yeniden yapılandıracağız. Borç yükü altında bunalan çiftçilerimizin borçlarını faizsiz şekilde yeniden yapılandıracağız ve uzun vadeye yayacağız.
Ürün pazarlanmasında ve ürün fiyatlarının oluşmasında önemli işlevi olan Ürün Borsalarını destekleyerek etkinlik kazandıracağız.
Tarımda Ölçek Ekonomilerine Geçiş – Organize Hayvancılık Bölgelerini yaygınlaştırarak, hayvansal üremi teşvik edeceğiz. Türkiye’yi “Et ve Ürünleri Üreminde kendi yeter ülke haline” gereceğiz, “İthal Et Sorununu” çözeceğiz.
Organize Hayvancılık Bölgelerini yeniden düzenleyeceğiz ve hayvancılıkta işletme toplulaştırması yapacağız. Bu uygulama kapsamında, devletin gözetimi ve desteği ile mera ve yem bitkileri ekim alanları etrafında hayvancılık işletmelerinin toplulaştırılması sağlanarak, küçük ölçekli hayvancılık işletmelerinin maliyetlerinin düşürülmesini sağlayacağız.
Şeker Fabrikalarının Satış İşlemlerini iptal edeceğiz. TÜRKŞEKER’i yeniden yapılandıracağız. Pancar üremini destekleyeceğiz. Özelleştirme kapsamındaki şeker fabrikalarının verimlilik ve işletme niteliklerine göre faaliyetlerine yön vereceğiz, son dönemde özelleştirilen şeker fabrikalarının satış işlemlerini iptal edeceğiz. Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ-NEŞ) kotaları düşürerek, AB ülkelerindeki oranlarla uyumlu olması sağlayacağız.
Türkiye Bütünleşik Su Projesi kapsamında havza temelli sulama modeline geçeceğiz. Bu model ile öncelikle su havzalarını rehabilite ederek, su taşınması ve depolanması sırasındaki buharlaşma kaynaklı kaybın önüne geçeceğiz. Su havzalarından kurak ovalara, boru sistemiyle su taşınmasını sağlayacağız. Açık tip sulama kanallarını kaldıracağız, yerine yer altı sulama kanalları kuracağız.
Türkiye’yi Tarım Havzasına dönüştüreceğiz. Türkiye’yi dünyanın önemli meyve, sebze ve bunların işlenmiş ürünlerinin ihracat merkezi haline gereceğiz. Bu amaçla, ilk 5 yıl içerisinde her biri asgari 2 hektar olmak üzere 5.000 adet meyve bahçesi ve bağ plantasyonu kuracağız. Tıbbi ve aromatik bitkilerin üremini destekleyeceğiz. Tarımsal ürünlerin yüksek katma değerli sektörlerle ileri bağlantı ilişkilerini güçlendireceğiz. Türkiye’yi İlaç ve Kozmetik Sanayiine girdi sağlayacak Tıbbi ve Aromatik Bitkilerde Avrupa’nın 1 numaralı merkezi yapacağız.
Verimsiz hazine arazilerinin değerlendirilmesi için Genç Çiftçilerimize destekler sağlayacağız. Hazine adına kayıtlı veya tescil dışı kalmış tarıma uygun toprak reformu kapsamındaki arazileri, en az 15 yıllık bir süre için ölçek ekonomisine uygun proje uygulayacak olan genç tarım müteşebbislerine karşılıksız olarak devredeceğiz.
Gıda Güvenliği – Gıda ve İçecek Sektörünü ekosistem yaklaşımı çerçevesinde yeniden yapılandıracağız, gıda arz güvenliğini garanti altına alacağız. Tarım ve gıda sanayi entegrasyonunu gözetecek gıda lojistiği master planı hazırlayacağız, hal sistemi ve değer zincirini gözden geçirerek gıda enflasyonu düşüreceğiz. Sürdürülebilir bir şekilde yeterli miktarda, kaliteli hammaddeye ulaşımın sağlanması için verimliliği ve endüstri ihtiyaçlarını göz önüne alan tarım ve hayvancılık destekleri uygulamasına geçilmesi, destek politikalarının etki analizlerini yapacağız.
Gıda güvenliğini temin etmek üzere cezaları caydırıcı hale gereceğiz. Denetim sistemini daha sık işleyen ve daha nitelikli hale getireceğiz. Gıda güvenliğini riske sokacak harekette bulunan gerçek/tüzel kişilere uygulanacak cezalar sadece mali yaptırımları içermeyecek, suçu işleyen gerçek kişi veya tüzel kişi ise tüm ortakları ve sorumlu yöneticisinin de suçun niteliğine bağlı olarak belirli süre sektörden men edilmesini getireceğiz. Gıdanın tarladan sofraya izlediği süreçte, tüketicinin gıda güvenliğinin korunması amacıyla gıda kontrol ve denetim faaliyetlerinin düzgün ve zamanında yapılmasını sağlayacak “Gıda Müfettişliği Sistemi’ni etkin hâle getireceğiz.
Hayvansal üretimde bilinçsiz antibiyotik kullanımını, ilgili kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalışmasıyla ve bu alanda oluşturulacak bir koordinasyon kurulu ile ortadan kaldıracağız.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)
MHP’nin, Cumhurbaşkanı adayı göstermediği için taahhüdü yok. Dolayısıyla görüşlerini kendilerinin yapacakları şeklinde değil, yapılması gerekenler şeklinde ifade etmişler. Doğru bir yaklaşım. Tabii seçim sonucuna göre yönetim ortaklığı ihtimalinde hazırlanacak yeni programda yer almasını istedikleri hususları ifade etmiş de olabilirler.
Diğer partilerin programlarından ayrı olarak “Tarım Kentleri”nden bahsetmişler ki MHP’nin neredeyse 50 yıldır üzerinde durduğu önemli bir projedir. Bu sebeple Tarım Kentleri projesini bildirgenin bu bölümünün merkezine alıp tarım ve hayvancılığın geliştirilmesi ile ilgili düşüncelerini ve planlarını her yönüyle bütünleşik olarak anlatsalardı, daha gerçekçi, dikkat çekici ve inandırıcı bir taahhüt ortaya koymuş olurlardı.
Kaynak, süre, miktar noksanları MHP’nin bildirgesinde de var.
MHP, “Tarım, Hayvancılık ve Kırsal Kalkınma” başlığı altında şu taahhütlere yer vermiş:
“Tarım sektörü; üretim, işleme ve pazarlama boyutlarıyla bütüncül bir yapıya kavuşturulmalı, yüksek verimlilikte ve kaliteli ürün üreten, teknoloji kullanabilen, ülke insanını besleyebilen ve ihracat kapasitesi yüksek bir düzeye getirilmelidir. Doğal kaynakların dengeli kullanımını gözeten, büyümeye sürdürülebilir katkı sağlayan, örgütlü ve rekabet gücü yüksek bir tarımsal yapı sayesinde, tarım sektöründe çağdaş değişim ve dönüşümler gerçekleştirilecektir.
Tarımsal ürünlerin çeşitlendirilmesi, verim ve kalitenin artırılması, yerinde işlenerek katma değer elde edilmesi ve istihdam sağlanması, marka olarak pazarlanmasına dayalı temel tarımsal yapılanma oluşturularak; yatırım ve teknolojiyi kırsal alanlara yöneltmek üzere, katılımcı kalkınmayı destekleyecek tarım-sanayi entegrasyonunun sağlandığı kırsal cazibe birimleri olan “Tarım Kentleri” kurulmalıdır.
Hububat, tütün, et, şeker ve süt piyasalarında denetim etkinleştirilmeli, gıda güvenliği ve güvenilirliği çağdaş normlara ulaştırılmalı, tüketicinin korunması ve bilinçlendirilmesi sağlanmalıdır.
Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı önlenmelidir.
Ülkemiz şartlarına uygun yüksek verim ve kalitede tohum, fide ve fidan üretimi desteklenerek dışa bağımlılığa son verilmelidir.
Tarımsal ürün ve mamul maddeler akredite laboratuvarlarda analiz edilerek tüketici sağlığı korunmalı, genetiği bozulmamış ürünlerin korunması ve geliştirilmesine,bu kapsamda tohum üretimine de önem verilmelidir.
Tarımsal üreticilerin en kısa zincir ile pazara ulaşımı sağlanmalı, üreticilerin daha çok kazanması ve tüketicilerin daha ucuza gıda tüketimi temin edilmelidir.
Tarımsal destekler, üretici refahını artıran, girdi maliyetlerini azaltan, üretim maliyeti ve ürün fiyatı dengesini gözeten, üretimde verimliliği artıran bir anlayışla belirlenmeli ve uygulanmalıdır.
Tarım ürünlerinde fiyat istikrarının sağlanmasında önemli bir araç olan vadeli işlem borsaları etkinleştirilerek, ürün borsaları geliştirilmeli, lisanslı depo kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.
Ülkemiz için stratejik öneme sahip buğday, mısır, pamuk, soya, ayçiçeği, fındık, üzüm, incir, kayısı, zeytin, yer fıstığı ve enerji bitkileri gibi ürünler için özel destekleme programları ve fiyat garanti sistemi getirilmelidir.
Hayvancılık desteklenmeli, hayvan ıslahı, kaliteli yem ve yem bitkileri üretimi artırılarak, hayvan hastalıkları ve zararlıları ile etkin mücadele edilmeli, et ürünlerinin artırılması amacıyla besi hayvancılığı geliştirilmelidir.
Ormanlar çok amaçlı yararlanma, devamlılık, katılımcılık, biyolojik çeşitlilik, uzmanlaşma, su ve yaban hayatının ve ekosistemin etkin korunması hususları dikkate alınarak işletilmeli, korunmalı, orman köylüsü desteklenmelidir.
Kırsal kesimde yaşayan insanlarımızın refah seviyesini artırmak için kırsal kalkınma projeleri kapsamında köy kalkınma planları yapılmalı, gelişme eğilimi yüksek olan köylerimizin “çekim merkezi” hâline gelmeleri sağlanmalıdır.”
Saadet Partisi
“Türkiye Vizyonu” başlıklı bildirgede gıda, tarım ve hayvancılık konuları başlık altına alınmamış. Bu kelimeler, farklı başlıklar altındaki dört cümlede geçiyor; ikisinde hükûmete eleştiri, ikisinde taahhüt var. Taahhütler şunlar:
“Tarımsal araziler heba edilmeden tarihi ve doğal doku korunarak estetik ve şahsiyetli şehirler oluşturulacaktır. Kentleşme, sanayileşme ve yapılaşmada ormanlar, meralar ve tarım alanları kullanılmayacaktır.”
Yoruma gerek yok!
Vatan Partisi
Kaynak, süre, miktar taahhütleri Vatan Partisinin bildirgesinde de yok.
Kooperatiflere verdikleri önem ile tarım politikalarının oluşturulmasında çiftçi örgütlerinin, meslek odalarının ve akademisyenlerin görüş ve önerilerinin dikkate alınacağı taahhütlerini önemsedim.
Mazot desteğinin İran’ın kendi halkına sattığı fiyattan mazot temin etme ihtimaline bağlanmasını ise “Tuhaf ve ciddiyetten uzak bir taahhüt.” olarak değerlendiriyorum.
Vatan Partisi, taahhütlerini, ara başlıklar altında şu şekilde ifade etmiş:
“Traktörün Deposuna 2 Liradan Mazot – Çiftçiyi ucuz mazot, faizsiz kredi, ucuz tarım ilacı, ucuz gübre, ucuz tohumlukla destekleyeceğiz. Çiftçiyi tefecinin ve aracının elinden kurtaracağız. Ürün fiyatlarını belirlerken, üreticilerin üretim şevkini yükseltmeyi esas alacağız.
İran’da mazotun litresi 26 kuruş, benzinin 80 kuruştur. Doğalgaz ise 10 kuruş. İran’la her alanda iş birliği için görüşüyor ve anlaşıyoruz. Üreticinin mazotundan alınan vergiyi indireceğiz. Çiftçinin traktörünün deposuna mazotu litresi 2 liradan dolduracağız. Böylece tarında üretimi ateşleyeceğiz ve tarım ürünlerinin dışalımı için döviz kaybına son vereceğiz.
Köylü Memleketin Efendisi Olacak – Vatan Partisi hükûmetinde köylü memleketin efendisi olacaktır.
Büyükşehir Yasası’nı kaldıracağız.
Köy Kanunu, çiftçinin ihtiyacına göre yeniden yürürlüğe girecek.
Köy merası, köylünündür. Meralarımızı kurtaracağız. Doğu ve Güneydoğu illerimize huzur getirerek meraları hayvancılığa açacağız ve besicimizi destekleyeceğiz. Hayvancılığı ıslah edecek, balıkçılığı koruma önlemleriyle geliştireceğiz.
Deniz, göl ve akarsu balıkçılığını teşvik edeceğiz. Biyoteknolojik yatırımları geliştirerek, yem bitkileri yetiştireceğiz. Yem bitkilerinin saklanması, depolanması teşvik edilecektir.
Çiftçi örgütlerinin, meslek odalarının ve tarımla ilgili akademik çevrelerin, görüş ve önerilerini de dikkate alarak, ülkemizi tekrar tarımda kendine yeterli hâle getireceğiz. Bunun için çiftçi kooperatiflerini, Türkiye Ziraat Odaları Birliğini, Ziraat Mühendisleri Odasını, tarım sanayicilerimizi ve üniversitelerimizdeki ilgili öğretim üye ve yardımcılarını, uzmanları ve kamunun gücünü seferber edeceğiz. Kapsamlı bir plan ve yol haritası hazırlayacak uygulayacağız.
Çağdaş ve verimli tarım ve hayvancılık için çiftçilerimizi eğiteceğiz. Bu amaçla ziraat mühendislerimizi ve veterinerlerimizi seferber edeceğiz.
Tarım kooperatiflerini güçlendireceğiz. Üretim kooperatifleri ile tüketici kooperatifleri arasında iş birliğini geliştirecek, aracıya giden kaynakları çiftçiye kazandıracağız.
Tarım kooperatiflerini güçlendireceğiz. Üretim kooperatifleri ile tüketici kooperatifleri arasında iş birliğini geliştirecek, aracıya giden kaynakları çiftçiye kazandıracağız. TARİŞ, FİSKOBİRLİK, MARMARA BİRLİK, TARAKYA BİRLİK, ANTBİRLİK, ÇUKOBİRLİK, PANKOBİRLİK gibi tarım satış kooperatiflerinin hukuksal sorunlarını çözecek, kooperatiflerimizi ürünleri işleyecek fabrika ve tesislere kavuşturacağız. Böylece çiftçimizin üretme şevkini yükseltecek, tarım üretiminde büyük bir atılım gerçekleştireceğiz. Gıda güvenliğimizi sağlayacağız.
Su kullananındır. Köylerin suları köylünündür. Toprak-Su Teşkilatını yeniden kuracağız. Çiftçinin sulamada kullandığı elektrik fiyatlarını indirecek, elektrik borçlarının yarısını sileceğiz.
Su kaynaklarının özelleştirilmesini öngören ve arazi toplulaştırmasını DSİ’ye bırakan KHK derhâl iptal edilecektir.
Sulama birliklerinin ve çiftçinin sulamada kullandığı elektrik enerjisinin rüzgâr, güneş, biyogaz, yeraltı ısısı gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanması için olanaklarımızı belirleyecek, bu konuda elverişli projelerin uygulanmasını teşvik ederek devreye sokacağız.
Çiftçinin ve besicinin bankalara olan faiz borçları silinecek, vadesi gelen anapara ödemeleri dört takside bağlanacaktır.
Tarımsal sanayide büyük atılım gerçekleştireceğiz.
Toprak Mahsulleri Ofisi, TEKEL İdaresi, Et Balık Kurumu ve Süt Endüstrisi Kurumu gibi çiftçiyi destekleyen KİT’leri canlandıracak veya yeniden kuracağız. Köylünün ürünün değer fiyattan ve peşin ödemeyle alacağız.
Tarımımızı yok eden ve çiftçimizi üretimden koparan Kemal Derviş Yasalarını iptal edeceğiz. Tütün ve şeker pancarı kotalarını kaldıracağız. Tütün ithalatına son verecek, Türkiye’de sigara üretimi yapan fabrikalara, Türk tütünü işleme zorunluluğu koyacağız. Devlet destekleme alımları yapacak ve piyasanın çiftçileri de gözetecek tarzda oluşması için gereken önlemleri uygulayacağız. Bu amaçla TEKEL idaresi yeniden kurulacaktır. Yaprak tütün işletmelerine on binlerce işçi alınacaktır.
Vatan Partisi iktidarında devlet, kendi yerli tohumlarımıza dayanan organik tarımın geliştirilmesi için üreticilerimize her türlü desteği verecektir.
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) üreticilere yeniden tohum ve damızlık hayvan dağıtır duruma getirilecektir. Kiraya verilen işletmeler geri alınacaktır.
Hal Yasası, üretici lehine değiştirilecektir. Ayrıca tedarikçi firmaların büyük marketlere olan ve üreticiye yansıyan uzun vadeli finansman uygulamalarına sınır getirilecektir. Ürünü tarlasına kadar denetleyebilen marketler, çiftçinin parasını tedarikçiye en geç bir hafta içinde ödeyecektir.
39 milyon dekar tarım dışı kalan arazi üretime geçirilecektir. Bu arazilerin bölgelere göre özellikleri saptanacak, gerekli önlemler uygulamaya konulacaktır.
Sınırlardaki mayınlı arazileri yoksul köylülere dağıtacağız. Toprak ve Tarım Reformuyla yoksul köylüyü toprağa kavuşturacak ve tarım arazilerinin verimli şekilde işletilmesini sağlayacağız.
Tarım ürünlerinin paketlenmesi, standartlaştırılması ve depolanması teşvik edilecek, tarımda makineleşmeye ağırlık verilecektir. Sanayiye dönük tarım ürünleri, ekim yeri saptanarak yerinde işlenecektir. Tarımsal ilaçların bilinçli kullanılması sağlanacak, gübreyle birlikte fiyat ayarlaması yapılacaktır.
Gençlerin kırsalda kalması için tarımsal üretim yapan yerler çekici hâle getirilecektir.
Ülkemizin gelecekte birinci derece kurak alanında bulunduğu saptanmaktadır. Özellikle Konya Ovası’nda şimdiden somut olarak gördüğümüz bu tehlikeye karşı etkili önlemleri uygulamaya sokacağız.”