Tarım arazilerini kaybetmemek için 141 ovanın tarımsal sit alanı ilan edildiğini belirten Bakan Çelik, bu ovaların sayısının 300’e ulaşacağı bilgisini verdi ve “Buralara kesinlikle çivi dahi çakılmayacak” dedi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Erciş ve Edremit Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü hizmet binalarının açılışı ile Kırsal Kalkınma ve DAP Yatırımları Hibe Programları Dağıtım Töreni’ne katılmak üzere gittiği Van’da konuştu.
Göreve başladıkları ilk günden bu yana 7 bölgede bütün sivil toplum kuruluşlarıyla toplantılar yaptıklarını, çiftçilerin kendilerine rahatlıkla ulaşarak meselelerini iletebilecekleri sistemi hayata geçirdiklerini dile getiren Çelik, yurdun dört bir yanındaki üreticilerin sorunlarını dinlediklerini belirtti.
Bu toplantılarla Türk tarımının fotoğrafını doğru çekmeyi amaçladıklarını ifade eden Çelik, “Alacağımız kararların yanlış olmaması için bu programı uyguladık. Bu fotoğrafın doğru çekildiğini düşünüyorum. Bunun ardından Milli Tarım Projesi’ni başlattık. Tarımın geldiği noktayı yeterli görmek mümkün değil. Geçen yıldan bu yana nüfusumuz bir milyon arttı. Çevrede başı sıkışan herkes bize koşuyor. Vatanımızın, bayrağımızın kıymetini bilelim, bizim gidecek hiçbir yerimiz yok.” şeklinde konuştu.
“Dünya nüfusunun yarısı açlıkla karşı karşıya gelecek”
Çelik, dünya genelinde tarım arazilerinin sürekli azaldığını ve olumsuz bir gidişatın söz konusu olduğuna işaret etti. 2 milyar hektar arazinin iklim değişikliği nedeniyle çölleşme ve kuraklıkla karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Çelik, şöyle devam etti:
“2050 yılında, gerekli önlemleri almazsak, insanlar gerekli önlemleri almazlarsa bu gidişatla verimde yüzde 15-20 azalma olacak. Zaten dünyada bir milyar aç, bir milyar da yoksul insan var. 7 milyar nüfusun 2 milyarı aç ve yoksul. Gerekli önlemleri almazsak çok daha vahim bir durumla karşı karşıya olacağız. Gelecek dönemde dünya nüfusunun yarısı açlıkla karşı karşıya gelecek. Bu nedenle önümüzde gıda, su savaşları, tarımla ilgili, karnını doyurma, geçimini temin etmeyle ilgili savaşlar var diyoruz. 2050 yılına kadar tarımsal hasılayı yüzde 60 artırmak durumundasınız, bu savaşları, göçleri istemiyorsanız. ”
“Kim terliyorsa, o kazanacak”
Göreve başlar başlamaz gübre ve yemde KDV’yi sıfırladıklarını, Van’da 696 büyükbaş hayvan, bin 920 küçükbaş hayvan hibe ettiklerini bildiren Çelik, amaçlarının vatandaşın tarıma ilgisini artırmak olduğunu anlattı.
Çelik, üreticilerin devlet desteğini direkt alabileceğini, birlik başkanlarının bu konudaki talepleri kendilerine iletmesi gerektiğini vurguladı.
Ahırda güçlükle işini yapan, hayvanlarla uğraşanların destekleri direkt kendisinin alması gerektiğine dikkati çeken Çelik, şunları kaydetti:
“Ette, sütte birçok tartışmalar oluyor. Çünkü birilerinin dengesi bozuluyor. Tabii ki dengeler bozulacak. Kim terliyorsa, teri tarlada çamura bulaşıyorsa, eli nasır oluyorsa, onlarla biz tarımı büyütebiliriz. Başka türlü büyütemeyiz. Et Süt Kurumu ilk kez regülasyon görevini yaptı Cumhuriyet tarihi boyunca. Süt fiyatlarını 70 kuruşa kadar düşürdüler. TMO lisanslı depoculuğu yaygınlaştırıyor. Ürünler sağlıklı depolarda saklanacak. İşletme bazlı danışmanlık hizmeti getirdik. Her işletmenin bir sorumlusu var. Bu danışmanların işi Van’da bulunan işletmelerdeki gelişmeleri takip etmek ve Ankara’daki Van masasına göndermek olacak. Burada veriler değerlendirilerek düzenli takip edilecek.”
Çelik, 90 milyon liralık tohum ithal ettiklerini, bundan sonra tohum ithalatını ortadan kaldırarak ülkeye yetecek sebze, meyve ve hububat tohumunu üretecek sistemi hayata geçireceklerini dile getirerek, TİGEM aracılığıyla hayvan ihtiyacının ülke içindeki üreticilerden karşılanmasına yönelik projelerin uygulanacağını bildirdi.
“Ovalar tarımsal sit alanı ilan ediliyor”
Çelik, tarım arazilerini kaybetmemek için 141 ovanın tarımsal sit alanı ilan edildiğini belirtti. Bu ovaların sayısının 300’e ulaşacağı bilgisini veren Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Buralara kesinlikle çivi dahi çakılmayacak. Çaktırmasak çocukların sofrasına ekmek gelir. Bursa Ovası’na baktığınızda şeftali bahçelerinin kalmadığını görürsünüz. Osmanlı gitmiş kenti Uludağ’ın eteklerine yerleştirmiş. Biz de getirdik şehrin ovasına yerleştirdik. Bu şekilde nesillerimizin geleceğini karartacak yaklaşımın son derece yanlış olduğu anlayışıyla ovalarımızı tarımsal sit alanı ilan ettik.”
Çelik, tarım ürünlerine pazar bulmak amacıyla iş forumlarını başlatarak dünyaya açılmaya karar verdiklerini İran, Gürcistan, Ukrayna ve Çek Cumhuriyeti’nde bu alanda toplantılar yaptıklarını hatırlattı.
Çin’e varıncaya kadar ülkelerle bir araya gelerek tarımda ihracatı artıracaklarını ifade eden Çelik, “Toprağın sağlıklı olması için çok büyük çaba gösteriyoruz. Toprağın suyla, gübreyle buluşması için yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Milli Tarım Projesi’nin ayaklarından biri de bitkisel üretim. Bu kapsamda Türkiye’yi 941 havzaya böldük. Bu havzalarda toprak analizleri yapıyoruz. Toprağın hangi gübreye ihtiyaç duyduğunu belirliyoruz ve bunu üreticilere iletiyoruz. Çiftçilerimizin zaman kaybına tahammülü yok. Yeşil masalara iletilen sorunlar çözülmüyorsa biz o müdürleri o masalarda tutmayacağız.” diye konuştu.
“4 aylık buzağılara 750 lira veriyoruz”
Hayvancılık konusunda Van’ın mera yetiştiriciliği destekleme bölgesinde yer aldığını, 200’e kadar damızlık hayvanın 3’te birini bakanlıkça karşıladıklarını aktaran Çelik, üreticilere besledikleri hayvan sayısına oranla mera tahsisi gerçekleştirdiklerini bildirdi.
Çelik, yılda 400 bin buzağının öldüğünü, buna karşılık 500 bin hayvan ithal ettiklerini belirterek, buzağı ölümlerinin önlenmesiyle hayvan ithal etmek zorunda kalmayacaklarını söyledi.
Buzağıların gerekli aşılarını yaparak 4 ay besleyen üreticilere 750 lira destek sağladıklarını hatırlatan Çelik, dışarıdaki üreticiyi değil, Van’da üretim yapan çiftçiyi destekleyen bir anlayışı hakim kılacaklarına dikkati çekti.
“Sütümüzün sağlıklı olmasını istiyoruz”
Çiğ süt satışıyla ilgili tartışmalara da değinen Çelik, şu ifadelere yer verdi:
“Köylerdeki sütlerle ilgili sorun yok. Bunlar, bizim gündemimizde olan bir şey değil. Bir işletme süt üretiyor ve bunu çiğ olarak satmak istiyorsa, bu işletmeleri ‘ari işletme’ olarak değerlendiriyoruz. Ürünü markette çiğ olarak sat. Vatandaş markete geldiğinde sütün ne zaman, nerede sağıldığını, sağlık şartlarına uygun üretildiğini görecek ve süt daha hızlı satılacak. Bunun Ayşe teyzenin sütüyle ne alakası var. Hastalıklar insanlara bulaşıyor. Nasıl engelleyeceğiz bunu. Sütümüzün sağlıklı olmasını istiyoruz. Bakteri sayısı yüz binin altında olması gerekiyor. İşletmelerin çiğ sütü daha fazla satmalarını sağlamak için uğraşırken adam çıktı bunları dikkate almadı, ‘Ayşe teyzenin sütünü sattırmayacaksınız’ diyor. Ne alakası var. Bu kadar sağlıklı doğru yaklaşımları çarpıtma gayreti içinde olanlar var. Kırsal boşalıyor. Köyler boşalıyor. Kırsalın boşalmasını engellemek amacıyla kırsal kalkınma projelerimiz var.”
Çelik, IPARD ve kırsal kalkınma alanında yaptıkları desteklemelerle ilgili bilgi verdikten sonra çiftçi ve üreticilerin sorunlarını dinledi.