Dünya genelinde helal ürün ticaretinin yanı sıra helal belgelendirme pazarı oluştuğuna dikkat çeken Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, helal belgelendirme pazarının büyüklüğünün 6 milyar dolar civarında olduğunu kaydetti.
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu, AK Parti Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız başkanlığında, Helal Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısını görüşmek üzere toplandı.
Komisyon Başkanı Altunyaldız, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, dünya genelindeki 1,8 milyarlık Müslüman nüfusun, başta gıda olmak üzere pek çok sektörde helal ürün ve belgelendirilmesine olan ilgi ve talebine dikkati çekti.
Bu alanda, akreditasyona dayanan güvenilir belgelendirmenin önemli bir platform haline geldiğini belirten Altunyaldız, tasarının bu kapsamda olduğunu bildirdi.
Ekonomi Bakanı Zeybekci de toplantıda yaptığı sunumda, tasarıya ilişkin bilgi verdi.
Dünya ekonomisinde ve ticarette değişen kurallara işaret eden ve bu değişime ayak uydurmanın önemini vurgulayan Zeybekci, standardizasyon ve akreditasyon alanının etkinliğini, bu kapsamda helal sertifikalı ürünlerin kapladığı alanı anlattı.
Zeybekci, Müslüman nüfusun yoğun olduğu ülkelerin helal belgelendirme konusunda geciktiğini ve yeterince ortak hareket edemediğini vurgulayarak, oysa bu alanda çok büyük bir potansiyelin olduğunu dile getirdi.
Bu pazarın her geçen gün geliştiğini söyleyen Zeybekci, “Helal belgelendirme konusu dünyada yaşayan 1,8 milyar Müslüman tüketiciyi yakından ilgilendirmektedir. Bunun yanı sıra helal sertifikalı ürünler başta Avrupa, ABD ve Uzakdoğu ülkeleri olmak üzere özellikle hijyenine önem veren bilinçli tüketiciler tarafından da tercih edilmektedir. Dolayısıyla helal ürünlerin kapsamı sadece Müslüman topluluklar değildir.” diye konuştu.
Helalin bugünün ve geleceğin yüksek potansiyelli pazarı olduğuna dikkati çeken Zeybekci, bu alanda güvene dayalı sağlam yapıda akreditasyon kuruluşlarına ihtiyaç olduğunun altını çizdi.
Helal ürün konusunun sadece gıda değil, kozmetik, tekstil, finans, tedarik zinciri ve sigorta gibi pek çok alanı kapsadığını anlatan Zeybekci, “Rakamlara göre günümüz itibarıyla sadece Müslümanların helal gıda ürünlerine olan harcamaları 1,17 trilyon dolara tekabül etmektedir. Helal belgesi almış olup da tüketilen ürünlerin toplam tutarı da 415 milyar dolardır. Gıda, tekstil, eczacılık ürünleri, kozmetik gibi ürünler ile turizm ve seyahat gibi hizmetleri de buna eklersek 1,9 trilyon dolarlık bir pazara ulaşırız.” dedi.
Zeybekci, helal sertifikalı ürünlerin yüzde 85’ini gayrimüslümlerin ürettiğini belirterek, bu durumun İslam dünyası açısından kabul edilebilir olmadığını, Türkiye’nin gerekli adımları atması halinde bu alanda etkin ülke haline gelebileceğini kaydetti.
Zeybekci, helal ürün ticaretinin yanı sıra helal belgelendirme pazarı oluştuğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Helal belgelendirmenin yıllık pazar büyüklüğü 6 milyar dolar civarında. Ne yazık ki helal belgelendirmesi gibi dini temelleri olan bir konuda ürünlerin helal olup olmadığına gayrimüslim belgelendirme kuruluşları karar veriyor. Biz bu işe girsek de girmesek de dünyada bir helal pazarı var. Hangi ürünlerin helal olup olmadığına yönelik standartları belirleyecek, belge verecek kuruluşlar da varolacaktır. Türkiye olarak tarihten gelen itibarımız, geniş kültür coğrafyamız ve gelişmiş kalite altyapımızla küresel helal pazarında lider, kural koyucu ve yönlendirici ülke olabiliriz ve hatta olmalıyız. Çünkü ihracat yapacağız.”
Zeybekci, tasarıyla kurulmak istenen kurumun görev ve yetkilerinin iyi anlaşılması gerektiğinin altını çizerek, HAK’ın bir kamu kuruluşu olduğunu belirtti.
HAK’ın yapısı hakkında da bilgi veren Zeybekci, şunları söyledi:
“Helal gibi hassas bir konuda yanlış anlamalara meydan vermemek gerekiyor. Öncelikle bu kanun, neyin helal neyin haram olduğuna karar vermeyecektir. Zaten tüm Müslümanların üzerinde mutabakat sağladığı ortak standartlar İslam İşbirliği Teşkilatı koordinasyonunda 2010 yılında belirlenmiştir. Dolayısıyla HAK bu standartları esas alacaktır. Üreticilerde helal belgesi almak zorunlu olmadığı gibi helal belgelendirme kuruluşları açısından da HAK’a akredite olmak gibi bir zorunluluk olmayacaktır. Ülkemizde üretim süreçlerinde, tüketim alışkanlıklarının ve ihraç pazarlıklarında bir değişiklik olmayacaktır. Halihazırda zaten bir küresel helal ürün ve hizmet belgelendirme pazarı vardır. Amacımız Türkiye’nin bu pazardan daha fazla pay alması ve liderliğine soyunması.”