CHP Milletvekili Umut Oran, Hükümetin, Şeker Kanunu’nda değişiklik öngören düzenleme ile “kota kıyağı” getirerek çok uluslu bir iki firmaya daha çok para kazandırdığını belirterek, “Milyonlarca Türk insanının sağlığını tehlikeye atan adeta ‘cinayet düzenlemesi’ne hazırlanıyor” ifadelerini kullandı.
Odatv’ye konuşan Umut Oran, Şeker Kanunu’ndaki son düzenlemeyle ilgili, “Türkiye’de 10 milyona yakın insanı doyuran ve yıllık 3,5 milyar dolar katma değer yaratan şeker pancarı tarımı ve pancar şekeri sanayinin ölüm fermanını imzalıyor” açıklamasını yaptı.
Umut Oran konuyla ilgili Odatv’ye şu açıklamaları yaptı:
2 öldürücü darbe…
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca hazırlanan “Üretim Reformu Paketi Kanun Tasarısı”; 4634 sayılı Şeker Kanunu’nun iki maddesinde değişiklik öngörülüyor:
2. Maddede yapılan değişiklikle; “likid ya da kurutulmuş halde glukoz şurubu,” ibaresi metinden çıkarılıyor. Böylece tüm glikoz formları yani likit yada kurutulmuş halde glikoz şurupları “şeker” tanımı içinden çıkarılıyor. Glikoz şurupları, şeker tanımı içinden çıkarıldığı için hem kota kapsamından çıkmış oluyor, hem de Şeker Kurumu’nun tüm glikoz ürünleri üzerindeki düzenleme ve denetleme yetkisi ortadan kalkıyor.
“Kotalar ve kotaların tespiti” başlıklı 3. Maddede öngörülen değişiklikle de nişasta kökenli tüm şekerler yerine sadece izoglikoza kota düzenleniyor. Buna göre glikoz kota kapsamında olmayacak, izoglikoza verilecek kota ise kuru madde bazında olacak.
Bu değişiklikler neyi ifade ediyor?
Glikoz kota kapsamından, glikoz şurupları da şeker tanımından çıkarılacağı için, pancar şekerinin muadili olan izoglikoz da dolaylı yoldan kota kapsamından çıkarılmış oluyor. Bu düzenleme sayesinde nişasta bazlı şeker (NBŞ) firmalarına piyasada tamamen istedikleri gibi hareket etme imkânı doğacak. Bu arada izoglikoza kuru madde bazında kota verileceği için bu maddede firmaların kotası doğrudan yüzde 33 artmış olacak. 2016/2017 yılında ticari bazda (sıvı) NBŞ kotası 265 bin ton olarak belirlenmişti. Kota kuru madde bazında belirlenirse, bu miktar yüzde 33 lük artışla 352 bin tona yükselecek. Üstelik Bakanlar Kurulu’nun bu oranı yüzde 50 artırma yetkisi bulunuyor. Bu durumda ise miktar artışla 528 bin tona çıkacak. Bu da izoglikoz kotalarının toplam şeker üretimdeki kotasının yüzde 100 artması demek. Buna göre Üretim Reformu Paketi Kanun Tasarısının Şeker Kanunu’nun iki maddesinde yapacağı değişiklik, şeker pancarının “paralel”i olan izoglikozun kotasını doğrudan yüzde 100 artırıyor, dolaylı yoldan ise bu maddeyi kota kapsamı dışına çıkarıyor.
Pancar şekerini bitirir!
Yıllardır yürüttükleri politika ile pancar şekerinin yerine tamamen mısır şekerini geçirmek isteyen Cargill başta 5 NBŞ firması, Üretim Reformu Paketi Kanun tasarısı bu şekilde yasalaşırsa, çabalarının sonucunu almış olacaklar. Bu düzenleme, ülkemizde şeker pancarı tarımı ve pancar şekeri üretiminin doğrudan sonunu getirecek nitelikte. AKP’nin ülkeye ihanet niteliğindeki bu akıl almaz düzenlemesi, şeker fabrikalarında çalışanlar, pancar üretiminde çalışan tarım işçileri ve üretici ailelerle birlikte 10 milyonu aşkın insanı doyuran büyük bir sektörü hedef alıyor. Türkiye’de yılda yaklaşık 3.5 milyar dolar katma değer yaratan şeker pancarı tarımı ve pancar şekeri üretimi, ülke ekonomisi açısından büyük önem taşıyor. 2000’li yıllardan itibaren artan NBŞ kullanımı ile pancar ekim alanlarında daralma ve üretimde düşüş atbaşı gidiyor.
Halk sağlığına büyük tehdit
Gazozdan çikolataya ve hamur tatlılarına kadar uzanan geniş bir yelpazede birçok şekerli üründe kullanılan NBŞ’ler, mısır nişastasının kimyasal işlemlerden geçirilmesiyle elde ediliyor. Nişasta parçalanarak glikoza, ardından da früktoza dönüştürülüyor. Bu tür şekerler kanserden kalp hastalıklarına, yağlanmadan karaciğer yetmezliğine birçok hastalığa yol açıyor.
Bu nedenle AKP’nin hazırlandığı yeni düzenleme, milyonlarca insanın sağlığını da doğrudan tehdit ediyor. İnsan sağlığı üzerindeki ciddi tehdidi nedeniyle bütün ülkelerde alabildiğine sınırlanan NBŞ kullanımının önü şimdi AKP’nin yeni düzenlemesi ile alabildiğine açılacak.
Bu tür şekerler insülin salgısını tetikliyor, “doyum hissi” oluşmasını engellediği için tüketimi artırıyor. Vücuda alınan früktoz hızla trigliseride çevriliyor, iç organlarda ve yağ dokusunda depolanıyor. Mısır şurubundan elde edilen yüksek früktoz içerikli şeker, iç organlar ve karın içi yağlanmasının en önemli nedeni. Bu yağlanmanın, “metabolik sendrom” olarak bilinen tablonun oluşmasına ciddi katkısı bulunuyor. Buna bağlı olarak siroz, karaciğer kanseri, karaciğer ameliyatı ve nakli gereken hasta sayısı da artıyor. Araştırmalar, doğal olmayan şekerlerin tüketimi ile pankreas kanseri arasında sıkı ilişki bulunduğunu gösteriyor. Bu arada NBŞ kotasının yükseltilmesi mısır ithalatını da artıracak. Bu da GDO’lu mısırların ithali riskini de beraberinde getiriyor. İnsan sağlığına büyük zararı olan NBŞ’lerin bir de GDO’lu mısırdan üretilmesi durumunda bu olumsuz etki katlanacak.
Dünya sınırlıyor, biz serbest bırakıyoruz!
Şeker üretiminde kendine yetebilen ülkelerden biri olan Türkiye’de kurulu şeker fabrikalarının kapasitesi 2.5 milyon ton, şeker tüketimimiz ise 2.0 milyon ton dolayında. Türkiye, pancardan şeker üretiminde Avrupa ülkeleri arasında Fransa ve Almanya’dan sonra üçüncü. Birinci sıradaki Fransa üretiminin tamamını şeker pancarından sağlıyor, ülkede NBŞ üretimi yok. İkinci sıradaki Almanya’nın ise NBŞ üretimi, toplam şeker üretiminin sadece yüzde 2.5’i kadar. Polonya, NBŞ için yüzde 3.9 kota uygularken, İngiltere üretimini tamamen şeker pancarından elde ediyor. Yani Avrupa şeker pancarına sahip çıkıyor ve üreticisini korumak için NBŞ kotalarını düşük tutuyor. Türk şeker pancarı sektörünün tümüyle ulusal olduğu için üretilen katma değer de ülke içinde kalıyor. Oysa ülke mısırda dışa bağımlı, başka bir deyişle yapılan dışalım ile yurt dışına kaynak aktarılıyor. NBŞ sanayi piyasasının yüzde 75’ine çokuluslu şirketler egemen, üretilen katma değer de bunlara transfer ediliyor.
Şeker pancarı tarımı neden önemli?
Türkiye’de yaklaşık 500 bin çiftçi ailesi şeker pancarı tarımı ile geçiniyor. Hane halkı bazında bu sayı yaklaşık 2.5 milyon kişiye karşılık geliyor. Sektör, kırsal kesimde ayçiçeği tarımına göre 4.4 kat, buğday tarımına göre 18 kat daha fazla istihdam yaratıyor. Şeker fabrikalarında yaklaşık 30 bin kişi çalışıyor. Şeker pancarı tarımı, sağladığı yüksek istihdamla köyden kente göçün hızını kesiyor. Şeker pancarı çiftçisi devlete hiç yük olmadan 170 bin hektar kıraç tarım arazisini tamamen kendi yatırımı ile sulu tarıma kazandırmış durumda. Devletin bu kazancının parasal karşılığı 340 milyon dolar… Şeker pancarı üretimi için ton başına yapılan harcama buğdaydan 3.7 kat, ayçiçeğinden 7 kat daha düşük. Buna karşın şeker pancarında, birim alanda buğdaydan 3.3 kat, ayçiçeğinden 2 kat daha fazla katma değer yaratılıyor. Şeker pancarı tarımı buğdaydan 1.5 kat, ayçiçeğinden 1.9 kat daha fazla makine kullanımına olanak sağlıyor. Şeker pancarının baş, yaprak, posa ve melası ucuz hayvan yemi olarak kullanılıyor. Şeker pancarının fabrikada işlenmesi ile elde edilen melas, maya sanayiinin ana hammaddesi. Melastan üretilen maya 80 ülkeye ihraç edilerek döviz girdisi sağlanıyor. 1 dekar şeker pancarı, taşımacılık sektörüne 5.7 ton yük sağlıyor. Şeker pancarı, kendinden sonra ekilen üründe verim artışı sağlıyor. 1 dekar şeker pancarının fotosentez sonucu havaya verdiği oksijen ormandan 3 kat daha fazla ve 6 kişinin 1 yıllık ihtiyacını karşılayabilecek miktarda.
Bu vatana ihanettir!..
İktidarı döneminde 26 şeker fabrikasının özelleştirilmesi sürecine hız veren AKP, şeker pancarı ve pancar şekeri üretimiyle ilgili faaliyetlerden geçimini sağlayan milyonlarca yurttaşın durumunu dikkate almadan, sektörü tamamen Cargill vb. çok uluslu şirketlerin istediği gibi at koşturacağı bir piyasa haline getirmek istiyor.
Bu düzenleme geçerse, birkaç çok uluslu firma Türkiye ve Ortadoğu pazarında kârını katlarken ülkemizdeki şeker pancarı tarımı ve şeker sanayindeki milyonlarca insanımızı zor durumda bırakacak, onların işini aşını elinden alacak. Bu da yetmez gibi milyonlarca insanımız, on yıllar sürecek sağlık sorunları ile karşı karşıya kalacak.
Hükümete sesleniyorum: Avrupa ülkeleri NBŞ kotasını yüzde 1’lerde tutarken, senin yükseltmen, hatta tamamen serbest bırakmanın ne gibi haklı bir gerekçesi olabilir? Türk insanının sağlığı Avrupalınınkinden daha mı önemsiz?
Türkiye şekerini şeker pancarından üretmeli, sadece gıda dışı sektörlerin ihtiyacını karşılamak üzere NBŞ kotası yüzde 1-2 aralığına çekilmelidir.
Kaynak: Odatv.com