Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY’nin özel sermaye fonu sektörünün geleceğini günümüz piyasa koşulları ile mercek altına aldığı araştırmaya göre; global çapta özel sermaye fonlarının yönetimi altında olan 4 trilyon ABD dolarının önümüzdeki 10 yıl içerisinde 15 trilyon ABD dolarına ulaşması bekleniyor.
Denetim ve danışmanlık şirketi EY, ünlü ekonomist Dr. Nouriel Roubini’nin kurucusu olduğu Roubini ThoughtLab işbirliğiyle gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Özel sermaye fonu sektörünün geleceğini günümüz piyasa koşulları ile mercek altına alan ve önde gelen sektör liderlerinin değerlendirmelerini içeren araştırma, yatırımlarından en yüksek değeri yaratmaya yönelik strateji oluşturmayı hedefleyen özel sermaye fonu yatırımcıları için de kılavuz niteliği taşıyor. Araştırmada; özel sermaye fonu sektörünün son yıllarda ulusal varlık fonları, aile şirketleri ve net gelir düzeyi yüksek bireylerden kayda değer bir likidite akışı çektiği belirtiliyor. Ayrıca yatırımcıların günümüzün düşük-faizli piyasa ortamında yüksek getiri arayışını sürdürdüğüne de işaret ediliyor.
Özel sermaye fonu sayısı yaklaşık iki katına çıktı
Dünyadaki özel sermaye fonlarının günümüzde teknoloji ve düzenleme alanlarında yaşanan dönüşümün yanı sıra piyasalardaki hızlı değişimle yeniden şekillendiğinin vurgulandığı araştırmada; şirketlerin köklü bir yapılanma sürecinde olduğu belirtiliyor. Araştırmada özel sermaye fonlarının finansal krizden bu yana geçirdiği değişimin geçmiş 45 yılda yaşanandan çok daha derin olduğu belirtilirken, şirket sayısındaki artış da dikkat çekiliyor. 2008 yılında dünyada 4 bin 700 civarında olan özel sermaye fonu şirketi sayısının şu an 7 binin üzerinde olduğu ifade ediliyor. Öte yandan yatırım stratejilerindeki değişim ile pek çok özel sermaye fonu şirketinin halka açılmaya yönelik olarak ortaklık yapısını terk ettiğinin altı çiziliyor. Global çapta özel sermaye fonu şirketlerinin yönetimi altında olan 4 trilyon ABD dolarının ise önümüzdeki 10 yıl içerisinde 15 trilyon ABD dolarına ulaşabileceği öngörülüyor.
Özel sermaye fonu sektörünün önemli bir dönüm noktasında olduğu değerlendirmesinde bulunan EY EMEIA Büyüyen Pazarlar Lideri ve EY Türkiye Özel Sermaye Fonları Sektör Lideri Demet Özdemir şunları söyledi: “Teknolojide kaydedilen ilerlemeler, piyasa koşulları ve düzenlemelerde yaşanan değişim özel sermaye fonu şirketlerini stratejilerini, ürünlerini ve iş yapış süreçlerini gözden geçirmeye itiyor. Sürdürülebilir bir büyüme planına sahip olmak isteyen özel sermaye fonu sektörü liderlerinin yeni dijital olanakları, alt sektörleri ve lokal uzmanlıkları bir arada kullanmaları gerekiyor.”
Özel sermaye fonları yatırımlarına hızla devam ediyor
Türkiye’de son yıllarda birleşme ve satın alma işlemlerinde görülen yavaşlamaya rağmen özel girişim fonu yatırımlarının performansını koruduğunu belirten Demet Özdemir, “Stratejik yatırımcıların ilgisinin azalmasına karşın özel sermaye fonlarının yatırımlarına devam ettiğini gözlemliyoruz. Bu konuda, bu fonların özellikle yerli olanlarının yatırım bölgesinin sadece Türkiye olması ve ellerindeki fonları Türkiye merkezli şirketlere yatırma gereksinimi önemli rol oynarken, yabancı özel sermaye fonlarının ise Türkiye konusunda biraz daha çekimser olduğunu gözlemliyoruz. Öne çıkan sektörlerin ise teknoloji ve perakende olduğu dikkat çekiyor” dedi.
Bu yıl 624 milyar ABD dolarlık sermaye için rekabet yaşandı
Global özel sermaye fonu sektöründeki büyüme ile birlikte rekabettin de artış gösterdiğinin belirtildiği araştırmada, sadece 2015 yılında kurulan özel sermaye fonu şirketi sayısının 620 adet olduğu ifade ediliyor. Özel sermaye şirketlerinin sayısı arttıkça, sermaye ve fon yatırımcıları için şirketler arasındaki rekabet de artıyor. 2017 yılında global çapta 1.865 adet özel sermaye fonu şirketi toplam 624 milyar ABD dolarlık sermaye arayışına girdi.
Reel değer yaratmak farklı sektörlerde uzmanlık ve rekabet avantajı gerektiriyor
Araştırmaya göre; reel değer yaratmak özel sermaye fonu şirketlerinin farklı ülke ve sektörlerde uzmanlık geliştirerek rekabet avantajı kazanmasından geçiyor. En ileri teknolojiye sahip operasyon kaynaklarının kullanımı ve yetenek yönetimi değer yaratmaya destek sağlayan temel unsurlar arasında yer alıyor. Maliyetleri düşürücü önlemler alınmasının tek başına yeterli olmadığına dikkat çekilen araştırmada, şirketin portföy stratejisinin doğru belirlenmesi, iş modeli ve süreçlerin buna göre yapılandırılması ve farklı ülkelerdeki yatırım fırsatlarının yakalanması için derin bir sektör bilgisi gerektiğine vurgu yapılıyor.