SGK Başkanlığı Genel Sağlık Sigortası Genel Müdür Vekili Mustafa Özderyol, çölyak hastalığında raporların geçerlilik süresini, 1 yıldan 2 yıla çıkaracaklarını bildirdi.
Çölyak Hastalığının Teşhis Aşamasının, Nedenlerinin, Sonuçlarının ve Bu Hastalara Sağlanabilecek Yardımların Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, kurum ve sivil toplum örgütlerini dinlemeye devam ediyor.
SGK Başkanlığı Genel Sağlık Sigortası Genel Müdür Vekili Özderyol, komisyona yaptığı sunumda, çölyak hastalığının bütün tetkiklerinin ödeme kapsamında olduğunu anımsattı.
Bu hastalıkta tanının, ince bağırsak duvarında yapılacak biyopsi sonucu konulduğuna işaret eden Özderyol, daha önce rapor çıkarılıp, bunlara ödeme yapıldığını söyledi. Daha sonra bunu değiştirerek nakit ödeme yöntemine geçtiklerini ifade eden Özderyol, “Hasta önce rapor çıkarıyor, buna istinaden malzemelerini eczaneden ya da başka yerden temin ediyor, onun faturasıyla kuruma gelip sonra da şahsa, belirtilen gramın karşılığı tutarı ödüyorduk. Bunun sürdürülebilirliğinin çok olmadığını idrak etmemiz sonucu bunları nakdi ödemeye çevirdik.” diye konuştu.
Özderyol, nakdi ödemeleri 2015’te yüzde 50 oranında artırdıklarını belirterek, çölyak hastalığı nedeniyle hastaneye gelen kişiden katılım payı almadıklarını anlattı.
Bu yıl itibarıyla kuruma 22 bin kişi raporuyla başvurduğunu, 20,5 milyon liralık ödeme yaptıklarını bildiren Özderyol, raporların geçerlilik süresini 1 yıldan 2 yıla çıkarmayı düşündüklerini söyledi.
Özderyol, yılda en az bir kez bu hastaların kontrol edilebilmesi için 1 yıllık süreyi koyduklarını ifade ederek, “Kurumumuz artık 2 yıla çıkarma konusunda hemfikir. Çok kısa sürede raporların geçerlilik süresini 2 yıl yapacağız, bir kez rapor çıkarıldığında 2 yıl geçerli olacak. Eğer hastalarımız raporlarını teslim etme aşamasında geçerli cep telefonu verirlerse, raporların bitiş tarihlerini SMS üzerinden bilgilendirecek şekilde altyapı çalışmamız var.” dedi.
Özderyol’un sunumunun ardından milletvekilleri, rapor süresinin 2 yıl olarak değil daha uzun süreli, hatta ömür boyu şeklinde verilmesini, aylık ödemelerin biraz daha iyileştirilmesini istedi.
Bunun üzerine Özderyol, “İstenirse 3 yıl daha yapabiliriz ama ilerleyen süreçlerde bu hastalarımızın hiçbir şekilde kontrole gitmeyeceğini düşünüyorum. Kendi sağlıklarıyla ilgili pek çok şeyi kaçıracaklarından endişe ettiğimiz için bu sürecin değerlendirilmesi taraftarıyız. Zam konusuyla ilgili olarak da daha önce yüzde 50 artış yapmıştık. Yine artış yapabiliriz ama bu, komisyon üyelerini tatmin edecek bir düzeye çıkmayabilir.” karşılığını verdi.
Akçin: “Tarife cetveli açılabilir.”
Komisyon, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Remzi Akçin ve Van Çölyak Eğitim, Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Gıyasettin Sevgin’i de dinledi.
Remzi Akçin’in sunumunun ardından AK Parti Mersin Milletvekili Yılmaz Tezcan, ithal edilen gıdalarda helal logosu aranıp aranmadığını sordu.
Gıda ve gıdayla temas eden her tür ürünün çifte kontrole tabi tutulduğuna işaret eden Akçin, bunlardan birinin gümrük işlemleri diğerinin ise insan sağlığı açısından olduğunu anımsattı. Akçin, helal logo konusunun Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının alanına girdiğini belirtti.
Glutensiz ürünlerin ithalatında vergi oranının sıfırlanıp sıfırlanmayacağına yönelik soru üzerine Akçin, buğdaydan çikolataya kadar binlerce ithalat kalemi olduğunu, her birini glutensiz diye ayırmak için tarife cetveline ayrı bir açılım yapılması gerektiğini kaydetti. Akçin, her açılımın yeni bir sorun çıkardığını dile getirerek, “Tarife cetvelini ne kadar açarsanız o kadar sorun yaşıyorsunuz. Tarife cetvelinde tek bir ürün olsa açılım yaparsınız ama burada yelpaze geniş. Bu ithalat sistemimizi zorlayacaktır ama bu yapılabilir. Her zaman bu imkanımız var. Tarife cetveli açılabilir.” diye konuştu.
Sevgin: “Çölyaklıların özür oranı az”
Van Çölyak Eğitim, Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Gıyasettin Sevgin, çölyaklıların yüzde 25 özür grubuna girdiğini anımsatarak, bunun çölyaklıların hayatına katkısının olmadığını söyledi. Sevgin, bu oranın yüzde 40’a çıkarılmasını isteyerek, emeklilik yaşının da 45-47 olmasını önerdi. Sevgin, yüzde 25 özür oranının önemsenmediğini, “hastaysan emekli ol” ya da “işe gelme” denildiğini dile getirdi. Sevgin, çölyaklıların 40-45 yaşından sonra fiziki yeteneğini yitirmeye başladığını, fizyolojik sıkıntıların başladığını anlattı.
Çalışma hayatında taşeron işçilerin aldığı maaşın az olduğunu ifade eden Sevgin, oranın yüzde 40 olmasıyla bazı avantajlar elde edeceklerini kaydetti.
Sevgin, rapor almadan önce bu hastaların muhakkak kontrole gitmesi gerektiğini, gitmeyenler için ücretlerinin kesilebileceğine dair müeyyide getirilebileceğini belirtti. Sevgin, kontrole gitmeyen hastalarda ciddi sorunlar oluştuğunu vurguladı.
SGK Başkanlığı Genel Sağlık Sigortası Genel Müdür Vekili Mustafa Özderyol, maluliyette raporlardaki oranı hesaplamalarının, dünya literatürüne girmiş hastalıklar ve onların oranlarıyla sınırlı olduğunu bildirdi.
Özderyol, “Sağlık Bakanlığında rapora yazılan oranları, maluliyet oranlarında değerlendireceğimiz anlamına gelmiyor. Hastalığın işgücü kaybında yer teşkil edip etmediğine bakıyoruz. Çölyakta işgücü kaybı, yüzde 40’lara sebep olabilecek gibi değil. İlerleyen yaşa istinaden, başka hastalıkların da üzerine binmesiyle, toplamların sonucu maluliyete götürebilir.” diye konuştu.