Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, nabza şerbet konuşmalarına devam ederken (Yeni Bakanlar için âdetten galiba!), Urfa’da, “kendinden önce yolsuzluk yapıldığını” söyleyiverdi.
Her ne kadar daha sonra “sözlerinin çarpıtıldığını” iddia etse de sanırım bu da âdetten!
Devamında ise “Bazı gruplar bakıyorlar, hakikaten AK Parti ciddi bir yükselişte, acaba bu yükselişi nasıl engelleriz diye bazı haberleri kendiliğinden üretiyorlar.” dedi.
Konuyu makaleye taşıyınca, Sayın Bakan’ın bakış açısından “üretenler” içine ben de dâhil oluyorum galiba! Bu yüzden hadi hep beraber bakalım, “yolsuzluk” haberini kendiliğimizden mi üretmişiz.
Şu sözler Fakıbaba’ya ait:
“Bizim için üreten adam önemlidir. Tapu sahibi İstanbul’da başka bir işle iştigal ediyor ama ben gübre, mazot ve primleri tapu sahibine veriyorum. Halbuki tarlayı işleten farklı bir insan. Ha bundan neden vazgeçildi. Haklı olarak BENDEN ÖNCEKİ ARKADAŞLAR ‘YAV YOLSUZLUKLAR VARDI, YOLSUZLUKLARI ÖNLEMEK İÇİN VAZGEÇTİK.’ Erkek olan şimdi yolsuzluk yapsın, göreyim bakayım.”
Demek ki Fakıbaba, kendinden önce yolsuzluk olduğunu açıkça söylemiş. Çarpıtma yok. Zaten bu sözlere en sert tepki de kendinden önceki Bakan Faruk Çelik’ten geldi. Çelik: “Sorumlu siyasetçi ne konuştuğunu bilir ya da varsa bir şey gereğini yapar.” dedi.
Çelik’in sözlerinin birinci kısmı aralarındaki meseledir, beni ilgilendiren ikinci kısmı: “…varsa bir şey gereğini yapar.”
Bu “gereğini yapma” işi devleti devlet, devlet adamını devlet adamı yapan mecburiyetlerdendir.
Dolayısıyla gereğini yapmanın, işgal ettikleri makamın bir görevi ve mevzuatla bu konuda görevlendirilmiş olmaktan çok daha öte bir anlamı vardır. Bu yüzden de Fakıbaba’dan gereğini yapmasını bekliyorum.
Gıda fiyatlarının “spekülatörler, vurguncular, stokçular” tarafından yükseltildiğini iddia ederek kendilerini sorumluluktan kurtaracaklarını sandıklarında, önceki bakanlara da aynı çağrıyı yapmış ve “şikâyet etme değil, gereğini yapma makamında olduklarını, varsa suç işleyen gereğini yapmalarını ya da insanları ve kuruluşları zan altında bırakmaktan vazgeçmelerini” istemiştim.
Üstelik şikâyet ettikleri kişi ve kuruluşları tespit etmek hiç de zor değildi. Örneğin yıllık asgari 50 milyar TL hacme sahip et sektöründe fiyatları yönlendirebilecek güçte, büyüklükte kaç kişi veya şirket olabilir ki…
Tıpkı bugün yolsuzluk yapanları tespit etmenin kolay olduğu gibi.
Ayrıca, desteklerin arazinin sahibine mi çiftçiye mi verildiği konusunun muhatabı da 15 yıldır o makamları işgal edenler. Varsa bir yanlışlık düzeltin, varsa sorulacak bir hesap o kararları alanlara sorun.
Kurbanlık fiyatları çok yüksekti
Bu yıl kurbanlık fiyatları çok yüksekti. Saymadım ama yaklaşık 20 büyükbaşın kesimine şahit oldum. Sahiplerine kaça aldıklarını sordum. Kesimden sonraki paylaşımı takip ettim.
Gördüm ki bir kilo etin maliyeti 75 TL’ye kadar çıkıyordu.
İnanılmaz bir rakam. En düşük maliyet, kasaptan alınan etin en az iki katı.
Umarım hiç olmazsa “üreticiler” kazanmıştır.
Üreticiler de kazanmış olsa bu fırsatçılığa itirazım var. Elbette fırsatçılık sadece bu konuda olmuyor, güncel konumuz bu. Daha önce kamunun açıkladığı karkas fiyatlarına nasıl itiraz etmiş ve üreticinin maliyetini karşılamadığını ısrarla söylemişsem, şimdi de kurbanlık fiyatlarının çok yüksek olduğunu söylüyorum.
Böyle söylediğimde birçok kişi, “Kurban kesmenin bir ibadet olduğunu”, dolayısıyla bu tür hesaplamaların pek önemli olmadığını söylediler. Bu bakış açısı bana çok tuhaf geldi. Aradaki ilgiyi anlayabilseydim bari!..
Yeni “Hal Yasası” fiyatların ucuzlamasını sağlar mı?
Düzenli değerlendirmeye tabi tuttuğum konulardan biri de “Gıda Komitesi” kararlarıdır.
10 Eylül’de, Komitenin yeni kararları ile ilgili Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfekçi önemli açıklamalar yaptı. Tüfekçi, “gıda fiyatlarını düşürmek için” artık hallerde sebze ve meyve yanında tavuk, et ve balık gibi gıda ürünlerinin de satılacağını belirterek, “Toplu işlem yapılınca lojistik maliyetler ve işletme maliyetleri de düşecek. Ülkemizdeki 176 halden 100’ü hal kapsamından çıkarılarak toplama merkezi olacak. Bunlar hal kapsamından çıkacağı için maliyetleri de düşük olacak. Bu da ürün fiyatını etkileyecek.” dedi.
Soğuk sistem taşıma, paketleme gibi mecburiyetler de geliyor.
Açıklamanın tamamını almadım ama söyledikleri aşağı yukarı bunlardan ibaret. Yorumlamayacağım da. Üç hafta önceki makalemde (https://www.yasamicingida.com/gida-komitesi-et-ithalati-uc-yilda-biter-mi/) Gıda Komite kararları olarak gündeme geldiği şekliyle değerlendirmiştim. Bakanın açıklamaları da henüz nihai karar olmadığı için değerlendirmeyi ilgili mevzuat görüşe açıldığında yapacağım.
Yine de madem Sayın Bakan öncelikli amacın “gıda fiyatlarını düşürmek” olduğunun üzerinde hassasiyetle durdu, ben de o nokta ile ilgili şimdiden şunu söyleyebilirim:
Söylediğiniz önlemler, fiyatların ucuzlamasını kesinlikle sağlamaz.