“……. üretici firması, x ülkesinde y ürününde çıkan ……. nedeni ile z sayıda ülkede piyasaya sürdüğü ürünlerini geri çağırıyor.”
Yukarıdakine benzer cümlelere, son yıllarda pek çok haberde sıklıkla rastlar olduk. Bunun en son örneğini ise yakın bir zamanda gündemi oldukça meşgul eden, çok ünlü bir bebek maması üreticisinin ürünlerine ilişkin çıkan haberlerde gördük. Firma, çok sayıda ülkeyi kapsayan bir ‘ürün geri çağırma’ ya da ‘geri toplama’ işlemiyle karşı karşıya kaldı.
Peki, işletmelerin ürünlerine ait gıda güvenilirliğini tehlikeye sokan herhangi bir durumun tespiti halinde, piyasadan çok kısa süre içerisinde aynı ürün özelliklerine sahip tüm ürünlerin geri çağrılması nasıl mümkün olabilmektedir?
İşte buradaki anahtar kelime; ‘İzlenebilirlik’tir.
Kısacası; “güvenilir olmayan ürünlerin tüketiminin engellenebilmesi ve toplatılabilmesi için, hızlı bilgi toplamayı dolayısıyla sorunun kaynağı ve nedenini belirleyebilen ve geri toplama işlemi için dağıtım kanallarını mümkün olduğunca çabuk (sorun zamanına yakın) biçimde saptayabilen ve böylece tüketicinin riskli ürüne maruz kalmasını önleyebilen veya bu ihtimalin en aza indirgenmesini sağlayabilen bir izlenebilirlik ağı oluşturulmalıdır.”
İzlenebilirlik, bir sistemdir ve bu sistemdeki tüm çarkların düzenli olarak işlemesi halinde gıda ve yemlerde bulunan risklerin takip edilebilmesi, problemli ürünlerin tüketiminin engellenebilmesi ve toplatılabilmesi mümkün olabilmektedir. Gıda işletmeleri, gıda güvenliği/kalitesiyle ilgili olaylara hızla cevap verebilmeli ve tüketicinin etkilenen ürüne maruz kalmasını önleyebilmeli veya bu ihtimalin en aza indirgenmesini sağlayabilmelidir. Bunun için üretim, işleme ve dağıtımın tüm aşamalarında, gıda ve yemin, gıda ve yeme ilave edilecek her türlü maddenin ve hayvanın takip edilmesini sağlayacak bir sistem kurulmak zorundadır.
‘Çiftlikten sofraya’ tüm zincir boyunca etkin iç kontrol sistemi uygulanarak ürün satışının yapıldığı herhangi bir noktada rahatlıkla izlenebilirlik mümkün olabilmektedir.
“SOFRADAN ÇİFTLİĞE GERİYE DOĞRU İZLENEBİLİRLİK” için Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi oluşturulmalıdır.
Gıda güvenliği için önemli olan tehlikeleri tanımlayan, değerlendiren ve kontrol eden bilime dayalı, sistematik ve dinamik bir sistem oluşturulmalıdır.
ISO 22000:2005 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi Standardı, gıda zinciri boyunca gıda güvenliğini temin etmek, kuruluşun bütün yönetim aktiviteleri arasında düzenli bir yönetim sistemi ve işbirliğinin kurulması, hayata geçirilmesi, bütün süreçlerin analiz edilip, gerektiğinde güncelleme ve sürekli iyileştirme yapılmasının hedef alındığı uluslararası ISO 9001 ve uluslararası Codex Alimentarius Komisyonu tarafından geliştirilen HACCP uygulama aşamaları ve prensipleri esas alınarak hazırlanmış bir standarttır.
ISO 22000:2005, gıda zincirindeki potansiyel tehlikelerin önlenmesi veya kabul edilebilir bir seviyeye indirilmesi için ön koşul programlarına ek olarak tehlike analizi yapıldıktan sonra, kritik kontrol noktalarının belirlenmesini ve izlenmesini, gözden geçirilmesini, iyileştirilmesini içermektedir. Bu sayede, son üründeki gıda güvenliği sağlanmış olur.
İşletme yetkilileri kanunen tüm üretim zinciri boyunca tehlike analizi ve kritik kontrol noktaları ilkelerine dayanan gıda ve yem güvenilirliği sistemi kurmak ve uygulamak zorundadır (5996 sayılı Gıda Kanunu madde 29/3).
5996 sayılı gıda kanununa göre izlenebilirliği sağlayamayan işletmelere yönelik cezai yaptırım var mıdır?
Ülkemizde 13.06.2011 tarihinde yürürlüğe giren 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu izlenebilirlik ile ilgili bazı hükümleri içermektedir. Kanunun 24. maddesinde gıda ve yemde izlenebilirlik ve etiketleme, sunum ve reklâm ile tüketici haklarının korunması ile ilgili gereklilikler belirtilmiştir.
Buna göre; gıda veya yem işletmecileri izlenebilirliği sağlamak amacıyla üretim, işleme ve dağıtımın tüm aşamalarında, sorumluluğundaki gıda veya yemin, gıda veya yeme ilave edilecek her türlü maddenin ve gıdanın elde edildiği hayvanın takibin yapılabilmesi için, bir sistem oluşturmak ve talep hâlinde bu bilgileri Bakanlığa sunmak (24/1) ve piyasaya arz edilecek gıda ve yem, izlenebilirliği sağlamak amacıyla, uygun şekilde etiketlenmek veya Bakanlıkça belirlenecek bilgi ve belgelerle uygun şekilde tanımlanmak zorundadır (24/2). Gerekli koşulların sağlanmadığı durumda, uygunsuzluk durumuna göre kanunun 40. Maddesinin i ve j bentlerine göre idari para cezası uygulanmaktadır.
İzlenemeyen gıda olur mu?
Evet! Elbette, ambalajsız, ürün etiketi olmayan, açıkta satışa sunulan ürünlere yönelik geriye dönük işlemlerin yürütülebilmesi ve tüketici hakkının korunmasının sağlanabilmesi mümkün olamamaktadır. Bu nedenle tüketicilerin gıda etiket bilgileri mevcut olan ürünleri tercih etmesi gerekmektedir.
Peki, etiket üzerinde hangi bilgiler yer almalıdır?
Son tüketiciye ve toplu tüketim yerlerine arz edilen gıdaların genel ve belirli özel etiketleme kurallarına, uygun bilgilerin yer alması gerekmektedir. Buna göre;
- a) Gıdanın adı, b) Bileşenler listesi, c) Alerjen bileşenler ç) Gerektirdiği durumda bir gıdanın üretiminde veya hazırlanmasında kullanılan bileşenin veya bileşen grubunun miktarı, d) Gıdanın net miktarı, e) Tavsiye edilen tüketim tarihi veya mikrobiyolojik açıdan kolay bozulabilen gıdalarda son tüketim tarihi, f) Özel muhafaza koşulları ve/veya kullanım koşulları, g) Üreticinin veya ambalajlayıcının veya ithalatçının veya dağıtıcının adı veya ticari unvanı ve adresi, ğ) Kayıt işlemine tabi olan üreticinin veya ambalajlayıcının İŞLETME KAYIT NUMARASI, h) Menşe ülke, ı) Kullanım bilgisi olmadığında gıdanın uygun şekilde tüketimi mümkün değilse, gıdanın kullanım talimatı.
VE PARTİ SERİ NUMARASI: Aynı koşullarda üretilen, imal edilen veya ambalajlanan bir gıdanın satış birimleri topluluğunu ifade eder. Bir gıdanın kamu sağlığı ve güvenliği için doğrudan bir tehlike arz ettiği tespit edilmiş ise ve satıştan kaldırılması gerekiyorsa geri çağrılır. Ve burada aynı üretim hattından çıkan aynı parti seri numarasına sahip ürünler takip edilir ve toplatılır. Şayet etiket bilgileri arasında bu bilgi yer almaz ise işletmeye ait tüm ürünlerin toplatılması durumu söz konusu olur.
Bu yüzden, tüketicilerin şüphe ettikleri gıda maddeleri ile ilgili ihbar veya şikâyette bulunmaları halinde etiket bilgilerinin tam ve eksiksiz olarak okuması ve aktarması (Alo Gıda 174 hattına veya İl/iLÇE Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğüne yazılı dilekçe ile) geri bildirim için büyük önem arz etmektedir.