“Bölgesel Emtia Borsasına öncülük etmek istiyoruz.”

0
487
Fakıbaba, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) İkiz Kuleler'de gerçekleştirilen TOBB Ticaret Borsalar Konsey Toplantısı'na katıldı.

Dünya tahıl üretiminin yüzde 9’unun, tahıl ticaretinin ise yüzde 23’ünün Rusya, Ukrayna ve Kazakistan tarafından gerçekleştirildiğini belirten Fakıbaba, “Yeni hizmete giren Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi, Kazakistan-Çin hattına ülkemiz için bir emtia koridoru açıyor, Türkiye’nin bölgesel önemini artırıyor. Bunun için sadece ürettiğimiz ürünleri değil, bölgemizde üretilen ürünleri de kapsayacak şekilde Bölgesel Emtia Borsasına öncülük etmek istiyoruz.” diye konuştu.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) İkiz Kuleler’de gerçekleştirilen TOBB Ticaret Borsalar Konsey Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, tarımsal ürünler piyasaya 1-2 ay içinde arz edilirken, bu ürünlere talebin yıl boyunca devam ettiğini söyledi.

Bu durumun hasat dönemlerinde tarımsal ürünlerin düşük fiyatlardan işlem görmesine, dolayısıyla üreticilerin kazançlarının azalmasına yol açtığına işaret eden Fakıbaba, dünyanın gelişmiş pek çok ülkesinde tarımsal ürünlerin arz-talep dengesinin lisanslı depoculuk sistemiyle çözüme kavuşturulduğunu ve istikrarlı bir piyasa oluşturulduğunu bildirdi.

Fakıbaba, “Ürün ihtisas borsalarının da devreye girmesiyle tarım piyasalarında fiyat istikrarının sağlanacağını düşünüyoruz.” diye konuştu.

Ticaret borsalarına lisanslı depoculuk için önemli roller düştüğünü vurgulayan Fakıbaba, Türkiye’de 113 ticaret borsasının faaliyet gösterdiğini, 2016 sonu itibarıyla bunların işlem hacminin 213 milyar lira düzeyinde olduğunu dile getirdi.

“TMO, bu yıl 335 bin ton hububat satın aldı”

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) alımlarını lisanslı depolara yaptırdıklarına dikkati çeken Fakıbaba, şöyle devam etti:

“Bu kapsamda Cumhuriyet döneminin en büyük lisanslı depoculuk hamlesini başlattık. TMO’nun uzun süreli kiralama garantili depo yapımı projesiyle hayata geçirilen 3,5 milyon ton kapasiteli lisanslı depoların yapımı devam etmektedir. Her geçen gün iş adamlarımız bunun için müracaat etmektedir. TMO, 2017 yılında 335 bin ton hububatı lisanslı depolarda elektronik ürün senedi (ELÜS) olarak satın almıştır. Bu miktar toplam satın alınan hububatın yüzde 15’ine denk gelmektedir. Yine hükümetimiz döneminde lisanslı depolarda muhafaza edilen ürünlere kira desteği ve vergi istisnaları getirilmiştir. Amacımız tarım piyasalarında fiyat istikrarını sağlamaktır.”

“Bölgesel Emtia Borsası’na öncülük etmek istiyoruz”

Dünya tahıl üretiminin yüzde 9’unun, tahıl ticaretinin ise yüzde 23’ünün Rusya, Ukrayna ve Kazakistan tarafından gerçekleştirildiğini belirten Fakıbaba, “Yeni hizmete giren Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi, Kazakistan-Çin hattına ülkemiz için bir emtia koridoru açıyor, Türkiye’nin bölgesel önemini artırıyor. Bunun için sadece ürettiğimiz ürünleri değil, bölgemizde üretilen ürünleri de kapsayacak şekilde Bölgesel Emtia Borsasına öncülük etmek istiyoruz. Bu durumu, modern depolama sistemlerimiz, elektronik borsacılığımız ve lojistik avantajımızla fırsata çevirmeliyiz.” diye konuştu.

Hisarcıklıoğlu: “Tarımda yaşanan sıkıntıların kaynağı dönemsel ve geçici değil, yapısaldır”

Hisarcıklıoğlu: “Özetle, bugün ülkemiz tarımında yaşanan sıkıntıların kaynağı dönemsel ve geçici değil, yapısaldır. Sistemin tamamını, bütüncül bir şekilde yeniden düşünmek gerekiyor. Tarım sektörüne, tarımsal desteklere, ticarete yeni bir bakış açısı kazandırmalıyız.”

TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu da toplantıda yaptığı konuşmada, tarım ve hayvancılık sektörünün istihdam ve üretimdeki önemine vurgu yaptı. 3 milyon çiftçinin, 120 milyon ton bitkisel, 23 milyon ton hayvansal üretim gerçekleştirdiğini belirten Hisarcıklıoğlu, “160 milyar lira tarımsal hâsıla elde ediyor. Tarımsal üretimde Avrupa’da 1. sıraya yükseldik. Dünyada da ilk 10 içindeyiz. Diğer taraftan, 16 milyar dolarlık tarımsal ihracat yapıyoruz. 186 ülkeye bin 730 çeşit tarımsal ürün ihraç ediyoruz. Tarım-Hayvancılık sadece iktisaden değil, stratejik açından da önemli. Zira başka alanlara benzemiyor. Her şey yolunda giderken, önemi tam anlaşılmıyor. Ama Allah yokluğunu göstermesin. Tarımın değeri, stratejik önemi, ancak yokluğunda anlaşılır. Tedbir almazsak, bugün daha ucuz diye her ürünü ithal etmeye kalkarsak, gelecekte boğazımızdan dışa bağımlı hale geliriz. Sadece gıda değil, milli güvenliğimiz de tehlikeye girer. Peki, bugün ithalat daha ucuz diye ne yapalım? üretimi bırakalım mı? Elbette hayır. Nasıl daha iyi bir sistem kurarım, verimi nasıl artırır, ölçeği nasıl büyütür, ekonomik değer üretirim. İşte bunun peşinde olalım” diye konuştu.

Tarım ülkenin kalıcı serveti

Bakan Fakıbaba’nın, 2018’i tarım ve hayvancılık yılı ilan etmesi ve birkaç sene içinde et ithalatını önleyecek tedbirlere odaklanmasının gelecek için ümitleri artırdığını bildirdi.

Tarımın, sadece ekonomik değil, kültürel kodları da olan, bir hayat tarzı olduğunu söyleyen Hisarcıklıoğlu, tarımın, ülkenin kalıcı servet alanı olduğunu vurguladı. “Ama biz elimizin altındaki bu serveti kullanamıyoruz” diyen Hisarcıklıoğlu, Avrupa ile Gümrük Birliği’ne girildiğini, böylece sanayinin değişerek küresel sisteme entegre olduğunu hatırlattı. Ancak bu gelişmelere rağmen tarımın aynı kaldığını ifade eden TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, “Bunun olumsuz sonuçlarını bugün hepimiz hissediyoruz. Dünyada gıda fiyatları düşüyor. Ama Türkiye’de artıyor. İlginçtir, bundan üreticimiz de faydalanamıyor. Herkes şikâyet ediyor. Şehirlerde yaşam daha pahalı hale geliyor. Gıda sanayimizin rekabetçiliği olumsuz etkileniyor. Bizden çok daha küçük yüz ölçüme sahip Danimarka, Polonya, bizden daha fazla tarımsal ihracat yapabiliyor.

İşletme ölçeklerinin küçük olması ayrı bir sorunumuz. Allah’ın bize büyük bir nimeti olan tarım alanlarımızı gözümüz gibi korumalıyız. Verimli arazilerimizin tarım dışına çıkarılmasına göz yummamalıyız” dedi.

Tasarlanmış sistem farkı

Türkiye’nin tarımsal girdilerin büyük kısmını dışarıdan aldığını kaydeden Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “Gübre, ilaç ve makinaların çoğu ithal. Döviz kurlarındaki artışın en çok olumsuz etkilediği sektörlerin başında tarım geliyor. Öte yandan bizde 5,5 milyon kişi tarımda çalışıyor gözüküyor. Tarımda çalışan kişi başı üretimimiz yıllık 10,500 dolar civarında. Fransa, İtalya, İspanya’da ise 50 bin dolarlarda. Yani bizdeki üreticiden 5 kat daha fazla üretip kazanabiliyorlar. Peki, oradaki çiftçinin fazladan 2 kolu mu var? Hayır. Aradaki fark, daha iyi tasarlanmış bir sistemin getirdiği farktır.

Özetle, bugün ülkemiz tarımında yaşanan sıkıntıların kaynağı dönemsel ve geçici değil, yapısaldır. Sistemin tamamını, bütüncül bir şekilde yeniden düşünmek gerekiyor. Tarım sektörüne, tarımsal desteklere, ticarete yeni bir bakış açısı kazandırmalıyız. Yüksek teknolojili ve inovatif üretim altyapısını geliştirilmeliyiz. Tarım sektörünü küresel rekabete uyumlu hale getirmeliyiz. Yani sanayideki gibi tarım sektörünü de dönüştürmeliyiz.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz