ABD başkanı Donald Trump’ın Paris İklim Anlaşması’ndan çekildiğini açıklaması dünya basınına bomba gibi düşmüştü. Dünya çapında birçok kişiden ve ülkeden de bu karara tepkiler yağmıştı. Peki, bu karar neden bu kadar önemliydi?
Paris İklim Anlaşması:
Paris İklim Anlaşması 2015 yılında Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 195 ülkenin imzaladığı, iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen bir anlaşmadır. Bu anlaşmaya göre dünya çapında karbon salınımını azaltmak ve küresel ısınmayı 2°C’nin altında (mümkünse yaklaşık 1,5°C’de) durdurmak temel amaçlardır. Küresel ısınma seviyesinin düşürülmesi kıyı kentlerin güvenliğinin sağlanması, soyu tükenen nesillerin sayısının azaltılması, gıda güvencesinin arttırılması, temiz suya erişimin kolaylaşması, halk sağlığının iyileştirilmesi ve herkesin güvenliğinin arttırılması demek. Bunun için anlaşmanın maddeleri arasında katılımcı ülkelerin sera gazı salınımını düşük tutmaya özen gösteren çevreci ekonomileri ve temiz enerji üretimini desteklemesi ve kömür gibi fosil yakıt kullanımını azaltması bulunuyor. Trump ise kendi ülkesindeki kömür işletmelerini korumak adına ve anlaşma ABD’nin ekonomik çıkarlarına ters düştüğü için bu anlaşmadan çekildiğini belirtti. ABD’nin anlaşmadan çekilmesiyle bu hedeflere çok daha zor ulaşılacağı en büyük korku ve tepki sebeplerinden. Çünkü ABD tek başına Dünya sera gazı salınımının %15’ini üretmekte ve gelişmekte olan ülkelerin temiz enerji yatırımlarına maddi destekte bulunmakta. Yani küresel ısınma sürecine hem direk hem de dolaylı yoldan etkisi olan bir ülke.
Fosil yakıtların getirdiği sorunlar:
Fosil yakıtlar olarak nitelendirilen kömür, petrol ve doğal gaza dayalı bir ekonominin kurulmasıyla çevre kirliliğinin ve sera gazı salınımının artması iklimimizi etkileyen büyük sorunlardan. Fosil yakıt kullanımı ortalama dünya sıcaklığının son bin yılın en yüksek seviyesine çıkmasına sebep olarak gösterilmektedir. Yani fosil yakıtlar küresel ısınma sürecine hız vermektedir. Ayrıca, enerji tüketiminde hızlı bir artış varken fosil yakıt kaynakları çok hızlı şekilde tüketilmektedir. Günümüzde her beş insandan birinin elektriğe erişimi yoktur ve giderek artan talebe yanıt vermek için yenilenebilir enerji üretimlerinde artış gerekmektedir. Herkes için erişilebilir, güvenilir, sürdürülebilir ve modern enerjinin sağlanabilmesi için temiz enerji kaynaklarına yatırım yapılmalıdır.
Temiz enerji çeşitleri:
Temiz (yani yenilenebilir) enerji güneş, rüzgar, jeotermal, biyokütle, hidrojen, hidroelektrik ve benzeri doğal kaynaklardan üretilen enerji türüdür. Yenilenebilir enerji kaynakları fosil yakıtlar gibi yenilenemez enerji kaynaklarına göre daha az zararlı veya zararı olmayan enerji kaynaklarıdır. Bu enerji kaynakları doğada kendini sürekli yenileyebildikleri için bu ismi alır ve tüketilemeyen kaynaklardır. Bu yüzden tükenmeyen enerji kaynakları olarak da isimlendirilebilirler.
Türkiye’ de temiz enerji potansiyeli ve mevcut durum:
Afyon-Denizli yolundan seyahat ettiyseniz Dinar Rüzgar Enerji Santrali’ndeki rüzgar türbinlerini (sağda) görmüş olmalısınız. Geçen hafta bu görüntüye denk geldikten sonra Türkiye’deki yenilenebilir enerji durumuna merak saldım.
Coğrafi olarak şanslı olan ülkemizin güneş enerjisi potansiyeline sahip bölgeleri arasında Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgesi önde gelmektedir. Kıyı şeridi olan Ege bölgesinin bir kısmı ve Trakya bölgeleri rüzgar enerjisi için yüksek potansiyele sahiptir. Jeotermal enerji de kaplıcaların bol bulunduğu bölgelerde (Denizli, Afyon, Kızılcahamam ve benzeri) halihazırda üretilmektedir.
Kısacası coğrafi avantajı bulunan Türkiye iklim çeşitliliği açısından temiz enerji üretimi için yüksek potansiyele sahiptir. Ancak, Türkiye temiz enerji potansiyelinin tamamını kullanmamaktadır. Bu potansiyelin tamamının kullanılması ile Türkiye ekonomisi ve halk sağlığı açısından olumlu sonuçlar alınacaktır. Hızla sanayileşmekte olan bir ülke olan Türkiye için sera gazı salınımının kısıtlanmasının önemli getirileri olacaktır.
–Rüzgar enerjisi potansiyelinin şu anda yaklaşık %10’u kadarı kadar enerji üretilmektedir. En büyük santraller Manisa ve Afyon’da bulunmaktadır. Bu gidişat son 10 sene her yıl artmıştır ve giderek artması da kaçınılmazdır. 2016 yılında rüzgar enerjisi elektrik tüketiminin yaklaşık %5,5’ ini karşılamıştır.
–Güneş enerjisi santrallerinin en büyükleri Konya ve Nevşehir’de yer almaktadır. Güneş enerjisi üretimiyle elektrik tüketimini karşılama oranları çok düşüktür. Ancak, 2016 yılında toplam elektrik tüketiminin sadece %0,371’i güneş enerjisi ile karşılanmış olsa da 2017 yılının sadece ilk dört ayında (Ocak-Nisan arası) bu oran %0,660’a çıkmıştır. Kısacası, güneş enerjisi üretiminde de az olmakla birlikte bir artış vardır ve bu şekilde devam etmesi beklenmektedir. Güneş enerjisi en yaygın olarak su ısıtmada kullanılmaktadır. Ülkemizde en çok yenilenebilir enerji potansiyeli güneş enerjisinde olmasına rağmen ne yazık ki güneş enerjisi potansiyelinin elektrik amaçlı kullanımı oldukça kısıtlı.
–Jeotermal enerji üretiminin elektrik tüketimini karşılama oranı da 2009’dan günümüze %0,2’lik bir orandan %2’lik oranlara çıkmıştır. En büyük jeotermal enerji santralleri Aydın ve Denizli’dedir. Günümüzde jeotermal kaynaklarının %9’u elektrik üretimi için, %35’i ise ısınma amaçlı kullanılmaktadır.
–Hidroelektrik enerji santralleri ise Türkiye’de mevcut en büyük temiz enerji kaynağı olmakla birlikte çevreye verdiği tahribat nedeniyle oldukça tartışmalı bir enerji kaynağı olarak görülmekte.
-Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere bazı şehirlerimizde çöpten veya atık su tesislerinden biyogaz üretimi de mevcuttur.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Dünya Bankası (World Bank) verilerine göre Türkiye’nin enerji tedarikinin yaklaşık %87,5’i fosil yakıtlarla karşılanırken, sadece %12,5’ i temiz enerjiyle karşılanmakta. Bu oran dünya ortalaması olan %80 fosil yakıt – %20 yenilenebilir enerji oranlarından düşük.
Yapmamız gereken nedir?
Fosil yakıtların enerji arzımızı gidermek için kullanımının azalmasını sağlamak ancak alternatif enerji kaynaklarına yönelerek olacaktır. Bunun için de bireysel boyutta farkındalığımızın ve hassasiyetimizin çevreyi düşünerek artması, kamu boyutunda destekler verilmesi, sektörel boyutta yatırımlar yapılması şarttır. Ülkemizin de gelecekte temiz enerji “üretiminde ve tüketiminde öncü ülkeler arasında olabildiği günleri görmek dileğiyle…
Kaynakça:
http://www.hexagonkatiatik.com/temiz-enerji-uretimi.html
http://www.enerjiatlasi.com/ruzgar-enerjisi-haritasi/turkiye
http://www.enerjiatlasi.com/elektrik-uretimi/gunes
http://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Sayfalar/Temiz-Enerji
http://www.tr.undp.org/content/turkey/tr/home/countryinfo/
http://www.enerjibes.com/enerji-kaynaklari/
http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-40128876
https://www.climateinteractive.org/programs/scoreboard/
https://www.mmo.org.tr/sites/default/files/TURKIYE%20ENERJI%20GORUNUMU_2017_%2825.03%29.pdf
https://www.mmo.org.tr/sites/default/files/5a810b69dea7107_ek.pdf
http://www.mfa.gov.tr/turkeys-energy-strategy.en.mfa
http://data.worldbank.org/indicator/EG.USE.COMM.FO.ZS?end=2015&start=1960&view=chart