Sustaniable Brands Istanbul ve Nielsen’in katkılarıyla yapılan ‘İyi Yaşam Araştırması 2018’ tüketici araştırmasının sonuçları; tüketicilerin markalardan daha ucuz, hayatı kolaylaştıran, sağlıklı ve kaliteli ürünler beklediğini ortaya koydu.
Global Sustainable Brands ağının İstanbul buluşması olan Sustainable Brands 2018 Istanbul, ‘İyi Yaşamı Yeniden Tanımlamak- Redefining The Good Life’ temasıyla Fairmont Quasar İstanbul’da başladı.
Konferansın ilk gününde konuşmacılar tüketici nezdinde iyi yaşam konusunda farkındalığın arttığına dikkat çekerek, bu eğilime cevap verebilen markaların ayakta kalacağına vurgu yaptı.
Kolster, “Bugün insanlar şehirde tarım yapmak, evde gıda üretmek istiyor.”
Sustainable Brands platformunun 12 buluşmasından biri olan Sustainable Brands Istanbul 2018’in moderasyonunu, bu yıl da Goodvertising’in kurucusu Thomas Kolster üstlendi. Kolster, ‘İyi Yaşam: Konuşmak kolay, peki ya gerçekleştirmek’ başlıklı konuşmasında, geçmişte iyi yaşamın özünü objeler oluştururken, bugün bunun yerini deneyimlerin aldığını vurguladı. Kolster, “Bugün insanlar şehirde tarım yapmak, evde gıda üretmek istiyor. Tüketicilerin yüzde 43’ü ‘Sorunu ben çözerim’ şeklinde düşünüyor. Aynı zamanda markalara güven de azalıyor. Yakın geçmişten bugüne güç odaklı modelden güç paylaşımına geçildi, bugünse karşındakini güçlendirmek önem kazanmış durumda. Günümüzün pazarlamacıları da bundan ilham alarak kampanya yaratmak yerine insanların kampanya yapmasını desteklemeli. Bunu bir anlamda pazarlama departmanını outsource etmek şeklinde anlayabilirsiniz, artık karşındakinin verdiği mesajları kullanarak iyi yaşam yaratmak önemli” şeklinde konuştu.
BASF’den yeni girişimlere destek
BASF Yeni Girişimler (Starting Ventures) Yöneticisi Manuela Werner ‘Yeni Girişimler – Daha iyi bir yaşam programı’ başlıklı bir sunum yaptı. BASF Yeni Girişimler Programı’nın (Starting Ventures), dünyada Güney Amerika, Afrika ve Güney Asya’daki az gelişmiş bölgelerde yaşayanların ‘daha iyi bir yaşam’ sürmeleri için geliştirilen yerel girişimleri desteklediğini belirten Werner, bu sayede destek verdikleri projelerin BASF’nin uzun vadeli iş ve sürdürülebilirlik başarısına katkıda bulunduğunu söyledi.
İş planları yerine mutluluk planları yapalım
Kurumsal şiir üzerine çalışmaları bulunan, Ink of The Future şirketinde ‘Şiir Müdürü’ olarak görev yapan Vincent Avanzi de ‘Kelimelerle dünyayı değiştirmek’ başlıklı konuşmasında, iyi yaşamı tanımlayan 4P’nin (Purpose, Planet, Profit, People) yanına Poem yani şiiri de eklemek gerektiğini söyledi. Avanzi, “Bu şekilde yaşamaya devam edersek 2050’de elimizde bir şey kalmayacak! Çözüm ya da kirliliğin bir parçası olabiliriz. Hepimiz farklı gemilerden geldik, ama bugün aynı geminin içindeyiz. Sürdürülebilir olmak için tek ruh, tek aile, tek toplum olmak zorundayız. Hayallerimizde de hedeflerimizde de bir olmalıyız. 1 numara olmaktansa bir olalım. İlla başarılı bir şirket olmaktansa değerlere sahip bir şirket olun. Dikkatli olmayın, harika olun” şeklinde konuştu ve salona şu soruyu yöneltti: “İş planları yapmaktansa mutluluk planları yapmaya ne dersiniz?”
Yüz yüze iletişim azaldı
Sahneye birlikte çıkan Lipton Pazarlama Müdürü Gamze Öztoygar Masia ve Uzman Psikolog Zeynep Selvili Çarmıklı da Lipton’un #konuşalımartık kampanyasına ilham veren araştırmanın sonuçları hakkında bilgiler verdi. Araştırmaya göre, insanların yüzde 90’ı ‘yüz yüze iletişim’in azaldığını söylüyor; buna gerekçe olarak yüzde 78 oranla sosyal medyayı, yüzde 75 oranla cep telefonunu, yüzde 73 oranla ise koşuşturmayı gösteriyor. 10 kişiden 9’u iletişim eksikliğinin yalnızlığa yol açabileceğini vurguladı. Bu araştırma sonuçlarının #konuşalımartık kampanyası için kendilerine ilham verdiğini söyleyen Gamze Öztoygar Masia, “Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı tüm markalarımızın olduğu gibi Lipton’un da faaliyetlerinin kalbinde yer alıyor. Marka olarak global çapta yeni iletişim çatımızı ‘Hayatı Farket’ diye belirledik. Çay ve sohbetin birleştirici gücünden yola çıkarak insanlarımızı yüz yüze iletişim kurmaya teşvik ediyoruz” dedi. Zeynep Selvili Çarmıklı da “Bugün daha sık ama daha az kaliteli iletişim kuruyoruz. Çünkü gülümsemenin yerini emojiler aldı” diye konuştu.
Türkler “Para yoksa iyi yaşam da yok” diyor, markalara sorumluluk yüklüyor
Konferansta, Sustaniable Brands Istanbul ve Nielsen’in katkılarıyla yapılan ‘İyi Yaşam Araştırması 2018’ tüketici araştırmasının sonuçları da açıklandı. Türkiye genelinde A, B, C gruplarındaki kadın ve erkeklerden oluşan 1.000 kişiyle yapılan araştırmanın sonuçlarını yorumlayan Nielsen Türkiye Tüketici Araştırmaları Direktörü Filiz Öztürk, ‘İyi Yaşam’ konusunda farkındalığın arttığına dikkat çekerek, bunun da markalardan beklentileri etkilediğini kaydetti.
“Statünün yerini dengeye yönelik eğilim ve anlamlı ilişkiler alıyor” diyen Öztürk, araştırma sonuçlarına ilişkin şu bilgileri verdi: “Türkiye’de insanların yüzde 66’sı iyi yaşamı ‘ebeveynlerimin tanımladığından farklı’, yüzde 64’ü ise ‘çocuklarımın anladığından farklı’ diye tanımlıyor. Dolayısıyla farklı kuşakların, iyi yaşamı farklı yorumladığı görülüyor. “Neye sahip olursanız iyi bir yaşamınız olur?” sorusuna katılanların yüzde 42’si sağlık, yüzde 29’u para, yüzde 27’si huzur diye cevap verdi. ‘Olmazsa olmaz’ şartlar arasında para yüzde 49 ile ilk sırada yer aldı. Erkeklerde ekonomik bağımsızlık, kadınlarda ise iletişim ön plana çıktı. Araştırmanın önemli sonuçlarından biri de yaş ilerledikçe paranın önemini kaybediyor olması. İleri yaşlarda denge ve sosyal ilişkilerin önem kazandığı görülüyor. ‘İyi yaşam yaşadığını düşünüyor musun?” sorusuna katılımcıların yüzde 47’si evet cevabı verdi. ‘İyi yaşam yaşaman mümkün mü?” sorusuna ise yüzde 52 evet, yüzde 4 imkansız cevabı geldi. ‘Seni iyi yaşamaktan alıkoyan şey ne?” sorusuna ise yüzde 51 ile maaşım yetersiz, yüzde 9 ile çevre kirliliği, yüzde 9 ile işle/sağlıkla ilgili endişeler cevabı verildi. Araştırma sonuçları insanların markalardan daha ucuz, hayatı kolaylaştıran, sağlıklı ve kaliteli ürünler beklediğini ortaya koydu.”
Z kuşağında sağlık bilinci yüksek
Ülker Türkiye Başkanı Mete Buyurgan da ‘Bu Dünya Bizim’ başlıklı sunumunda, 2010 yılında alışverişçilerin yüzde 40’ının Z kuşağından oluşacağını, bu kuşaktaki sağlık bilincinin markaların pazarlama stratejilerine yön verdiğini söyledi. ABD’de sağlık ve iyi yaşamı destekleyen gıda pazarının 2016-2021 arasında yüzde 11 büyümesinin beklendiğini hatırlatan Buyurgan, “10 kişiden 8’i, iş dünyası sosyal problemleri çözmeye öncülük etmeli diyor. Sağlıklı yaşam, önümüzdeki 5 yılın en önemli trendlerinden biri olmayı sürdürecek. Ülker olarak sürdürülebilirlik yaklaşımımızı çevre, inovasyon, değer zinciri, çalışanlar, toplumsal sorumluluk ve liderlik gibi başlıklar üzerinden şekillendirdik. Global iyi yaşam trendlerine cevap verecek inovasyonlar geliştiriyoruz. Daha mutlu bir toplum amaçlıyoruz” dedi.
P&G’nin odak noktasında sorumlu tüketim var
P&G Global Fairy Genel Müdürü Elvan Önal da konuşmasında dünya üzerindeki insanların yüzde 66’sının yılın en az bir ayında su kesintisi ya da kıtlığı yaşadığına dikkat çekerek, şirket olarak 2030 hedeflerini (Ambition 2030) belirlerken sorumlu tüketimi odak noktasına aldıklarını dile getirdi. Önal, “Ambition 2030, markalar, tedarik zinciri, toplum ve çalışanlarımız üzerine kurgulandı. Biz insanların duyarlılıklarını artırmayı, alışkanlıklarını değiştirmeleri için onları teşvik etmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.
İyi bir şey yapan şirketler bunu mutlaka anlatmalı
MullenLowe salt CEO’su Andy Last, günümüzde durdurulamaz trendlerle karşı karşıya olunduğuna ve insanların şirketlere sorumluluk yüklediğine dikkat çekerek, “Şirketlerin yaptıkları iyi şeyleri anlatmaktan çekindiklerini görüyoruz. Oysa iyi bir şeyler yapan ve aynı zamanda para da kazanan şirketler bundan gurur duymalılar” dedi.
Daha fazla bilim kadınına ihtiyaç var
“Dünyanın bilime, bilimin kadınlara ihtiyacı var” başlıklı sunum için Loreal Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi ve Kurumsal İletişim Direktörü Bige Mercan ile 117 ülke ve 275 proje arasından ‘Uluslararası Yükselen Yetenek’ ödülünü kazanan Doç. Dr. Duygu Sağ sahnedeydi. Bige Mercan Loreal’in bilime global çapta verdiği öneme dikkat çekerken, Doç. Dr. Sağ da kansere karşı yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi ve “Bilim dünyasında erkeklerle kadınların aşması gereken yol aynı ama kadınlarınki daha dikenli!” dedi.