Hayatta en önemli varlıklarımızın çocuklarımız olduğu tartışılmaz. Bizler de onların kişiliklerinin oluşmasında örnek aldığı bireyler olarak çocuklarımızı dış çevreden gelen tüm olumsuz etkilerden korumakla sorumluyuz. Günümüzde çocuklar her şeyden haberdar diyebiliriz. Özellikle medya ve diğer iletişim araçları sayesinde çocuklarımız piyasaya sürülen her teknolojiyi, hizmeti görüyor, okuyor, duyuyor. Çocuklara yönelik olarak pazarlanan ürünlerin ve hizmetlerin tanıtımları ve reklamları da giderek artıyor. Bu durumda çocuklarımıza reklamlar yoluyla verilen mesajlar çok önemli. Hepimiz gözlemişizdir, çocuklarımız daha bir yaşına varmadan televizyonda reklamları izlemeye başlıyor. Yani reklam bağımlılığı, çocuklar daha konuşamadan başlıyor. Bu nedenle çocuklarımıza zihinsel, duygusal, fiziksel yönden zarar verebilecek reklamların önlenmesi için birtakım kuralların konulması gerekiyor.
Özellikle gıda ve içeceklerin tüketimini teşvik eden reklamlar sayesinde çocuklarımız yanlış beslenme alışkanlıkları edinebiliyor. Son günlerde çocuklar arasında hızla artan obezite ile reklamlar arasında ilişki olduğunu söyleyen görüşler çok fazla. Çocukların yağ, tuz, şeker oranı yüksek gıdaların reklamlarından korunması için tüm dünyada öneriler getiriliyor, aksiyonlar alınıyor. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2010 yılında “Çocuklara alkolsüz içecekler ve gıdaların pazarlanması” hakkında bir dizi tavsiye kararı yayınlandı. Avrupa Komisyonu Çevre, Gıda Güvenliği ve Sağlık Komitesi yaptığı oylamada televizyon ve internet-video platformlarında gıdaların çocuklara yönelik pazarlanması konusunda daha katı önlemler alınmasını destekleme kararı aldı.
Avrupa Birliği içerisinde gıda ve içecek firmaları 2007 yılında gönüllü olarak bir araya gelerek Gıda ve İçeceklerin Çocuklara Yönelik Sorumlu Pazarlanması Taahhüdünü’ nü imzaladı. AB Taahhüdü olarak bilinen bu taahhüt ile 20’nin üzerinde firma televizyonda, yazılı basında ve internet yoluyla 12 yaş altındaki çocuklara belirli beslenme kriterlerini karşılamayan ürünlerin tanıtımını yapmayacakları konusunda söz verdi. 31 Aralık 2016 tarihi itibari ile kapsamı genişletilen taahhütlerde yer alan pazarlama iletişim platformları artık; internet siteleri, çocuklara yönelik medya kanalları, interaktif oyunlar, cep telefonları ve kısa mesaj yoluyla pazarlamaları da kapsıyor. Türkiye’de de 2010 yılında 6 firma aynı kapsamda bir taahhüt imzalamıştı.
Bu gönüllü tedbirlerle sağlıklı yaşam biçimlerinin yaygınlaştırılmasında ebeveynlerin çabalarına destek olmak amaçlanıyor. Ancak bu uygulamalarda reklamı yapılamayacak ürünler için hangi beslenme kriterlerinin göz önüne alınacağı, bu uygulamaların denetlenmesi ve sonuçlarının izlenebilirliği gibi konular sürekli tartışılıyor.
Bu ortamda çocuklara yönelik reklamlarla ilgili yasal düzenlemelerin yani bu konuda çocukları korumak için yetkili otoriteler tarafından hazırlanan mevzuatın önemi ortaya çıkıyor. Ülkemizde halen uygulamada olan reklamlarla ilgili mevzuatta çocukları uygun olmayan reklamlardan korumak üzere birçok madde yer alıyor.
2013 yılında yayınlanan Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, tüketiciyi aldatıcı veya onun tecrübe ve bilgi noksanlıklarını istismar edici, can ve mal güvenliğini tehlikeye düşürücü, şiddet hareketlerini ve suç işlemeyi özendirici, kamu sağlığını bozucu, hastaları, yaşlıları, çocukları ve engellileri istismar edici ticari reklam yapılamaz diyor.
Çocukların fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar vermemek, deneyimsizliklerini veya saflıklarını istismar ederek, çocukları bir ürün veya hizmeti satın almaya veya kiralamaya doğrudan yönlendirmemek; çocukları reklamı yapılmakta olan ürün veya hizmetleri satın almak için ebeveynlerini veya başkalarını ikna etmeye doğrudan teşvik etmemek gibi maddeler yer alıyor. Kanun’da ‘genel beslenme diyetlerinde aşırı tüketimi tavsiye edilmeyen gıda ve maddeler içeren yiyecek ve içeceklerin ticarî iletişimine’, çocuk programlarıyla birlikte veya bu programların içinde yer verilemeyeceği de belirtilmiş. Aşırı tüketimi tavsiye edilmeyen gıdaların hangi kriterlere göre tespit edileceği sorusu nedeniyle bu maddenin uygulanabilirliği de ayrı bir tartışma konusu.
2011 yılında yayınlanan Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun ile yayın hizmetlerinin çocuklara, güçsüzlere ve engellilere karşı istismar içeremeyeceği ve şiddeti teşvik edemeyeceği, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programların bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamayacağı hükmü yer alıyor.
2011 yılında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yayınlanan Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ile çocuk ve gençlerin, yayınları izleme veya dinleme ihtimali olan 24:00-05:00 saat aralığı dışındaki zaman dilimi korumalı saatler olarak veriliyor. Çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimini olumsuz etkileyebilecek türdeki yayın içeriği ise zararlı içerik olarak tanımlanıyor.
Reklamların çocukları hiçbir şekilde istismar etmemesi gerektiği, çocukların fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar vermemesi, deneyimsizliklerini veya saflıklarını istismar ederek, çocukları bir ürün veya hizmeti satın almaya veya kiralamaya doğrudan yönlendirmemesi; çocukları reklamı yapılmakta olan ürün veya hizmetleri satın almak için ebeveynlerini veya başkalarını ikna etmeye doğrudan teşvik etmemesi, çocukların sahip oldukları deneyim göz önünde bulundurularak bu kapsamdaki yaş gruplarında gerçek dışı beklentilere neden olunmaması, haber bültenleri ile çocuklara yönelik programlarda ve spor karşılaşmalarının bölüm, duraksamalar ve devre araları dışında, bant reklamlar dâhil hiç bir türde reklam yayınlanamayacağı belirtiliyor.
Bu mevzuatta genel beslenme diyetlerinde aşırı tüketimi tavsiye edilmeyen yağ, yağa dönüşen asitler, tuz/sodyum ve şeker gibi gıda ve maddeleri içeren yiyecek ve içeceklerin ticarî iletişimi ile ilgili detaylı kurallar da yer alıyor.
2015 yılında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği ile reklam veren, reklam ajansları, mecra kuruluşları ve reklamcılık ile ilgili tüm kişi, kurum ve kuruluşlar ile ticari uygulamada bulunanların uyması gereken ilkeler ve bu ilkeler çerçevesinde yapılacak inceleme esaslarını belirlemek ve haksız ticari uygulamalara karşı tüketicileri korumak amaçlanıyor.
Yönetmelikte çocuklara yönelik olan veya çocukları etkileme olasılığı bulunan reklamlar ile çocukların oynadığı reklamlarla ilgili olarak uyulması gereken kurallar detaylı olarak veriliyor. Bu reklamların çocukların fiziksel, zihinsel, ahlaki, psikolojik ve toplumsal gelişim özelliklerini olumsuz yönde etkileyebilecek hiçbir ifade ya da görüntü içeremeyeceği, çocuklarda gerçek dışı beklentilere neden olan veya kurgu ile gerçeklik arasındaki farkı ayırt etmeyi zorlaştıran unsurlar içeremeyeceği gibi çocukları korumak amaçlı birçok kural sıralanmış bu bölümde.
Bu mevzuatlar ile reklamları düzenleme, denetleme, yaptırımlar uygulama konusunda Kurullar oluşturulmuş. Bakanlıklar da kendi konu alanlarında reklamları denetliyorlar.
Çocukların zararlı reklamlardan korunması için mevzuatla getirilen kurallara rağmen başarıya ulaşmada en temel konu, tüm paydaşların sorumluluk alması, kurallara uyulup uyulmadığının etkin bir şekilde denetlenmesi ve sektörün etik değerlere önem vermesinden geçiyor. Bu arada ebeveynlere de çocukları eğiterek tüketimlerini sorgulama alışkanlığı kazandırması konusunda büyük görev düşüyor tabii ki.